Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '15

 
Kategori
Edebiyat
 

Şiirimizin yenileşme sürecinde Dağlarca

Türk şiirinde 1930’da başlayıp 1940 sonrasında gelişen yenileşme girişimleri, yalnız Garipçiler’le Toplumsal Gerçekçiler’le sınırlanamaz. Bu iki şiirsel değişim olayı dışında kalan “tek” başına bir konumda Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı görüyoruz. Dağlarca, ölçülü, uyaklı şiirden serbest şiire; toplum içindeki insanın yerini, duyarlığını, varoluş serüvenini işler. Önce şiirsel bütünlük içinde kendi insanını verdi.

Çamı bitmiş, kavağı azalmış.
Gamla örtülü bayırlar, çıplak değil;
Yedi ay kıştan sonra
Yeşeren senin yaşamandır,
Yaprak değil.

(Kızılırmak Kıyıları)

Dağlarca şiirinin odağına kendisini koyarak iç içe çemberlerle genişleyen, büyüyen lirik, epik, bireysel, toplumsal şiirlerinde dünya insanının sevinci, acıları, kavgaları vardır:

Nötron Bombası

Yalnız canlılara yönelik
Nötron bombalarıyla yak beni
Gir hemen evime
Artık senindir biraz bile bozulmamış
Bu masa bu çiçek bu yorgan
Bu kışlık buğday

İğrenç buluşunla övünme de
Hadi öldür beni çabucak
Unutma içerde biri daha var
Çöktüremeyeceğin susturamayacağın
Yok edemeyeceğin biri
Benim barış sevgim

“Fazıl Hüsnü’nün şiiri benzersiz bir yaratığın soluk alıp vermesi gibi bir şeydir. Başka bir özneye geçirilemez. Geçirilince hiçbir değeri kalmaz. Ne Fazıl Hüsnü başka türlü şiir yazabilir, ne de başkası Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şiir yazabilir.” (A. Özkırımlı, Türk Şiirinde Yeniliğin Boyutları, Çağdaş Türk edebiyatı, Anadolu Üniversitesi) Kısaca kendine özgü bir “tek” olan ozan, etkiler, etkilenmez. Dağlarca şiirini tanımlarken: “Şiir bir gramer mucizesi, şiir bütün ülkelerin ilk sesi. Benim şiirlerimin izi budur. Şiir başka yaşam” diyor. Örneklersek, Cezayir Türküsü, Vietnam Savaşımız, Hiroşima vb.

Atatürk Nerde

Nerde miyim ben şimdi
Geceler parlarken
Afrika’dayım, Güney Amerika’dayım
Çin’deyim
Kim korkusuzsa
Onun yüreğindeyim

Nerde miyim ben şimdi
Aydınlıktan daha derinde
Gerçeği görmek için
Kim güneşe bakıyorsa
Onun gözlerindeyim

Nerde miyim ben şimdi
Başlangıcında kocaman bir sorun
Özgürlüğe doğru
Kim yürüyorsa
Ayaklarında onun

Tek parti egemenliği, sonra 1950’de beklenen özgürlüğün başka baharlara kalması 1915 kuşağını duraklatır. Aralarında köklü ülkücüler, devrimciler yetişmez. Hiç boyun eğmemiş olanlar bu kuşağın zafer sözcüleridir. Örneklersek, Orhan Kemal, Aziz Nesin, Necati Cumali, A.Kadir, Yaşar Kemal.

1960 yılına değin 35-45 yaşına erişen bu kuşağın kişilerinde büyük bir birikim vardır. Asıl ürünlerini bu tarihten sonra vereceklerdir, İşte bu kuşak 1950’den sonra dilde gericiliğe tanık olur. Buna karşı Türkçeyi savunmaktan geri durmazlar.

Dağlarca bu kuşağın en şanslısı olarak ekonomik olanaklarını uzun yaşamında kullanarak evrensel boyutlara ulaşır. Türkçe nin özleşmesine önemli katkılarda bulunur. Türk Dil Kurumu’nun çalışmalarında önemli çalışmalar yapar. Dağlarca TDK yönetiminde görev alır. Türkçe savunusu olan Dağlarca Türkçenin şiirini yazar. Kendisi gibi Türkçe yazmayı amaç edinenler de şöyle sıralanabilir: Orhan Veli Kanık, Cahit Külebi, Ceyhun Atuf Kansu, Atillâ İlhan ve dahaları.

Trabzon Lisesi "ŞİİR ÖYKÜ ŞENLİĞİ" Haziran 1992

Turkay Korkmaz'ın fotoğrafı.
Turkay Korkmaz'ın fotoğrafı.
 
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..