Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '12

 
Kategori
Blog
 

Şimdi, şöyle

Şuraya bir milliyet blog hakkında iki cümle yazacağım, o cümleler de bir araya gelip kelime olamıyor bende… Demek ki ben ne yazar-çizer takımıymışım- ne de blogger takımı.

Özenti! Tek kelimeyle özenti…

Hakikatten yazsam mesela, kelime sıkıntısı çekmezdim. Gündem öyle hızla ve renkli değişiyor ki, maalesef- bu aralar siyah renk fazla- her olaya iki cümlecik katıp, bir iki kişinin adını ansam; yazarım be…

Öyle değil işte…

2006’da ki, kim okuyacak, ay kim benim yazıya yorum yazacak, dur hele bakalım şimdi Rahmetli Mustafa Mumcu hangi kelime hatamı bulacak, bu olaya kim ilk yorum yapacak… gözlerim kirp kirp ede ede bloğun arka odasına dolaşırdım heyecanla…

Gerçi beğenme tuşumuz yok ama paylaşmayı icat ettik sonraları.

Ha, bir de editör onaylama aşaması da var elbet!

Onayladıysa tamam da, önerecek mi?

Aha da benim tık’ım onun tık’ını geçti, geçti, geçiyooooo, hay aksi son anda rakip asist yaptı!!

Tuh!

Şimdi böyleydi buralar eskiden…

Yeni gelenlere yer açtık, yol gösterdik de, akıl da verdik, aba altından sopa da gösterdik, boyumuza bakmadan zaman zaman.

Şimdi şöyleydi eskiden buralar yemyeşildi, gözünün gördüğü yer dosta keserdi ortalık. Görebildiğin alan insan kaynardı burada. Yazıların, şiirlerin biri gelir, biri giderdi… Arada çalıntılarımızda olurdu hani.

Şimdi şöyleydi buralar; herkes herkese sataşırdı, yok, darılma olmazdı, olurdu da erken barışırlardı.

Kimi ağlar, kimi söylerdi… kimi çalar, kimi oynardı… Çoluk cocuk bir takımın peşinden koşardık hep beraber.

Yahut bir oyunun içinde bulurduk kendimizi.

Güzeldi be!

Kırıldı bir şeyler…

Facebook’un çıtırlığı mı çekti…

Toplantıların grupluğumu çekti…

Şimdi şöyleydi buralar, editör arkadaşlar hissettirirdi kendini, anlardık.

Birbirimizi sadece yazılardan tanır, yazılardan meşkederdik.

Sonra bir diğer adım geldi, tanıştık, görüştük, konuştuk…

Geçenlerde daha, nezom pat diye karşıma çıktı AKM Ankara’da…

Bu yazıyı geçmişi yad değil; geleceğe bakış olarak yazmak istedim.

Sevgili Sema Şener’in Ümit CULDUZ için yazdığı yazı, bana tetikleyici bir unsur oldu. Neden terk ettik sahi mahalleyi, sulukule kıvamına geldiğimiz için mi? Birbirimize katlanamadığımız için mi? Çok mu sıkı fıkıydık da, dedikodular mı itti. Diğer mahallelerin gençliği, güzelliği daha mı etkileyiciydi de uzaklaştık.

Bilmiyorum. Belki, halâ yazarak, hal hatır sorarak, kiminin penceresine, kapısına tıklayarak canlandırabiliriz diye düşünüyorum mahalleyi…

Belki de ben uzaktım da onun için bu yazdım yazıyı,

Ki, ürkekliğim de yok değil hani, kim okur ki diyerek.

 

 

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..