- Kategori
- Şiir
Seyhan(i) Edebiyatı
Ressam Öznur Kesler
Sudan* sebeple s/alkım salkım saçlarını sarkıttı bulut
Sağanak yanı aytulgalı Ceyhun’un oğlu Ceyhan
‘Irmağın oğlunu ırmağa bırakın, uyusun su boyu…’**
Boğanak yanı Seyhun’un kızı Seyhan/i
Irmağın kısrağını yatağına salın, şakısın şen şakrak..!
İksirini içinde taşıyan simyacı
Toros yastığına kös gelmiş/uzanmış…
Can biteği Yüreği(r) ovası
Mor güngülü, sancı/ovanın rengi
Seyran eyler Seyhani…
Malaz ovasının beri bereketi
Emzirir cömert doğasını…
Yeşil ışıltılı çiçek tozuyla bezeli
Yüzünü bulutlara sildiren su/kadın
V/akitsiz aşklar oylumu…
‘Sekiz uçmak’ı yaşatır yeşil duvaklı…
Ayışığıyla yıkarmış suyla sıvanmış bedeni
İpeksi yumuşaklığına gözünle bile dokunsa/n
Yüreği/n ırgalanır ekin ekin
Suyeşili tenin albenisi f/oyası…
Yüreği(r) ovasına vurulmaya uçmuş gibi..?
Kalbi göğün göğsünde
Düşer düşü Ceyhan/Akdeniz’e akan ırmak yatağına…
Bar/pavyonda gönül eğlendirdi Adanalı gibi
Kamyonun sırtından düşen ırgatı(n karpuzunu) fotoğrafladı..!
Şiir dinledi nefesi derin gezgin vahabiden…
Çukurova senle ezgilenir, Sarıçam’da t/adın
Su gibi, ırmak gibi sunak yürekli
Güngüllü bir söze adana’n (gül devrimcisi) kadın
Bil(e)mezsin; bir öpümlük, kaç bahar yaşadığını..?
Ebruli yüzünde seken taşın çığlığı
Martıyı uçurur/vurur acının sesi..!
Suyla sıvanmış bedeni yakamoz yakamoz
Geceye göz kırpan/şakıyan ateşböcekleri iner kalkar
İmrenerek bakar sokağın öksüz kuşu çocuklar..!?
Göğüs çadırı/saklı bahçe, Binboğa sümbülü
Bahar yeliyle ballanır/sallanır…
Buhuru vurur ılgın ılgın
Derin dekoltenin çığlığı çağırır Ceyhan’ı…
Vuruldukça hav(v)alanır.., dikilir göğe..!
Su/elma yedikçe, güzelleşir…
Karacaoğlan gibi türkü yakar sarı sıcakta
Mendil sallar Misis höyüğünden
Hayran hayran bakardı güzellikte eline su dökemeyen şahmeran.
Zil çalıyor püfür püfür etekleri
Çırıl çıldır yatağında uyuyor afrodit/su perisi…
Kuşların düğünü var…
İlham dilenir elindekileri kayıt dışına kaptıran emekli/kalem.
Kadirli’ye sarkıttı eliz eliz saçlarını
Yelesinde tek taş pırlanta getirdi uçkun taylar
Kürkçüler bağlarından posta güvercini uçurdu
Kırlangıç kanatlı rüzgârla selam sarkıttı Cebenur’dan…
Yağmura uçtu ibili/tibili…
Düşgelen aşk/ınlık nehrini bilen bilir de
Bilmeyen bir dal mercimek (fırında) sanır..!
Ağa karanlığına su/ışık serpmiş İnce Memed
Tutmalıktan kurtuldu köylü, sevincik delisi…
Yok yoksul/âşığa yol yordam Çoban yıldızı…
Ardıç özlünün yüzü; göğün göğsü, mihrabı…
Her gerdanlık bir düş köprüsü
Seyhani kadın, ben senle Adana’yım…
Şıngır/uyanık yürekli esnaf, el alem
Adana’yı var sevdi.., palazlandı/havalandı
Soluğu zakkum kent (.)sitembol’da aldı.., sildi/sindi..!?
Çukurovalı olsun, çamurdan olsun…
Cebinden çıkarır adamı!..
Cesaret ananın özgün yüzlü delikanı
‘Tevarüs edilmemiş bir asalet’***
Adanalı’lık ruhu; kendi külünden, yeniden…)))
*- Su döngüsü: Toprak ana ile gök babanın alışverişi.., sevgili nağmesi…
**- Hüseyin Haydar
***- İsmet Özel
Ali Akdemir
22. 03. 15
Çukurova