Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '07

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Sivil toplum örgütlerinin geleceği

Sivil toplum örgütleri derneklerdir.

Vakıflar o derneklerin finansmanının legal yoludur.

Türkiye’deki 80.000’i aşkın derneğinin tamamına yakını, semt ve/ya köy güzelleştirme dernekleridir ve çoğunluk örtülü kumarhane olarak işlev görürler. Onlar konu dışıdır.

Sivil toplum örgütleri, sivil itaatsizliğin bir tezahürüdür. Herşeyi devlete bırakan cemaat teslimiyetçiliğine karşı bir eylemdir. Zaten çoğunluk devletin onaylamadığı işler yaparlar. Bu onların yanlış, kötü, suçlu olduğunu göstermez.

Devletin merkeziliğinin azaltılması, yerel yönetimlerin çoğalması anlamına gelmez. Onlar da devlettir, yalnızca bürokrasileri farklıdır. Yani, yerel yönetimler sivil toplum örgütü değildir. Onların yapacağı işleri yapabilirler ama yine de yöneten-yönetilen döngüsünde yönetenlerin kategorisinde yer alırlar.

Meslek örgütleri, yasal zorunlulukla kuruldukları için, ilkede sivil toplum örgütü sayılmasa gerektir. Sivil toplum eylemleri gönüllülük ilkesine dayalıdır.

Sivil toplum örgütleri hayır işleme kurumları değildir. O işe yarayabilirler ama asıl işlevleri o değildir.

Sivil toplum örgütleri, bireysel inisiyatife dayalı bir biçimde, devleti dönüştürme işine yararlar.

Bugün dünyada ‘hükümet-dışı örgütler’ olarak bakılan sivil toplum örgütleri, darbelerden sonra, ‘örgüt’ sözcüğünü duyunca, hayaletmiş tepkisi veren halkımızın gözünde umacı gibidir.

Sivil toplum örgütleri anti-globalizmden, anti-neo-liberalizme dek her türden makro ideoloji üretebilir, üretiyor da zaten.

Mikro ölçekte ise en büyük işlevleri, anı anına kamuoyunun nabzını izleyip, doğru yer ve anlarda, doğru tepkiler geliştirebilme organikliğine sahip olabilmeleridir.

Sivil toplum örgütlerin işleyiş tarzının işe yaraması, otoriteye dayalı hiyerarşiden uzak durmalarıyla mümkündür.

Sivil toplum örgütleri ancak orta ve uzun vadede sonuç alabileceklerdir. Bugün Dünya’da ve Türkiye’de maç kısa vadede hezimetle yitirilmiş durumda.

Bu, sanılanın tersine umutsuz değil, umuda bile gerek duyulmayan özgür bir ortam sağlar.

Sivil toplum örgütleri, geleneğin doluluğuyla değil, bomboş bir gelecek yaratarak işlev kazanırlar.

Henüz doğmamışlara, bizim belirlediğimiz değil, tümüyle kendi belirleyecebilecekleri bir ortam yaratmak, sivil toplum örgütlerinin bir ütopyası olsa gerektir.

Sivil toplum örgütleri, pratikte şimdilik ne kadar küçük ölçekli olurlarsa, o kadar kolay sonuç alabilirler.

Sivil toplum örgütleri, yaşlıların değil, gençlerin, özellikle de üniversite gençliğinin ellerine bırakılmalıdır. Gerontokratlar, bu dünyayı bu hale getirmekle, ne yapamayacaklarını zaten çoktan göstermiş durumdalar.

Gençler gerçekçi olun, imkansızı isteyin.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..