Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Sevgiyi özümseyin, öldürmesin aşkınızı, aşkınız korusun sevginizi..!

Sevgiyi özümseyin, öldürmesin aşkınızı, aşkınız korusun sevginizi..!
 

Öner Samanlı; “Sevgi taştıkça yüreğimden alıyorum ilahi sevgileri Mevla’dan” dedi.. (Hakikat Dergisi


Yaşam ne ki;

ÇOK KISA BİR SERÜVEN, EN UZUNU BELKİ YÜZYILA VARABİLEN…

Neden incitiyoruz birbirimizi, neden kurutuyoruz yüreklerde yeşerttiğimiz çiçekleri..?

SEVGİ ÖLDÜRMESİN AŞKINIZI, AŞKINIZ KORUSUN SEVGİNİZİ..!

* * * *
* * * *

Gideni son pişmanlık gerisin geri, getirmiyor ki…

Bir gün sarmaşık, bir gün kavgalı, bir gün barışık…

Kim götürebildi ki giderken tüm servetini…

Nerede Karun..?

Nerede hazinesi..?

Nerede Süleyman..?

Nerede Mührü Şahanesi..?

Akan ve geriye dönmeyen bir gerçeğin körü olmaya gerek var mı..?

HIRSA, İNTİKAMA YATIRIM YAPANLAR NE GELİR ELDE ETMİŞLER Kİ..?

Sevgiyle, aşkla, meşkle, doğru işlerle sarmaş dolaş olmak varken, yalanlar, aldatmalar, hırslar, intikamlar, acılar, kahırlar, beddualar, hep banalıklar niye..?

Neden tüm doğru ayarları varken kantarın topunu kaydırmalar..?

NEDEN TERCİH EDİLİYOR AYMAZLIKLAR..?

Konuşulsa da, susulsa da, barışılsa da, kavgalar kıyametler kopsa da her fırtınanın sonu bir dinginliğe varacak…

O dinginliği denizlerdeki dalgalarda, göklerdeki fırtınalarda, yanardağlardan fışkıran lavlar da görüyoruz da,

Yapmak yerine yıkmalar, yıkılmalar niye..?

Kopmak, koparılmalar niye..?

Oysa bakıldığında, görüldüğünde gözlerimizin içi, yalan söylemiyor ki aynalar…!

Yitmek, yitirilmek getiremiyor ki ardını dönüp de gidenleri..!

* * * *
* * * *

GÜN KARARIYOR, AMA YARINLAR UMUTLA BEKLENİYOR.

Gün aydınlanıyor yine yarınlar, umutlara gebe kalıyor.

İnsan bu yaşayan bir canlı.

Umarları olan, umarsızlıklara kapılan, umarların peşinde koşan, umarların yılgını olan…

İçinin en yandığı belki bir an...

Öfkede en kabardığı saldırgan...

Hıncının en arttığı kan, kin düşman, intikam.

Hüznünde, üzüntünün en tavan yaptığı zaman.

Duygularının en mayalandığı gibi, derler ya kulak memesi kıvamında hamur gibi yoğunlaşan…

İntikam hissinin yiyip de bitirdiği, içteki fırtınaların adaletsiz bir yola saptığında için için yanan.


* * * *
* * * *

YAŞAM;

Canlıya cansıza bağışlanan,


* * * *
* * * *

YAŞAM;

Canlıya cansıza geçici olarak bırakılan…


* * * *
* * * *

YAŞAM;

Bir dakika olsa 60 saniye, bir saat olsa 60 dakika, bir gün olsa 24 saat, bir yıl olsa 360 günle sınırlanan, en uzunu ise bir ömrün boyu…

YAŞAM;

Heyecan,

Bilir misiniz eskilerin dediği hezeyan.. (Hezeyanı;Bilmeyenler araştırsın biraz diye yazmıyorum)


* * * *
* * * *

Bitkiler, hayvanlar, toprak, kaya, dağ, taş, dereler, denizler, hava ve su…

Tüm canlıların cansızların doğal döngü içerisinde birbirlerinden umar beklediği…

Ne kadar özenle, ne kadar ilginçliklerle dolu bir evrende yaşadığımızı kimilerimizin fark edip de şükrettiği, kimilerimizin başkaldırı da bulunduğu, kainat denilen ferman..!


* * * *
* * * *

YAŞAM;

Üstelik doğal bir dengenin ahengi içerisinde yol alan.

Koskoca uçsuz bucaksız ormanlar içerisinde binlerce birbirlerinden farklı canlı ve cansızın ortağı bulunduğu…

YAŞAM;

Koskoca denizler içerisinde binlerce birbirlerinden farklı canlı ve cansızın ortağı olup ta, hiçbirisinde köklü tapusunun olmadığı mekan…

Koskoca sahrada binlerce birbirlerinden farklı canlı ve cansızın ortağı olduğu.

Koskoca gökyüzünde, uzay denilen o derin bitimsizlikte, Ay’da, Mars’ta, Venüs’de daha nicelerinde, bilinmeyen, gizemleri çözülemeyen gerçeklerin saklılığı.

Derin soğuk denizler içerisinde, 400 santigrat derece sıcaklıkla fışkıran suları.

Bu 400 santigrat derece kaynar suyun bile içerisinde bile yaşam sevdasında sevişenleriyle, kapışanlarıyla, çiftleşenleriyle canlıları.

Kuzey yarım küreden, güney yarım küreye, güneyden kuzeye göçüp konan, binlerce millik yolları, küçücük kanatlarının çırpınış hızlarıyla aşmakta, cevahir olan göçmen kuşları.

50 mil ötedeki kokuyu algılayan bin bir çeşit hayvanlarıyla.

Aklın algılama yeteneğini aşan bir sınır ötesi yaradılış öyküsü bunlar..!

* * * *
* * * *

YAŞAM;

Bunların hepsinin oluşumunu sağlayan, bir erişilmezliğin, bilinmezliğin, çözümsüzlüğün ulaşıldığı sınırları, kavramların, algılamaların, araştırmaların, bulguların erişemediği, erişemeyeceği bir ötelerin, ötesinde olan..!

Muğlak ve mantığı da var eden..!

Tartışılması korkunç bir hakikat..!

Yüce Tanrı’sal MAKAM..!

* * * *
* * * *

YAŞAM;

Ne olursunuz siz insanlar, okuyup da algılayanlar, kavrayanlar, anlatabilenler, aktarabilenler, düşünce fırtınalarındakiler,

Forumlarda internette, msn’de gezinenler, aldatanlar, aldananlar, avcılar, avlananlar..!

Sevenler, sevilmeyenler, dövüşenler, sevişenler,

Adliye kapılarında bekleşenler,

Hükmedenler, hükmedilenler,

Hırslılar, hırssızlar,

Hırlılar, hırsızlar,

ADEMLER ve HAVVALAR,

Er kişiler ve hatun kişiler;

Lütfen sevgiyle yaşamak uğruna, kavgalardan ötelenmek uğruna, barış güvercinleri uçurmak uğruna lütfen tekrar tekrar okumalısınız bu yazıyı…!

Dostlarınıza, düşmanlarınıza postalayın sanki bir bayram, yeni yıl tebriki gibi…

Koparmayın dalındaki çiçeği ama, çiçek niyetine sunun sevginizi de katarak bu yazıyı….

SİZLER İÇİN YAZDIM YEMİNLE BEN..!

Yaş günü, nişan günü, evlenme yıldönümlerinizin hediyesi olsun diye….

Mezar taşlarıyla bile konuşulsun da,

Doğruluktan ayrılmayıp, kalleşliklere son verilsin,

Son gidişin, gelinmez yeri bilinsin diye…

ÖNER SAMANLI

(Human Engineering of Institute, “Human Engineering” Competent Teaching Formation Courses, Teaching Diploma. Chicago – USA)

( İNSAN MÜHENDİSLİĞİ ENSTİTÜSÜ “İnsan Mühendisliği” Yetkili Öğretmenlik Formasyonu Dersleri, Öğretme Diploması) Chicago -ABD
 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..