Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '14

 
Kategori
Arkeoloji
 

Side - Apollon'un Güneşe Selamı

Side - Apollon'un Güneşe Selamı
 

Nar bir şehrin sembolüyse eğer o şehirden güzel şehir mi olur?

Ya da şöyle soralım ; Bir şehri, semboller güzelleştirir mi ? Yoksa şehirler mi sembollere bir anlam katar?

Neyse bu soruları bir kenara bırakalım da binlerce yıl öncesinden bize ses vermiş olan, antik dönemin en güzel, en bakımlı, en düzenli şehirlerinden birisinin insanlarına bir kulak kabartalım. Yitip giden seslerine bir ses verelim. Duysunlar… Duysunlar ki unutulmadıklarını bilsinler. Hem duyunca onları belki özümseriz, bizden birileri olduklarını anlarız, sevinçlerinin, hayallerinin, umutlarının üzerinden binlerce yıl geçmiş olsa da günümüz sevinçlerinden, hayallerinden, umutlarından hiçbir farkları olmadığını görürüz.

Bugün bu sütunların konuğu Side…

Side’nin antik dönem insanları. Bedenleri antik dönemde kalan ama ruhları çağımıza kadar gelmiş şehrin çocukları…

Side, antik mimarisiyle birlikte modern mimari dokunun biraradalığını gösteren ender antik-modern şehirlerden birisi. Her ne kadar modernizmin tüm yıpratıcılığı Side’nin üzerinde bir karabasan gibi çökmüş gibi gözükse de hala daha oralarda nefes almak mümkün.  Her köşe başını bir otel, bar, cafe’nin kapattığı baskılayıcı bir modern yapı sarmalında o antik ruhun hala yaşıyor olması, onu hissediyor olmak gerçekten muazzam.

Şehre girerken sizi dükkanlar karşılıyor. Dükkan derken günümüz dükkanları değil elbette. Antik dönemde işlik denilen küçük ama aynı ölçütlerde sıra sıra dizilmiş şimdi yerlerinde yeller esen ama o boşluklarıyla göze çarpan küçük mimari yapılar bunlar. Boşluklarıyla bile ses veriyor olmaları, ne kadar büyüleyici aslında.

Dükkanların sol tarafına düşen ve büyükçe bir alanı kapsayan yerde bir Gymnasion beliriyor. Burası Side’li gençlerin spor yaptıkları alan. Oturduğu alana bakılırsa Side halkının çok öncesinden “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünü hayata geçirdiklerini anlamak mümkün. Gerçi antik dönemde spor fazlasıyla önemli bir uğraş. Heykel betimlemelerine baktığımız da genelde kaslı, vücutlu erkek figürlerinin ön plana çıktığını zaten görürüz. Her ne kadar klasizm yorumları da olsa genel itibariyle antik dönem insanlarının günümüz insanlarından daha yağsız, daha göbeksiz olduğunu hiç olmazsa söylemek mümkün.

Gymnasion’un hemen yanıbaşında bir Tyche tapınağını görürüz. Tyche, şansın tanrıçasıdır. Şansı hep yanında isteyen Side halkı doğanın o kadar yıpratıcılığına kadar günümüze kadar mimari öğeleriyle ve ruhuyla bu şansı fazlasıyla iyi kullanmış sanki. Tyche tapınağı öyle güzel bir görünüm sağlıyor ki, bir an kendinizi 2000-2500 yıl öncesinde hayal edin ve şehre öylece girin. Sizi muhteşem güzellikte bir mimarinin karşıladığını görebilirsiniz. Çünkü bu güzel tapınağın arkasında ihtişamıyla beliren bir de tiyatro var. Tyche Tapınağı geçtiğimiz aylarda aslına uygun olarak restore edildi ve ziyaretçilere açıldı haberiniz olsun.

Tyche Tapınağını geçtiğimizde şehrin neredeyse her yerinden görülecek bir biçimde yükselen enfes bir tiyatroyla karşı karşıyayız. Evet şimdi biraz önce yanınızda bir omzu açık geçen Side’li erkek olasılıkla biraz sonra başlayacak Gladyatör savaşını seyredecek. Bu hislerle tiyatroya girdiğinizde o dönemin ruhu sanki hiç ölmemişte tüm coşkunluğuyla oracıkta öyle duruyor gibi hissetmeniz gayet doğal. Çünkü gerçekten bu şehirde yaşayan bir şeyler hala var.

Sizi Side’nin tarihiyle sıkmak istemem.  Tyche tapınağının yapılış tarihi, mimarı, Tiyatro’nun tarihi geçirdiği evreler, dükkanların mimari yapıları gibi konulara girmeye lüzum yok. Hissedebileceğimiz tek şey ruh. Bildiğimiz tek şey bu şehrin üzerinden binlerce yıl geçmiş olduğu…

Yazıma bir şehrin sembolü nar olursa ondan güzel şehir mi olur diye başlamıştım… Her ne kadar bu şehrin sembolü nar olsa da bu şehrin kartpostallarda devamlı görmeye alıştığımız, otellerin turizm reklamlarında parıl parıl parlayan bir de Apollon Tapınağı var. Apollon Tapınağının yerinde yeller esiyor demek mümkündü-  neyse ki değil.  Eğer konservasyon (koruma) konusunda daha ileri seviyeye gelemezsek onu da demek mümkün olabilir - Çünkü beş sütun ve bir alınlık kalmasa Apollon Tapınağı sadece temelleriyle belki bizi karşılayacaktı. Şimdi beş sütunu ve alınlık parçasıyla karşımızda.  Apollon ışığın tanrısı olarak bilinir. O yüzden Apollon Tapınağı her daim güneşe selam çakar. Güneşte ona boş değildir. En yoğun ışığını ona gönderir. Birbirlerini böyle selamlarlar onlar.

Side’yi bir kaç kelimeyle anlatmak gerçekten zor. O yüzden yaz tatiline çıkma planlarınız varsa en iyisi bu sene bir Side turu yapın. Gidin, yaşayın, görün… Okuduklarınızın daha fazlasını görecek ama modern yapılaşmanın bu şehri esir alması karşısında üzüleceksiniz. Ama o ruh hala orada. Onların seslerini araba kornaları bastırsa da duymak istedikten sonra duyarsınız.

Antik şehirleri bu gözle gezerseniz, yani bir an kendinizi binlerce yıl öncesinde o insanların yanı başında olduğunuzu hayal ederek gezerseniz duymayacağınız, hissetmeyeceğiniz hiçbir şey olmaz.

Bakmakla görmek arasındaki derin farkı hissedin.

Bu yüzden bakmasını bilin. Ama görmesini daha iyi bilin…

En ilavesinden bir de not : Side’ye gidip, oranın sembol meyvesi Nar’ı almadan dönerseniz olmaz. 

 
Toplam blog
: 6
: 572
Kayıt tarihi
: 04.06.14
 
 

Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü Mezunu Arkeolog Sinad..