Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Sığınabileceği en emin limandı gözyaşları

Sığınabileceği en emin limandı gözyaşları
 

Alabildiğine kalabalık bir cadde ve yalnız adımlarla yürüyen çocuk. Yaz günlerinden kalma, güneşli bir hava, belki de güzel bir gün kimine göre. Attığı her adım, parke taşlarını yerinden oynatırcasına sertti, belki farkında olmadan. Düşünceleri karmakarışık, hep bir son perdeyi tekrarlıyordu hafızası:

"... denedim ama olmadı."

Olmayan neydi ki, ya da denemesini gerektirecek hakkı kim vermişti O'na. Öfkeyle mırıldandı kendi kendine:

"Ben kobay mıyım!"

Öfke bu ya, kendine getirdi az da olsa. Yürüyordu ama nereye? Koskoca şehre sığmıyor, kalabalık boğuyordu. Eve doğru yöneldi hızlı adımlarla. Kafasının içinde bitmek bilmeyen sorular, sonucuna anlam veremediği ve merak ettiği sebepler. Bilmek de hiçbirşeyi değiştirmeyecekti muhakkak ama düşünmekten alamıyordu kendini.

Nihayet evinin bulunduğu dar sokağa ulaştı. Hızlı adımlarla ilerliyor, kaçıyordu ama kendinden, düşüncelerinden nereye kaçabilecekti. Bir an korktu yalnız kalmaktan ama eve de gelmişti. Merdivenlerden de aynı hiddetle çıkarken bir eliyle trabzanları sarsıyor, merdiven aralığını inletiyordu.

Evdeydi artık, yalnızlığı her zamankinden daha yakındı. Düşünceleri kadar dağınık odaya girdiğinde, duvarda karşısına çıkan boy aynası, halini yansıtıyordu yüzünün her çizgisiyle. Top sakalına karışmış kirli sakalları ve düşünce kargaşasında hafif kızarmış yeşil gözleriyle bir an kendine baktı:

"Daha güçlü gördüm seni. Umarım önceki ayrılıklar gibi koyvermezsin."

Öfkesiydi muhakkak, O'nu şu an dimdik ayakta tutan. Hafif de olsa bir gülümseme kapladı yüzünü, ağlamaklı. Zaten daha buluşmaya giderken anlamıştı, yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu. Haftalardır aramalarına cevap vermeyen bir insan, soğuk bir ses tonuyla; "Konuşmalıyız." diyordu. Ne o buluşma anı öncekiler gibiydi ne de buluştuğu insan. Yanına gittiği an emindi artık konuşulacaklardan. Kelimeler farklı olsa da her bitiş aynı değil midir.

"Peki, neden?" Elle tutulur bir sebep yoksa, verilen cevabın, bahanelerin ne önemi vardı.

Düşünceleri hep bir son perdeyi oynuyordu, kafası karmakarışık. Radyodan yükselen bir ses eşlik etti, bir şarkıydı, belki şu hale cevap verircesine. "Hani eski bir resme bakarken..." sözleri yetmişti öfkesinin hakim olduğu gözyaşlarının özgürlüğüne.

Sığınabileceği en emin limandı gözyaşları ve ağladı, doyasıya...

 
Toplam blog
: 296
: 6335
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Bankacılığın stres ve yoğunluğundan fırsat buldukça, okumaya ve düşüncelerimi burada paylaşmaya ç..