Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '19

 
Kategori
İnançlar
 

Sınırlılık – Sınırsızlık

Toplum yapısına bir bakın, hemen herkes ateş püskürüyor. İnsanın kızması için bir kıvılcımın çakması yetiyor. Çünkü beyni tıka basa çöp bilgi ile dolu. Hiçbir şeyi almıyor, değerlendiremiyor. 

Bitmiş tükenmiş bir beyin modelini oluşturuyor.  Çünkü Prefrontal Korteks'inin ‘comfort zone’unda ömrünü tüketiyor. Bu hava ona rahatlık veriyor. Ancak en ufak bir negatiflik onu yakıyor, işini bitiriyor. Rutinler aklını dümdüz ediyor, herhangi bir değişime izin vermiyor.  

Sorun;  pasif alanda kalanların, aktif alana gereken önemi vermekten kaçınmaları veya bu bağlamda hiçbir dataya sahip olmamalarıdır. 

Bu şartlarda pasif alanda yaşayanlar için sınırlı, aktif alanı seçenler için ise sınırsız boyutta yaşama durumu söz konusu.

Sosyolog değilim; ancak bu durumun nedenlerini şöyle analiz etmek mümkün: 

- İnsanların bazı simgelere tutunması

- Etiketleri koruma istekleri

- Gündelik alışkanlıklarını muhafaza etmeye çalışmaları 

Yukarıda listelenenler sınırlı hali oluşturan ögelerden yalnızca birkaçı. Burada sadece sosyal hayatın hareketli olduğu yerleri kastetmiyorum. Kayıtlı bir halden kayıtsız bir hale geçmekten bahsediyorum. Pasif yaşam boyutundan kurtulabilmek ve sınırsızlığın ne olduğunu öğrenmek için fırsat kollamanız şart gibi görünüyor.

Mesela insanlar çoğunlukla Facebook’ u arkadaşlarıyla veya tanıdıklarıyla bağlantı kurmak için kullanıyor. Yıllardır görmediğimiz insanlarla iletişime geçiyoruz. Fakat bu mecradaki sosyal kümemiz dar bir alana hitap ediyor. Oysa Twitter’ da etkileşim ve yayılım çok daha fazla. Makro bir etkileşim ağı sunup hem ulusal hem de evrensel sistemde komünikasyon kurmanın yollarını sunuyor. ‘TT’ olan bir gündem maddesinden bütün twitter kullanıcılarının haberi oluyor.

Peşin olarak şunu belirtmekte fayda var: Okullarda verilen eğitimler ne yazık ki pratikte aynı şekilde işlemiyor. Çünkü ezbere dayalı bir sistem var ortada. Kâğıt üzerinde kolaylıkla çözülebilen denklemler gerçek hayatta pek işe yaramıyor. Bu bakımdan iyi bir gözlemci olmak artık bir lüks değil, zorunluluk.

Önce elinizdeki materyali anlamayı ve vermek istediğiniz mesajı iletmeyi bilmelisiniz. Bu yaklaşım sizi değişime götürerek pasif alandan aktif alana, özetle yazı başlığını tanımlayan sınırlılıktan sınırsız alana kaydıracaktır. Birçok meseleyi bu şekilde çözebilmek mümkündür. Sıkıntılardan ve acılardan bu yöntemle kurtulabiliriz. Kısa sürede içinde, bazı hareketlenmeler veya ufak tefek kıpırdanmalar olsa dahi bu davranışların yeteceğini düşünmemeli ve ne yaptığımızı iyice anlamalıyız.

Diğer yandan bu doğrultuda ilerlemek isteyenlere, izlemeleri gereken yollar mistisizmde gösteriliyor. Sıkça kullanılan “euzu bike minke”, “senden sana sığınırım” yaklaşımı ile aktif alana geçiş anlatılıyor. 

Tabi birçok beynin hayali, deyim yerindeyse bu boyuta kapağı atabilmek. Bunun için bir staj döneminden geçmeniz gerekiyor. Küçük hareketlenmeler olabilir ancak bu davranışları dikkate almamalı ve gittiğiniz yolu öngörüyle kavramalısınız. Unutmayın hisleriniz size doğru noktayı gösterecektir.

Söz gelimi; yaptığınız fikir alışverişleri sonucunda hedefinize bir yön verebilir, karanlık noktaları aydınlatabilir, kendinizi rahatlatabilirsiniz. Kişilerin dirimlerini sürdürebilmeleri için uzun mesafeleri katetmeleri gerekir. Bu tür yaklaşımlarınız bile sizin sıkıntı içinde kalmanızı, tabir yerinde ise en azından yanmanızı önler düşüncesindeyim.

Şayet fıtratınız değişime izin vermiyorsa -ki değişim çok zordur- olduğunuz yerde kalıp kader diyerek konuyu kapatmaktan başka bir şey yapamaz hale gelebilirsiniz. Burada önemli olan Allah’ ı içinizde bulmaktır. İşte o zaman işler rayına girer, değişir. Özünüzdeki güç, kuvvet sizi üretim yapmaya ve değişim içinde olmaya sevk eder.

Allah’ ı bilmek, Allah’ ın insanda tasarrufunu görmek ve insanın yok olduğunu kabullenmek işin esasıdır.

Bu noktada velilerin yaşamlarına dönüyorum. Onların kendi aralarındaki konuşmalardan kaçındıklarını kabul ediyorum. Bunun sebebi görüşlerinin, bütünlüğü bölebileceği hususudur. Her ne kadar onlarda, pasif alanda bulunmak diye bir endişe olmasa da en azından sistem ve şartları nedeniyle bu şekilde davranırlar.

Ahmed  F. Yüksel

İstanbul/Bahçeşehir 26 Aralık 2019

https://www.facebook.com/ahmedfyuksel

https://www.instagram.com/ahmedfyuksel/

https://twitter.com/ahmedfyuksel

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..