Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Şişşttt! Kimse konuşmasın!

Şişşttt! Kimse konuşmasın!
 

Kaynak:milliyet.com.tr


Şimdi yeniden demokrasiyi bulma zamanı, malum referandum demokrasi getirecek; demokrasinin yüzü hürmetine haklarında ciddi davalar açılmış bulunanlar karar verdiler: Demokrasi yok bu ülkede!

Aslında haklılar, bence de yok!

Demokrasi adı altında otokrasi var artık Türkiye’de!

Şimdi bu otokratlar demokrasiyi sağlayacaklar!

******

Hasan Iğsız için geçenlerde bir yazı okumuştum, sanıyorum bir Amerikalı köşe yazarı yazmıştı; Türk silahlı kuvvetleri pamuklar içinde saklıyor denmişti her hangi bir leke bulaşmasın diye!

Eyvah, demiştim, TSK Hasan Iğsız’ı istiyorsa, mutlaka bir halt gelir adamın başına!

Eh, bir de bir Amerikalı yazar yazmış, boşa değildir elbette!

Zira, biz vatandaşların haberdar olmadığı pek çok konuyu bizlerden önce biliyor ve öğreniyorlar maşallah!

******

Epeydir pek kızdığım bir konudur: “Benim vatandaşım, benim milletim” diyor ya, ayol ben sana benim başbakanım demiyorum, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, senin değil!

Hükümetler geçicidir, aslolan Türkiye Cumhuriyeti ve vatandaşlarıdır ve bu cumhuriyetin kurtarıcı ve kurucusu Atatürk dahi “Aziz Türk Milleti” diye hitap ederken ben kimsenin vatandaşı olmayı kabul edemem!

Ah, bakın nasıl içime oturmuş ki, Türkiye’nin meri başbakanı diyerek cümleme başlayacakken bu cümleler döküldü içimden!

******

Türkiye’nin meri başbakanı sağ olsun, beni yine yanıltmadı; YAŞ’a şahsi tavrını koydu!

Resmen şımarık bir çocuk tutkunluğunda hem Hasan Iğsız Paşa’ya, hem de diğerlerine yine yapacağını yaptı; şahsen ben başka türlü bir açıklama bulamıyorum bu duruma; ya da Amerikalı köşe yazarının yazdıklarını önemseyip de, Amerika mı tutundu şımarık bir çocuk gibi aslında desem… Aslında hangi kapıyı aralasam karşıma çıkan manzara aynı!

******

Türkiye’de demokrasi gerçekten yok oldu, bunun kanıtı için mi bu kadar çaba sarf ediyor meri hükümet, referanduma yatırım yapacağım diye düşünüyorum ama mantık örgüsünde bir tuhaflık var: Bu duruma getiren nasıl düzeltsin! Üstelik de hiç de demokratik olmayan bir anayasa değişikliği ile!...

Sustukça iyice salak sanılıyoruz, konuştukça darbeci; susuldukça alanları genişliyor, konuştukça Ergenekon, Balyoz, Andıç!...

******

En trajikomik olan da: Kendilerinin haklarında kesinleşmiş davalar var, ortada bulunmayan bir takım suçlarla haklarında davalar açılanlar içeride tutulur, terfileri engellenirken, kendi hörgüçlerini görmüyorlar!

Şişşttt, ama bunlar denmez…

Bangır bangır bağırmak istiyorum: Yeter artık ya, yeter!...

Göz göre göre bu kadar yalan dolan, şehitlerin cenazelerinde bağırmak yasak!

Yandaş olanların dışında insanlar aç, işsiz, sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor yoksa cebinde parası ama ille de kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyecek, zira meri başbakan kızıyor sonra!

Kızdı mı çırasını yakıyor topunun, ama Gazze için ağlıyor!

Bağırası geliyor insanın: Önce bu milletin durumuna bak! Herkes ağlıyor, ama O mutluluktan sanıyor!

Bunca değerli gazeteciler, profesörler yılı geçti içerideler, kimse soramıyor, şişşttt, yasak!

Deniz Feneri davasını da sormak yasak! Gülüyorlardır bize, adamlar yolsuzluğu ortaya çıkarıyorlar, her türlü belgeyi gönderiyorlar, bizde tısss yok!

Şimdi, adalet sistemi sorgulanmalı mı sorgulanmamalı mı?

Meri başbakanın istediği şekilde adalet sistemi değiştirilmeli mi değiştirilmemeli mi?

Deniz Feneri mağdurları hala haklarını alamamışlarsa, adalete siyaset karışmıyor denilebilir mi?

Daha da karışması için Deniz Feneri mağdurları referandumda “Hayır!” demez mi?

*****

Çok kızgınım, çok!...

Sus, deniyor, susun!

Bunu isteyen kişi yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti siyasetinin dedikodusunu yapan kişi!

Hakkında açılmış davalar varken demokrasiden faydalanıp, aynı demokrasiyi başkalarına sağlamaktan aciz; aciz diyorum zira, bu bir yeterlilik meselesidir: Rabbena hep bana diyen kişiler bence yetersizdir!

******

Ayol, Başbakanın da, Cumhurbaşkanının da haklarında açılmış onca davalar varken demokrasiden faydalandılar da, şimdi ne idüğü belirsiz at çamuru yapışsın tarzındaki soruşturmalardan dolayı mı TSK’ya güç gösterisinde bulunuluyor?

******

Şehit yakınları bir iki soruyu haykırdı diye karakola çekiliyor, AKP’ye en ufak laf söyleyenler sırasını bekliyor; Eeee, yeter yani, yeter!

Bizler duymaz, görmez, aklı ermez kişiler değiliz yani, şişşt sus denildi diye de susacak kadar yüreksiz ve karaktersiz!

Her birimizin oğlu, kızı var, anne ve babayız her birimiz; Türkiye Cumhuriyeti’ne bireyler yetiştirmekteyiz!

Hangimiz gördüğünü, duyduğunu, bildiğini yutabilir?

Yetiştirmekte olduğumuz çocuklarımıza bir cumhuriyet bırakmak istemekteyiz: Bize sunulan gibi…

Bundan daha doğal ne olabilir; görüyorum, duyuyorum, biliyorum; Türkiye Cumhuriyeti elden gidiyor! Oğlum için haykırıyorum!

Atatürk’ü de yargılamak için bir referanduma şahit olursa Türkiye, hiç şaşırmayın! Yani bu gidişle…

******

Oğlum, sanmıyorum ama ola ki haykırışlarım yetemez ve yetişkinliğinde “Cumhuriyet ne demektir baba” diye bir soru ile karşılaşırsan: Babaannenin devam etmesi için canını dahi yok sayarak haykırdığı bir yönetim biçimidir, dersin!

******

Şişttt! Sus diyorlar, sizi bilemem ama haykırmak istiyorum ben!..

******

Gülgün Karaoğlu

Ağustos,05/2010

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..