Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '19

 
Kategori
Opera / Bale
 

Sevginin Her Türlüsü

SEVGİNİN HER TÜRÜ İDOB SÜREYYA SAHNESİ’NDEN GEÇTİ

Her yıl 14 Şubat günü yapılmakta olan Sevgililer Günü nedeniyle, birçok etkinlikler düzenlenmekte olup, insanlar arasındaki yakınlaşmayı arttırmak için çeşitli iletişim yolları denenmektedir. İşte böyle bir etkinlik de İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından, Kadıköy Belediyesi Süreyya Sahnesi’nde gerçekleşti.

Piyanoda Hüseyin Kaya’nın eşliğinde, anlatıcı ve şiirleri okuyan İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusu Mehmet Gürhan ile İstanbul Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı Çağnur Gürsan’ın sunumları ile birlikte, konsere solist olarak şu sanatçılar yer aldı:

Emrah Erdem Gedik, Özge Kalelioğlu, Ufuk Karakoç, Burcu Soysev, Ufuk Toker ve Hande Soner Ürben idi.  

Şiirlerle zenginleştirilen programda, İBŞT sanatçısı Mehmet Gürhan’ın yürekleri coşturan şiir sunumları, konsere ayrı bir güzellik kattı. Anne sevgisi, baba sevgisi, yurt sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, arkadaşlık sevgisi gibi birçok çeşidinin işlendiği konserde, konuya uygun olarak gösterilen barkovizyonlar da konser etkinliğini zenginleştirdi.

Konserde yer alan besteci, eser ve yorumcular şunlardı:

Y.Tura’nın Sevmek Nedir? mükalinden 'Sevmek Nedir?' Tüm Solistler

G.Bizet’in Carmen operasından 'Habanera' Özge KALELİOĞLU

J.Massenet’in Werther operasından, Charlotte’n aryası 'Va! Laisse couler mes larmes' Özge KALELİOĞLU

C.A.Bixio’nun 'Mamma' şarkısını Ufuk TOKER
G.Caccini’nin 'Ave Maria'sını Hande SONER ÜRBEN

G.Verdi’nin La Traviata operasından Giorgio Germont’un şarkısı 'Di Provenza il mar' Emrah Erdem GEDİK

M.Sun’un Cumhuriyet film müziğinden 'Bozkırın Sesi' şarkısını Hande SONER ÜRBEN

A.L.Webber’in Evita Evita müzikalinden 'Don't Cry For Me Argentina' şarkısını Burcu SOYSEV

Şiiri Nâzım Hikmet Ran, düzenlemesi Hüseyin KAYA’ya ait olan C.Karaca’nın 'Mavi Liman'ı Ufuk KARAKOÇ

G.Bizet’in Les Pêcheurs de Perles (İnci Avcıları) operasından Nadir ve Zurga düeti 'Au fond du temple saint' Ufuk TOKER ve Erdem GEDİK

A.L.Webber’in Cats (Kediler) müzikalinden Grizabella’nın şarkısı 'Memory' (Anılar) Hande SONER ÜRBEN

L.Delibes’in Lakmé operasından, Lakmé ve Mallika’nın düeti 'Sous le dôme épais' Burcu SOYSEV, Özge KALELİOĞLU

Son olarak da Yunus Emre’nin şiiri üzerine anonim bir parça olan 'Gel Gör Beni Aşk Neyledi' Tüm Solistler tarafından seslendirildi.

Sevginin her türünün işlendiği, şarkılarla birlikte, ilgili şarkılara uygun sunulan şiirler, o şarkıların önemlerini bir kat daha arttırdı.

Çağnur Gürsan anlamlı bir metin hazırlayarak, aşkın, sevginin yoğun şekilde yaşanmasının sonucu olduğu sevginin kalıcı, aşkın geçici olduğunu seyirciye sundu. Barok dönem, klasik dönem verildi. Aryalar, düetler ve müzikallere kadar sevginin çeşitlerini anlatan örnekler verdi. En sonunda da aşk Leyla’dan Mevla’ya dönüşür diyerek ilahiyle sonlandırdılar.

Geceye katılan sanatçıların çoğunluğu gençlerden oluşmaktaydı. Hatta bunlardan bariton Emrah Erdem GEDİK henüz sahneye ilk kez çıktığı için, yeterince ses ve sahne deneyimi olmaması nedeniyle, üstelik La Traviata Giorgio Germont arya gibi oldukça teknik zorluklar içeren bir şarkıda oldukça zorlandı ki, bu da tüm öğrencilerin, doğal olarak karşılaşabilecekleri bir durumdur. Benzer durum İnci Avcıları dütte de yaşandı. Ben bunları son derece olağal görüyor ve gençlerimizin bu şekilde desteklenip yüreklendirilmesini olumlu buluyorum. Bu gencimizin kendisini geliştirmesi gerekiyor. Daha sık fırsat bulabilirse, bu şansı da bulabilir diye düşünüyorum. Ayrıca koloratür ses için yazılmış şarkıları, lirik ve dramatik sopranolar tarafından da denenmesi, bu şarkılara alışık olanlar için yadırgatıcı gelse de bu parçaları söyleyen şarkıcıların, eserin gerektirdiği teknik özellikleri de dikkate alarak icra etmeleri ile kulağa hoş gelen sesler haline dönüştü.

Konserden sonra kuliste, kendisini kutlamak için gitmiş olduğum soprano Hande Soner Ürben şunları söyledi:

‘’Üç farklı stil ve dönemdeki parçayı konsere koyarken çok heyecan duydum. Çünkü Caccini -Ave Maria, aslında düz ve vibratodan uzak bir yorumla kiliselerde söylenmelidir diye düşünürdüm. Bu düşünce ile stile sadık kalarak, lirik soprano sessinin avantajını da kullanarak bu parçayı söyledim. Barok döneme ait olan bu parçayı, yıllar önce Sen Antuan Kilisesi’nde seslendirmiştim. Bu parçada bağlar çok önemlidir, çünkü önemli ifadeler anlatır. Genelde fazla söz içermez, dua anlamında, Ave Maria ifadesi vardır.

Aslında koloratür soprano için yazılmış olan Muammer Sun’un Bozkırın Sesi, coşkulu, tutkulu ve vatana sevgiyi anlatan bir parçadır ve güçlü lirik bir sesin bu parçayı bu şekilde söylemesi gerekmektedir. Bu parçayı daha çok, tizleri olan koloratürler söyler. Ben de sesimi bu parçaya uygun bulduğum ve pasaj notalarının bol olduğu, yıllardır severek seslendirdiğim bu parça, yeni gelecek genç sopranolar için iyi bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

Memory’e gelince; Cats müzikalinde, yaşlı bir kedinin, hüzünlü bir şekilde geçmişine baktığı bir müzikal parçadır. Bu nedenle, tamamen müzikal bir yorumla söylenmesi gerekmektedir. Müzikaller genellikle mikrofonla seslendirilir ancak, konserin konseptine uygun olmadığı için biz bu kez bu şekilde uygun bulduk. Daha düz, yani vibratodan uzak söylemeye çalıştım.

Bu konser için çok farlı çalışmalar yaptım ve kendime çok farklı hedefler koymaktan mutlu oluyor ve bu şekilde ilerlediğimi düşünüyorum. Her opera ve konser benim için bir ileriye gidiş olduğu için beni heyecanlandırıyor.’’

Bu güzel etkinlik gecesinde, benimle birlikte birçok seyircinin de ortak görüşü, şarkıların danslarla desteklenmesinin daha etkili olacağı şeklinde gelişti. Konserin etkisini arttıran bu gibi elemanlar, artık benzer sunumların vaz geçilmezleri arasında yer almaktadır.

Başta, şiirlerde emprovize yorumlarla fon müziği desteği de yapan, eşlikçi piyanist Hüseyin Kaya olmak üzere, tüm sanatçılar görevlerini yaptılar.

 

İsmail Hakkı Aksu

 

 
Toplam blog
: 137
: 116
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Ressam, dekoratör, araştımacı yazar. ..