Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sıra kimde?

Sıra kimde?
 

neden sesin yok kadın...


" Yine töre vahşeti " başlığı ile duyurulan, artık çoktan alıştığımız , yaşamları gibi ölümlerini bile okumaya değer bulmadığımız, hatta şu anda dahi bu bloğu okumaktan vazgeçtiğimiz , sıradan bir 5. sayfa haberiydi.

Bahargül ve annesi Aysel'in torunları-çocuklarının gözleri önünde, kendi öz oğlu-kardeşi tarafından sopa ile öldürülmeleri.

Karstan kaçıp, Gebzeye gelmişlerdi kaderlerinden kaçabilmek için. Bahargül ve annesi Aysel, çocuklarını-torunlarını da peşlerine katıp.

Coğrafya değişince, kaderleri de değişir sanmışlardı zahir.

Oysa aile meclisi çoktan infaz kararlarını vermişti. İnfaz, ailenin en küçük erkeği tarafından yerine getirilecekti, törelere göre.

Getirildi de. Ana -kız çocukların gözleri önünde, H. Cihangir'in sopa darbeleri ile can verdiler .

Sıradan bir 5. sayfa haberiydi, çoktan okumaya ve unutmaya alıştığımız.
...............

Okumuş bir babanın okumuş kızıydı, Nevbahar.

Aysel'le Bahargül'ün coğrafyasından farklı bir coğrafyadaydı yaşadığı yer. Adına batı dediğimiz bir coğrafya.

Erkeklerin yaptığı işi yapıyordu, büyük bir beceri ile. İnsan gibi dimdik olmak, tuttuğunu koparmak zorunda idi, işini yürütmek için. Kimilerine göre, bir erkek gibi olmak zorundaydı yani. Başka türlü varolabilmesi imkansızdı, çünkü, bu kurtlar sofrasında.

Ailesi ile birlikte yaşıyordu Nevbahar. Okumuş, tahsilli , meslek sahibi babası, cefakar annesi ve iki erkek kardeşi ile aynı evi paylaşıyorlardı.

İşinde "erkek gibi" , evinde süt dökmüş kediler gibi olmak zorundaydı Nevbahar. Vaktinde gelmeliydi eve mesela. Arkadaşları ile bir yerlere gidemezdi. Şehir dışına çıkmak mı ! Sonra ne derlerdi komşular !
İçkisini, sigarasını gizli gizli içerdi Nevbahar. Boğazından bir lokma bile geçmeden içtiği çok olurdu. yemeyince de çarpardı bu meret. Nevbarı'da çarpardı. Şehrin dışında , anayollarda bulmuştu kendini bir kez sabaha karşı.

Bir süre ölümü bir çözüm olarak düşündü. Vitesini zor bulduğu arabalar kiralayıp, kendini yollara vurdu. Nerden bulduysa tabancalar buldu, çakaralmaz.

Ama yapamadı.Yaşamak, güzeldi bee...tüm acılarına rağmen.Daha söylenecek çok türküleri vardı.

Sorumsuz, marazi yapılı, yetersizlikleri olan abisi , önceleri eşi ile birlikte kalıyordu aynı evde. Nevbahar, abisinin eşine olan eziyetlerine daha fazla dayanamayıp, onunla hiç konuşmamayı seçmişti aynı evde. Aslında kendilerine ait evleri de vardı ama çöreklenip kalmışlardı işte. Baba ekmeği yemek kolayına geliyordu, sorumsuz abinin. Gelinse, yediği dayaklardan, eziyetlerden bunalmış , o evde yaşamak , daha güvenilir olmuştu artık, onun için. Hem Nevbahar'da vardı, ona destek çıkan. Dertleşebildiği tek insan oydu çünkü. Onu anlayan, koruyan arka çıkan.

Sorumsuz,yetersiz, marazi abinin karısı , bi gün kaçtı, Nevbahar'ın da yardımı ile. Kaçtı ve kurtuldu.

İyice düşman bildi Nevbahar'ı, sorumsuz-yetersiz-marazi yapılı abi. Üstelik her an dalaştığı, tüm komplekslerini tatmin ettiği karısı da kendisini bırakıp gitmişti. Beyni kaşınıyor, kaşıntı ellerine vuruyordu.

Çöl sıcaklarının hüküm sürdüğü bir cumartesiydi. Yazları, evin tüm yaşam alanınının hüküm sürdüğü teras-balkonda bi an için yalnız kaldılar. Ters ters baktı Nevbahar'a. Söylenmeye ve ağza alınmayacak küfürlere başladı. Hem Nevbahar'a hem de annesine küfür ediyordu açıkça. Dayanamadı Nevbahar. Yanıt verdi. b.. dedi , sadece.

O anda bitti her şey. Sorumsuz-yetersiz-marazi abi, bir anda çullandı Nevbahar'ın üstüne. Nevbahar, kendini sokağa attı, umutsuzca. Ve karakola koşmaya başladı. Abi de arkasından. Komşuların ve meslek sahibi ama aciz babanın gözleri önünde, dayaklarına devam etti. Yerlere atıp, tekmelemeye başladı genç kadını. Araya kim girdiyse dayaktan nasibini aldı. Bi ara nasıl olduysa , gözünü kan bürümüş yetersiz abinin elinden kurtuldu genç kadın.

Şakak ve burun kemiklerinde kırık...iki dişi yok, yüzü şiş ve mor, gözleri kapalı, beyinde travma.

Karakola sığındı.

Meslek sahibi , kasabının ileri gelenlerinden baba araya girdi resmen. tutuklamadı hakim.

Vicdanı ile meslek sahibi babanın nüfuzu arasında sıkıştı kaldı.

Ve gözleri bağlı güzeller güzeli Adalet , nüfuza vuruldu.

Gözleri kırmızıya çalan, marazi-yetersiz abi ile Nevbahar hala aynı evde.

Umutları dibe çökmüş Nevbahar'ın. Acıyı bal eyleyip, yaralarına tuz basmakta. Hayatı, babaevindeki çeyiz sandıklarında tutuklu , Adalet vurulalıberi...


"güncen
kırık kanatlı serçeler miydi/kadın
tabipsiz kalan
oy havar
olay var
dava yok davacı yok
tutanaklarda imzası yok
mührü yok
neden sesin yok kadın!


ah sessizliğim / kadın
ah dilsizliğim /kadın
ah ıssızlığım/kadın
üzülme
sesin olmasa da bir kimliğin var !
cilt : çürük
hane : siyah
sıra : kimde ? "*




* Saadet Ün " Tütün yaram üstüne "
Benim Seçtiklerim:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=53627- Şakacıktan gelin- özlem. Demirçi

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=54342 -Sevda karası Zekiye- Üç nokta

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..