Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '17

 
Kategori
Uzay
 

Popüler kuramlar ve paradokslar

Popüler kuramlar ve paradokslar
 

paradoks


  İnsanlık sürekli bir gelişim içindedir. Bilgi bombardımanının yaşandığı çağımızda beynimiz gün için de farklı alanlardan bilgi yığılmasına maruz kalmaktadır. Sürekli çalışan ve işleyen gelişmiş bir işletim sistemini taşımaktayız. Bu işletim sistemi günümüz de ki dna bilgisayarları gibi her bir bireyde farklılık göstermektedir. Kimimizin sözel gücü , kimimizin sayısal zekası , kimimizin dil öğrenme gücü , kimimizin de hayal gücü kuvvetlidir. Her insanın bir üstünlüğü vardır. Çünkü kimse üstün ırk yada değildir. Her kişinin üstünlükleri olduğu gibi zayıflıkları da bulunmaktadır .

  İnsan dna’sı sürekli kendini kodlamakta ve gelişmektedir. Hayvanlarda bilgi aktarımını atalarının dna’sı aracılığıyla yapmaktadır. Atasının keşif ettiği besinler , tehlikeler ve yetenekler onlara kodlanmış olarak gelmektedir. Assasian’s sistemi gibi aslında atamızın anısı kodlarımızda bulunmaktadır. İnsanlarda da aynı sistem işlemektedir. İnsanların geçmiş deneyimlerinin ve günümüz bilgi yığınının üst üste gelmesi beynimizin sürekli gelişmesini sağlamaktadır.

  Özetle günümüz de bilim hızla gelişmektedir. Bilimin hızla gelişmesi sürekli gelişen düşünce sistemi ve hayal gücünden kaynaklanmaktadır. Bu gelişme geçmişten günümüze olan tecrübeler ve bilgi yığınları sayesinde gerçekleşmiştir. Her insanın gözlemleyebildiği , yorumlayabildiği ve hayal edebildiği bir çok farklı konu bulunmaktadır.

  Bu yazıda birçok teori ve varsayımda bulunacağım. Günümüz teknolojisinin ve kuramlarının bir kısmını kişisel perspektifim açısından değerlendireceğim. Bir önceki yazımda uzay teknolojisinden kısmi olarak bahsettim. Bu yazımda da devamlılığını sağlamak amacıyla big bang’ten itibaren günümüze kadar genel bir değerlendirmede bulunacağım.

  Big bang patlamasının madde ve anti maddenin etkileşimi sonunda gerçekleştiği düşünülmektedir. Müslüman olmam sebebiyle görüşlerimde İslami açıdan yorumlar bulunacaktır. Yaratan’ın Kün fe yekün demesiyle oluşan bu patlama her şeyin başlangıcı olmuştur. Madde ve anti maddenin oluşturduğu bu patlama sürekli şişen bir balon yapısını oluşturmaktadır. Uzay sürekli genişlemektedir. Uzay aslında bir boşluktan değil uzay sıvısı denen bir yapıdan oluşmaktadır. İslama göre uzay katmanının üzerinde 2 katman daha bulunmaktadır. Uzay katmanı bir üstünde ki katmanın içinde okyanusta bir su damlası olarak tasvir edilmektedir. Burada ki örnek şahsi kanaatimce çok önemlidir. Günümüz teknolojisinde uzayın uzay sıvısı denen ve sürekli genişleyen bir yapıda olduğunun tespit edilmesi , su damlası benzetmesinin bir işareti olabilir. Sürekli şişen bir balon düşünelim balonun elastik sınırı aşıldığı anda şişme patlamaya sebep olacaktır. Gözümüzün önüne okyanus derinliklerinde bulunan bir denizaltıyı getirirsek , uzay üst katmanı içinde okyanusta ki deniz altı gibidir. Sınırını aşıp patlamasıyla birlikte basınç dengesini kaybeder dış basınçtan dolayı içe doğru bükülür ve ezilir.

   Kıyamet senaryosunu bir kenara bırakırsak , en önemli teorilerden birisi de solucan delikleridir. Bir balonda oluşan hava kanallarını düşünelim. Bu hava kanalları balon içinde aktif akımlara sebep olmaktadır. Solucan deliklerini de bu hava kanallarına benzetebiliriz. İngiliz bilim adamlarının sanal gerçeklik ortamında yapay zekaya yaptırdıkları big bang deneyin de paralel evrenlerin varlığı keşfedilmiştir. Allah Kur’an da benzer yansımalarda bir çok alem var ettiğini bildirmektedir. Solucan deliklerinin bu alemler arasında yani pozitivizm dilinde paralel evrenler arasında geçişi de sağlama ihtimali bulunmaktadır. Paralel evrenler zamanda yolculuk düşüncesinin temellerini oluşturan dinamiklerden birisidir. Zamanda yolculuk yapan bir kişinin paralel evrende geçmişe yada geleceğe gideceği düşünülmektedir. Bu durum büyük baba paradoksunun da geçersiz olmasını sağlamaktadır. Büyük baba paradoksu geçmişe giden bir kişinin büyük babasının öldürmesi sonucunda asla var olamayacağını bir çıkmaza gireceğini ve bu sebeple zamanda yolculuğun gerçekleşemeyeceğini söylemektedir. Oysa paralel evrende öldürülen büyük baba kendi evreninde bir etkiye sahip olamayacaktır ve bu sebeple zamanda yolculuk önün de engel bulunmayacaktır.

   Bir diğer çıkmaz ise kara deliklerin bilinmezliğidir. Kara delikler nitelikli olarak gözlemlenemeyen yapılardır. İçeriği hakkında her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Uzay radyasyonu ve kara deliğin radyasyon birikiminden oluştuğu düşüncesi ise uzun süreli çalışmalara engel olmaktadır. Var olan her şey bilimle yaratılmıştır. Gözlemlediğimiz ve gözlemleyemediğimiz her varlık bir sayısal veri üzerinde şekillenmiştir. Kara delikleri su yüzeyinde oluşmuş bir girdap olarak düşünürsek girdabın sonunun nereye açıldığını bilememekteyiz. Geçen ay kara delikten ilk kez bir maddenin çıkış yaptığı gözlemlendi. O gözleme kadar kara delikten asla bir maddenin çıkamayacağı düşünülmekteydi. Oysa girdapta girdaptan hızla dönen bir varlık çıkış yapabilmektedir. Kara deliğin çekim kuvveti ve dönüş hızı ölçülememiştir. Bu sebeple çıkan maddenin hızı üzerine de bir varsayımda bulunulamamaktadır. Kara delikleri bir önceki balon benzetmem üzerinde şekillendirirsek balonun karşılıklı yüzeyleri arasında tüp kanallar olarak düşünelim. Bir taraftaki yoğunluk diğer taraftan fazla ise oluşan boşluk bir anda girdap etkisinin oluşmasına sebep olmaktadır. Şahsi kanaatimce kara delikleri ölü yıldızların çökelmesi sonucunda olduğu varsayımı üzerinden değerlendirirsek , bu çökelmenin anti madde sayesin de olduğunu düşünebiliriz. Anti maddelerin çökelmesi ile Samanyolu galaksisinden bir başka galaksiye kapı açıldığını varsayarsak , yoğunluk farkı ve madde ile anti maddenin çekimi girdap etkisi oluşturabilmektedir.

  Zamanın göreceliği ise çok yönlü , karmaşık ve soyut bir kavramdır. Zaman insanların Dünya'nın Güneş'e olan konumu üzerinden oluşturduğu yapay bir kavramdır. Zaman , yer kabuğu ile atmosfer katmanları arasında bile farklılık göstermektedir. Yer çekiminin yıpratma etkisini de göz önünde bulundurursak atmosfer katmanın da yer çekimi etkisini hissetmeyen ve zaman göreceliğine maruz kalan bir astronot dünyada ki benzerine göre daha uzun yaşayabilmektedir. Ya da ışık hızını aşan bir uzay aracı yaptığımız farzedersek Dünya yüzeyinden fırlatılan bu uzay aracı milyarlarca ışık yılı kilometre ileriye giderse Dünya'yı oradan gözlemlediğinde dinozorlar çağını incelemektedir. Zaman göreceliği aslında fotoğrafik zamanda yolculuğu sağlamaktadır.

  Yakın zaman da yapılan keşiflerden biriyse Tanrı parçacığı ve atom altı yüzeyidir. Cern’de yapılan çalışmaların simülasyon ortamına aktarılması sonucunda maddelerin aslında düzensiz bir yapıya sahip olmadığı keşfedilmiştir. Atomun alt yapısı ve en küçük parçacık olan maddeye Tanrı parçacığı adı verilmiştir. Bu parçacıkların kaynayan bir sıvı sistemi içinde frekans oluşturarak dizildiği ve atomu oluşturduğu düşünülmektedir. Bu aynı uzay sıvısı için de yüzen gezegenler,uydular,yıldızlar ve meteorlar gibidir. Tanrı parçacığı atomu oluşturmakta , atomlar farklı frekans düzeylerinde birleşerek farklı maddeleri oluşturmaktadır. Hz. Muhammed s.a.v ‘in cansız varlık dediğimiz maddeleri kullandıktan sonra gönlünü almasını göz önünde bulundurursak buradan bir çıkarımda bulunabiliriz. Her madde aslında atomların farklı frekans dizimlerinden oluşmaktadır. Su ve bitkilerin duygusal tepkiler verdiği kanıtlanmış bir bulgudur. Bunun bir ileri adımı aslında her maddenin tepkisi onlara gelen etkiye karşı oluşan frekanslardan oluşmaktadır. Yani kısacası aslında cansız dediğimiz maddelerin atom düzeyinde bilinci bulunmaktadır ve farketmediğimiz dilde veya düzeyde tepki vermektedir. Bilim gelişmekte , kuramlar çürütülmekte ve yeni kuramlar oluşturulmaktadır. Bu yazım da birkaç popülist konu üzerine değindim. İnsanoğlu hayatı kendi perspektifinde yorumlamakta ve kendi düşünce yapısına göre şekillendirmektedir. Newton’un aslında çok iyi bir din adamı olduğu unutulmamalıdır. Hayatta hiçbir şey nedensiz oluşmamıştır. Hiyeroglifler, eski yazıtlar bilim kaynağıdır. Tesla’nın hiyeroglifleri okuyarak keşiflerde bulunduğu unutulmamalıdır.

Saygılarımla, Berkant USLAN 

 
Toplam blog
: 14
: 273
Kayıt tarihi
: 20.04.17
 
 

Lisans dönemimde üç okul kulübünde aktif rol aldım. Bir kulüpte denetim kurulu üyeliğinde bulundu..