Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '09

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sevinç gözyaşlarım

Sevinç gözyaşlarım
 

Köşemde ki ilk yazımda size, bu sayfalarda sevinç gözyaşlarımızı paylaşacağımı söylemiştim. Hale vesilesi ile bunu gerçekleştiriyorum şimdi. Hürriyet gazetesinin Pazar ekini elime alıp ta Hale’nin öyküsünü okuduğumda mutluluğun simgesi olan gözyaşlarımı tutamadım. Hepimize örnek olsun diye Mesude Erşan’ın yazısından alıntılar yaparak Hale Necla Yıldız’ın ayakta alkışlanmayı hak eden başarısını sizlerle paylaşıyorum…

Ailesi ile birlikte geçirdiği trafik kazasında hiç kimsenin burnu bile kanamazken, Hale’nin C7 omurunda kırık oluştuğu için felç oldu. Erciyes üniversitesinde geçirdiği ameliyattan sonra, doktorlar ailesine genç kızın bir daha yürüyemeyeceğini, en iyi ihtimalle tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürebileceğini söylediler. Doktorların ve ailesinin Hale’ye bu durumu hiç söylememiş olmaları onun içindeki yürüyebileceğine dair umudunu kırmamış oldu. Hale hayata bağlı ve azimliydi. Kaza geçirdiği ilk andan itibaren iyileşeceğine inandı…

Ameliyattan sonraki ilk haftalarda sadece gözlerini hareket ettirebiliyor, parmaklarını dâhi kımıldatamadan yatağa bağlı bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyordu. Çoğu insan benzeri bir duruma düştüğünde kaderine isyan edip, kendisini çaresizliğe teslim ederek kolaya kaçıyor. Oysa ki hayat; kolayı seçenleri değil, bitti denilen maçlarda son saniye golünü atıp ta destan yazan oyuncuları ödüllendiriyor!


Hale kazanın hemen ardından Kayseri’de geçirdiği ameliyatıyla kendi destanını yazmaya başladı. 4, 5 ay önce nakledildiği Sema hastanesinde de hayatın ona vereceği ödülü almak için çalışmaya devam ediyor. Sıfırdan başladığı tedavi sürecinde çabaları karşılıksız kalmayan genç kız, aşama aşama yol aldı. Başlangıçta sadece gözlerini hareket ettirirken, uygulanan tedavilerle kollarını kaldırmaya ve hafifçe boynunu oynatmaya başladı. Sonra boyunluğu çıkartılıp, tekerlekli sandalyeye alındı. Zamanla vücudunu tutan bantlar açılıp, yürüme parkurunda cihaz desteği ile adım atma çalışmalarına başlandı. İlk başlarda minicikti adımları fakat azmi sayesinde tek tek engelleri aşıp, koltuk değnekleriyle yürümeyi başardı.

Yeni hedefi koltuk değneklerini de fırlatıp atmak. Bunun için sürekli egzersiz yapıyor. Ayrıca fizik tedavi merkezindeki özel havuzda yüzüyor ve günlük çalışmaları benim için büyük bir sürpriz olan günde 2 saatlik ELEKTRİK TEDAVİSİ ile son buluyor….

Projelerim ile ilgili yazımı okuyanlar hatırlayacaklardır. Lise 3. .sınıftayken sinir hücrelerinin tedavisi hakkında bir yöntem bulmuştum. Kısaca özetleyecek olursam; sinir hücreleri arasında ( + ) ve ( - ) iyon akışı oluyordu ve bu akışın durduğu bölgelerde organlar felç oluyordu. Cihazları çalıştıran pillerde iyon akışı durduğunda, piller elektriğe bağlanıp şarj edilince yeniden çalışıyordu. Tıpkı piller gibi felçli hücrelere de elektrik akımı verilerek hücrelerin tekrar hareketi sağlanabilir diye düşünmüştüm. Çevremde araştırmalarımı ilerletmem için gerekli donanıma sahip laboratuarlar yoktu. Boğaziçi Üniversitesi Genetik Mühendisliği fakültesinin dekanı Aslı Tolun hanım’la bağlantıya geçmiştik fakat ben ÖSS sınavında o bölümü kazanamadığım için projem yarım kaldı. Birkaç yıl sonra haber bültenini izlerken Amerikalı bilim adamlarının yeni bir buluş yaparak kas ve sinir hücrelerini elektrik akımıyla tedavi etmeye başladıklarını öğrenince şok oldum. Benim projem hayata geçirilmişti! Eğer Boğaziçi Üniversitesini kazanabilseydim, belki de o bilim adamlarının arasında bende olacaktım. Ama şartlar buna izin vermedi. Yaşadığım olay beni ne kadar çok üzse de, projem sayesinde hastaların şifa bulacağı için çok sevindim. Tek temennim projemin ülkemizde uygulamaya geçmesiydi. Yüreğimdeki burukluk yüzünden bu konuyla yeniden ilgilenmeye bir daha cesaret edemedim. Tâ ki gazetede Hale’nin öyküsünü okuyana dek….

Onun tedavi sürecinde her gün 2 saat elektrik akımı tekniğinin uygulandığını okuyunca projemin ülkemizde de hayata geçirildiğini öğrenmiş oldum. Gözlerimden peş peşe süzülen damlalar sevinç gözyaşlarımdı. Yıllar önce düşündüğüm bir tedavi metodunun ülkemde hastalara devâ olması benim için kelimelere sığmayacak kadar büyük bir mutluluk! Hale’nin çok yakında yeniden yürüyüp koşabileceğini bilmekte bir o kadar sevindirdi beni…


Hale tekerlekli sandalyedeki son günlerini yaşıyor. Azimli oluşuyla, uygulanan tedavi ve terapistlerin desteğiyle hastalığına yenilmedi. Onun her zaman yanında olan ailesi ve dostlarının iyileşmesindeki manevi katkısını da göz ardı edemeyiz. İnsan isterse her şeye rağmen inancı ve azmi sayesinde doktorların iyileşmesi mümkün değil dedikleri hastalığını yenip, tıp dünyasına meydan okuyabiliyormuş demek ki.. işte size yaşamın içinden gerçek bir kanıt. Hale Necla Yıldız’ın herkese örnek olması dileğiyle…


Hayatınızdan pırıltılar hiç eksik olmasın…..


PINAR

 
Toplam blog
: 15
: 949
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

İşletme fakültesi mezunuyum. Bir ihracat şirketinde uzun süre muhasebeci ve çevirmen olarak görev ya..