Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '07

 
Kategori
Dostluk
 

Sevgi

Sevgi
 

İnsanoğlu için en zor şeylerden biri duygularını adlandırmak, açıklamak ve inandırmaktır belki de. Çünkü duygularımızı ölçecek, elle tutulur bir donanımımız yok.'Beni ne kadar seviyorsun? ' sorusuna alacağımız yanıt genellikle 'Çoook! ' olur.. Peki, ama ne kadar çok?

Daha konuşmayı öğrenir öğrenmez, duyduğumuz ilk soru şu olur: ' Anneyi mi daha çok seviyorsun, babayı mı? ' Soruyu soran hınzırca gelecek yanıtı bekler.Eğer anne gün boyunca, çocuğunu eğitmek adına kızmışsa; akşama kadar çocuğunu özleyen baba: 'Neredeymiş benim canım kızım ' diyorsa, kuşkusuz soruyu soranın alacağı yanıt 'Babayı daha çok seviyorum' olur.Büyüdükçe koşulsuz sevmeyi öğreniriz.

Sevgi kadar geniş yelpazeli duygu da yoktur.. Ailenizi, dostlarınızı, dağı, denizi, çiçeği, böceği, gerçeği seversiniz. Ama, hepsini farklı bir tad alarak, farklı özleyerek seversiniz. Sevmek; beklemeye de katlanabilmektir. Morlu kırmızılı bir gelincik tarlasını, çiçek açmış şeftali ağacını, ekşi, buruk tadıyla dişlerinizi kamaştıran eriği, tanecikleri buğulanmış siyah üzümü, sonbaharın simgesi ayvayı, narı seviyorsanız beklemesini bileceksiniz.Sevdikleriniz uzaktaysa, vuslat gününü bekleyeceksiniz.Sevgiyi sabırla beklemek güçlendirir...Elinizin altında olan en güzel şey bile alışkanlığınız olur, değerini anlayamazsınız.Ne zamanki kaybedeceğinizi anlarsınız, yüreğinizin sorgulamadığınız köşesinden, sevgi, sızılara dönüşerek gelir.İçiniz çizilir bunca zaman duyduğunuz sevginin farkına varamadığınız için.

Sevdiğiniz insan; üşüyen yüreğinizi ısıtan, sevimli sıcacık bir sobadır.Dibinden ayrılmak istemezsiniz.Onun yanıbaşında huzur uykuları uyumak istersiniz saatlerce.

Sevdiğiniz insan; ağustos sıcağında, içine çatırdak buz atılmış, üzeri soğuktan buğulanmış bir bardak limonatadır.

Sevdiğiniz insan; üzüldüğünüz zaman başınızı okşayan annenizdir, ya da sizi haylaz komşu çocuklarına karşı koruyan güçlü babanızdır, sığınırsınız.

Sevdiğiniz insan; Gece ne kadar uzun uyursanız uyuyun, sabahın ilk saatlerinde yapığınız, uykuyla uyanıklık arasındaki şekerlemedir.

Sevdiğiniz insan; Yaşadığınız şehir gibi, başka hiç bir yerde yaşayamayacağınızı bildiğiniz tutkulu alışkanlıklarınızdır.Aynı parktan denize bakmak, aynı sağanakta ıslanmak, aynı poyrazın deli esintisini yüzünüzde hissetmek gibi.

Sevdiğiniz insan; Yaşama tutunmanızı sağlayan sağlam bir gemi halatıdır..Sizi, o sığındığınız sağlam limandan hiçbir fırtına söküp atamaz.

Sevdiğiniz insan; Örümcek ağında bile dans edebileceğiniz kadar ruhunuzu hafifletir, yaralarını sarar, onarır.

Tabii belki de sadece siz onu seviyorsunuzdur.O sizin kadar güçlü sevmek zorunda da değildir.Daha da ötesi hiç sevmeyebilir.Ama, eğer gerçekten seviyorsanız, bunun hiç önemi yoktur.Sevgiyi sevgi yapan koşulsuz oluşudur. Şairin dediği gibi: Sevmek ciddi bir iştir...

Sevmek; esirgemek, kollamaktır..Yokluğunda, sağ kolunun olmadığı duygusuna kapılmaktır...

Sevmek; sevdiğimizi incitmemek adına, onun hayatından çekip gitmeyi göze alabilmektir...

Sevmek; sevdiğimiz insanın gülümeseyişiyle enerji dolmaktır..O üzgün ve mutsuzsa yaşamımızın anlamını yitirmesidir sevmek...

Sevmek; sevdiğinin parmak izine bile bakıp mutlu olabilmektir...

Sevdiğimiz bir insanı gördüğümüz zaman ilk yaptığımız şey elimizi uzatmak, sonra da sımsıkı sarılmaktır.Sevmek, dokunmaktır çünkü.Sevmek, kokusunu duymak istemektir.Güzel bir çiçeği, minik bir kedi yavrusunu, civcivleri, kuzuları, hatta güzel bir kumaşı gördüğümüzde dokunmak isteriz.Sanki dokununca daha bir bize ait hissederiz.Sanki dokunduğumuz şeyin ısısı, dokusu tenimizden ruhumuza sevgi olarak süzülür yeniden..Annenin çocuğunu öpmesi, başını okşaması, hayran bakışlarla izlemesi sevginin en aşikar halidir...

Sevgi; bize insan olduğumuzu en iyi öğreten duygudur.Dünya, insanın konuştuğu ve yazdığı andan itibaren sevginin anlatımına şahit olmuştur.Destanlar, romanlar, şiirler hep sevgi ya da sevgisizlik üstüne yazılmıştır.

Sevmek; hiç bir zaman bize ait olamayacağını bildiğimiz birini, kendi yaşamının içinde özgür bırakmak ve onun mutluluğunu uzaktan izlemeyi başarabilmektir..Bu konuda Goethe çok güzel bir söz söylemiştir ;

Mutluluk, başkalarının mutluluğundan pay çıkarabilmektir...

En çok sevdiğimizin mutluluğu, en büyük mutluluk payımız olmalı..Onu mutlu gördükçe, sevgimiz daha da artmalı, artmalı..Sevgimizi, dokunmaya bile kıyamayacak kadar onurlu bir zerafetle sürmeli mevsimler, mevsimler boyu...

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..