Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

13 Aralık '06

 
Kategori
Müzik
 

Sezen...

Sezen...
 

Sezen'le ilk tanışmamız yaşadığım acılı bir aşk hikayesinin sonuna rastlar. Daha 18’indeyim ve ayrılık öncesi deli bir acı kuşatmış benliğimi. ''Etrafımızı sarıverecek, bir boşluk ki asla bitmeyecek; her şey bir anda anlamsız gelecek, işte biz o gün tükeneceğiz…''dediğinde inanmak istememiştim o an için sona. İyi olmuş diyorum şimdilerde.

Sezen (lütfen kusura bakmayın sezen diye hitap ediyorum ama o hep sezmese bestelerini nasıl yapacaktı) yıllar içinde hep kulağıma çalındı. Bazen bir radyonun kısık sesinde, bazen arka odada televizyonda, bazen de ip atlayan bir çocuğun sesinde duyardım sokakta yürürken. Eğer bir çocuğun sesinde hayat bulmuşsanız abu’hayattır. Galata köprüsünün içinde olduğu yıllarda o denli güzel iki albüm yapmıştı ki sanıyorum defalarca aldım o kasetleri. Birinde “kavaklar” parçası vardı diğerinde “beni unutma”. Gitarla çalması çok keyifliydi; ”bir gün daha yaşandı ve bitti…”

Aradan yıllar geçti Sezeni kulak ucumdan dinlemeye devam ettim. Öyle ilginçlikler gördüm ki, kamyon şoförlerinin kaset kutularında Müslüm Gürses’in yanına girebilmeyi dahi başarmıştı. Bu hiç kolay değildir. O, Müslüm Gürses’e yaklaştığından değil, şoför Sezene yaklaştığından... (bu arada sayın Müslüm Gürses’ede haksızlık yapmak istemem ama 86 dan sonrası yoktur benim için. O yıllardan sonra gazel okuyan güzel sesi gider, söylerken kesikleşir sesi. Gönülden yapılan her müziğin bende yeri vardır)

Yıl 89…"bırak beni" dediğinde tüylerim diken diken, erkekler de ağlar mı demeyin. Oluyor işte…

Yıl 91… okulun sonlarına doğruyum. Pianoyla boğuşuyorum. Sezen yine sahnede; ”geçiyor günler çok üzgünüm…”diyor. Gülümsememi istiyor; ” bak kedin var, yetmez mi?” Yeter diyorum…

97 de kimsenin kafasını çevirip bakmadığı cumertesi annelerine “ahım tarihi karalar” dediğinde aşık oldum köfte dudağa…

Yaşadığı acıların bir özetiydi “tutuklu”.

Eğitim için “kardelen” değinde kulağımı yeniden çevirdim yıllar sonra ona ve beklemeye; ”köfte dudak neredesin…” ve köfte dudak çıkageldi, hem de bir kadın efe olarak… Belki eski bir parça ama bazen zaman ayartacını iyi ayarlayamaz ve yıllar sonra anlam kazanmaya başlar bazı şeyler. Benim içinse yeni bir parça "sarı odalar".

O, yüce Anadolu topraklarından çıkıp gelen; yüreği Akdeniz laleleri gibi dalından koparıldığında hemencecik yapraklarını rüzgara bırakıveren...

Lütfen Sezenime dokunmayınız… o benim köfte dudağım. Yaşamımızda o denli kirlenmişlik varken…

Sağlıcakla…

http://biryardimeli.bz.tc/

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..