Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '17

 
Kategori
Tıp
 

Sipariş bebek

Sipariş bebek
 

sipariş


   Teknoloji yaşamımızı kolaylaştırmak, doğayla olan savaşımızda galip olmak, zorlukların üstünden gelmek için yüksek maliyetli süreklilik isteyen yatırımımızdır. Günümüzde araştırma ve geliştirme tüm alanlarda kendisini en üst sıraya taşımıştır. İnsanlık dünya savaşlarında kazandığı teknolojik ivmeyi kesmemiştir ve gün geçtikçe hızla geliştirmektedir. Dünya üzerinde bilgi üreten birçok ülke bulunmaktadır.  Aynı zamanda deney alanı olanda birçok üçüncü sınıf ülke bulunmaktadır. İnsanların bir kısmına en iyiyi en yararlıyı sunmak için önce hayvanların daha sonraysa umursanmayan insanların en kötüye maruz bırakılarak, özgürlükleri, yaşama hakları düşünülmeden denek olarak kullanılması sağlık biliminde ilerlemeleri sağlamıştır.

  Her dönemde oluşan çevre koşulları yeni hastalıkların türemesine sebep olmuştur. Bu hastalıklara sebep olan mikroplarsa sürekli mutasyon geçirmekte ve kendi bağışıklığını güçlendirmektedir. Hücresel manada incelemede bulunursak, her hücre kendi kodları çerçevesinde savunmaya çekilmiş bir ülke gibidir. Hem çevresiyle etkileşim içindedir hem de savunma pozisyonundadır. Bu durumu global pazarda aktif olan ancak mülteci ve terör çekincelerinden dolayı savunma pozisyonunda olan gelişmiş ülkeler gibi düşünebiliriz. Gelişmiş ülkeler dinamiklerini sürekli geliştirmekte, olan saldırıları ve olabilecek saldırıları göz önünde bulundurarak savunma stratejisi oluşturmaktadır. Hücrelerde aynı bu şekilde hareket etmektedir. Mikroplarla olan savaşımızda ilaç firmalarının açıklamalarına göre en kuvvetli antibiyotikleri kullanmamızdan dolayı kendi açısından en teknolojik silahlarını kullanan ancak düşmanı tarafından bu silahları saf dışı çıkartacak teknolojisi bulunan ülkeler gibiyiz. Mikroplar ve bakteriler de günümüz ilaçlarına bağışıklık kazanmıştır. Sürekli kendini geliştirmektedir. Oysa insanoğlu kendi bağışıklık sistemini geliştirmemiştir ve dışarıdan müdahaleyi kabul etmiştir. Düşman saldırısına uğrayan ülkenin silahlı kuvvetlerini geliştirmek yerine başka bir ülkenin ordusuna sığınması bir çözüm değildir. Gelecekte insanlığı ilaçlara bağışıklık kazanmış birçok hastalık beklemektedir.

  Tehlike kendini göstere göstere üzerimize gelmektedir. Bilim insanları bu tehlikenin farkında olduklarından dolayı dna’lar üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Son zamanlar da bu alanda yapılan çalışmalar tahmin edilenden ileri düzeydedir. Çin’de bilim insanları dna’lara kodlanmış yeni sarmallar ekleyebileceklerini keşfetmişlerdir. Ninja kaplumbağalar hayal ve bilim kurgudan ileri bir boyuta bürünmüştür, yeni keşifler bu hayali somutlaştırmış ve gerçekleşme düzeyini arttırmıştır. Bilindiği üzere hayvan uzuvlarına sahip insan dizayn edilmesi çalışmaları da yapılmaktadır. Dna’ların kodlanarak vücudun farklı formlara sokulması gerçekleştirilebilecektir. Fütüristik bu düşünceler dışında dna’ların oynanabilmesi birçok hastalığın da tedavisini oluşturmaktadır. Kanser hücrelerinde ki hasarlı dna’ların onarılması ile kanserin yok edilme ihtimali bu çalışmaların başlamasına sebep olmuştur.  Ayrıca İskandinav ülkelerinde çalışma yapan bilim insanları dna kodlayarak sipariş bebeklerin yapılabilir olduğunu açıkladılar. Döllenen yumurtanın dna’sının yeniden kodlanmasıyla sipariş bebekler oluşturulacaktır. İnsanlar çocuklarının saç, göz, ten rengine karar verebileceği gibi eksik uzuvlu doğumların önüne geçilebilecek aynı zaman da kalıtsal hastalıklar önlenmiş olacaktır.

  Modernizasyona uğramış bebekler bir nevi Hit’lerin üstün ırk teorisinin üstün insan teorisine dönüştürülmesinin temelini oluşturmaktadır. Kalıtsal hastalıkların, bedensel özürlüklerin olmadığı bir dünya planlanmaktadır. Ayrıca son zamanlar da domuz bedenin de insan organları üretilmesi çalışması da yapılmaktadır. Bu sayede organ ihtiyacı yüzünden vefat eden binlerce insanın ölümünün önüne geçileceği düşünülmektedir.

  Sosyal bilimler alanın da akademik eğitim alan birisi olarak temel görüşüm bu teknolojik gelişmelerin olumlu katkılarında çok sosyolojik manada olumsuz katkılarının olacağı yönündedir. 2000 kuşağı ile 90’lar arasında ki farkı incelersek, depresyon, tükenmişlik, yalnızlık ve intihar eğilimi insanoğlunun tüketim toplumuna dönüşmesinden kaynaklıdır. Geçmiş dönemlere oranla günümüz de psikolojik rahatsızlıklar hızla artmaktadır. Ana sebepler ise yokluğun, zorlukların unutulması ve insanların şımartılmasıdır. Kendi çocuğunun fiziksel özelliklerini belirleyen bir aile sipariş usulü evlat edinmiş olacaktır. Ailenin ileri de farklı fiziksel özellikler isteme durumunun olmasının yanında ergenlik döneminde oluşan vücut beğenmeme sendromu çocuğun ailesine karşı nefret duymasını hatta psikolojik bir kırılma yaşayarak bir ömür memnuniyetsiz yaşamasına neden olabilecektir. Yapaylaşma olgusu insanların hızla kaybettikleri doğallığı ve değerlerini daha da minimize edecektir.

  Teknolojik gelişmelere ek olarak insan psikolojisi ve sosyolojisi üzerinde gelişmiş çalışmalar yapılması gerekmektedir. Teknoloji çok hızlı gelişmektedir ve bu süreçte insanlara uyumlaşmasını sağlayacak olan sosyal bilimlerse çok yavaş ilerlemektedir. İnsanlara değerlerinin tekrar kazandırılması sağlanarak, psikolojik ve sosyolojik kırılmaların nedeni tam olarak anlaşılmış bir vaziyette uygun tedavi yöntemi belirlenebilir olmalıdır ki teknolojik gelişmeler uyumlu bir şekilde takip edilmelidir. Bilinç düzeyinin yükselmesi yüksek teknolojinin bize katkılarının olumlu manada olmasını sağlayacaktır. Bu sebeple sosyal bilimlerin kendisini geliştirmesi ve insanlığa katkı sağlar yapıya bürünmesi gerekmektedir.

Saygılarımla,                                                                                             Berkant USLAN 

 
Toplam blog
: 14
: 273
Kayıt tarihi
: 20.04.17
 
 

Lisans dönemimde üç okul kulübünde aktif rol aldım. Bir kulüpte denetim kurulu üyeliğinde bulundu..