Sıradan bir sabah!

Bir…iki…üç, martılar peş peşe dün geceden beri yağan yağmurun etkisi ile hırçınlaşıp kıyıyı döven Akdenizin üzerine pike yapıp dalgaların savurduğu küçük izmarit balıkları kapıp havalandılar, martılardan biri gagaları arasına sıkıştırdığı avı bir an için düşürdü gibi oldu sonra aynı hızla yakalayıp yuttu! Av ve avcı, katil ve maktul! İnsanlık tarihinden beri var olan bir gerçek ve bu gerçek bir soğuk kış sabahında şimdi tekrar yaşanıyordu. Yağmurlu ve fırtınalı bir Akdeniz sabahı, içimde coşkun bir ruh hali, kıyıya indim sahilde biraz yürümek, belki de biraz akdenizi solmak, akdenizle hasb-ı hal etmek için. Sabah sporuna çıkmış tombul ve orta yaşın üstünde kadınlar, yaşı kemale ermiş yaşlı erkekle ; yürümek, spor yapmak nedense her şeyde olduğu gibi yitirilip giden bazı şeylerin peşine takılıp telaşla yitip giden değerlerin tekrar kazanılma korkusu gibi… her şeyde olduğu gibi sanırım sabah sporuna çıkan bu insanların da telaşı ondan olsa gerek; kaybedilen sağlığın tekrar kazanılma çabası. Sıradan bir Akdeniz sabahı, her sene tekrarlanan görüntüler, yağmur, fırtına ve kıyıyı döven hırçın dalgalar, sıradan bir gün, sıradan bir Akdeniz sabahı ve sıradan bir Ülkemin gerçeği, tıpkı sıradan bu günde Abdi İpekçiyi, Musa Anter’i, Mehmet Sincar’ı, Uğur Mumcu’yu , Hrant Dink’i ve adını sayamadığım binlerce Kürt yurttaş ve aydını vuran eli kanlı katillerin ve onlar alkışlayan alçakların lüks otel odalarında karşılanmaları, vatan ve millet edebiyatı yapan sahtekar milliyetçi ve ırkçıların işledikleri cinayetlerine masumiyet kılıfı giydirmeye çalışan suç odakları! Akdenizde sıradan bir sabah yaşanıyor, av ve avcının genel bir hikayesinin küçük bir yansıması, katil ve maktulün tekleşen, bireyleşen bir öyküsü aslında martılar ile küçük izmarit balıkların öyküsü. Akdenizden ve ülkemden sıradan bir sabah, sıradan bir gün suçlular ve katiller yine ellerini kollarını sallayarak aramızda geziyorlar ve gezmeye devam edecekler, suç sayısında hep artış olacak sokakta gezen katil sayısında olduğu gibi!