SİYASİ SOHBETLER

Toplum olarak sohbet etmeyi çok seviyoruz. Konuşmak, düşüncelerimizi ifade etmek çoğumuza terapi gibi geliyor. Sohbet konularımız arasında siyasetin ayrı bir yeri olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Siyasetçilerin demeçleri, yeni çıkan yasa ve düzenlemeler gibi konuları kapsayan memleket meselelerini konuşmak her vatandaşın en doğal hakkı. İfade özgürlüğü kapsamında yer alan bu hakkı kullanırken çoğu zaman sohbeti kaosa sürükleyebiliyoruz. Rahmetli Uğur Mumcu’nun da belirttiği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın tuzağına düşebiliyoruz. Konu hakkında hiçbir şey bilmeden, araştırıp soruşturmadan yorum yapan ; ‘ben olsam şöyle yapardım böyle ederdim ‘diye konuşanları gördükçe her nedense ‘Neşeli Günler’ filminde büyük aktör Şener Şen’in hayat verdiği ‘Ziya’ karakteri aklıma gelmiyor da değil hani.

Siyasi sohbetlerde dikkat çeken bir diğer nokta ise savunduğumuz fikre uymayan bir görüşle karşılaşınca anında itiraz ederek farklı düşünenlerle zıtlaşmak. Oysa bir görüş tamamen doğru veya tamamen yanlış değildir. Doğruluk payı da hata payı da mutlaka vardır. Maalesef bu gerçeği unutarak aileden, çevreden veya başka bir kaynaktan edinilen bilgilerle oluşturduğumuz dünya görüşünü kafamızda tabulaştırıp diğer görüşlere itibar etmiyoruz. Böylelikle farklı görüşlere, yeniliklere, öğrenmeye kendimizi kapatıyor ve bildiğimiz şeyleri tekrarlayarak bir kısır döngü içinde debelenip duruyoruz. Karşımızdaki insanın görüşünü onaylamak zorunda değiliz ama o kişinin görüşüne saygı duymak durumundayız. Sohbet ettiğimiz insanın bizim gibi düşünmemesi çok doğal. Anormal olan ise o insanı dinlemeyip düşüncelerine saygı duymamak. Karşıt düşüncelere saygı duymak, bizim gibi düşünmeyen insanları dinleyip yeni şeyler öğrenebilecekken iletişim kanallarımızı kapatarak gelişmeye ve ilerlemeye ket vuruyoruz.

Konu siyasi sohbetlerden açılmışken dikkatimi çeken bir diğer husus da –ülkemiz siyasetinin açmazlarından biri aynı zamanda- kişiler üzerinden siyaset yapılması. Geçmişten beri hep duyarız oyumu filanca liderden yana kullandım diye. Ama şu bir gerçektir ki kişiler gelip geçicidir. Kişilere göre değişen, kişilerin kararlarıyla şekillenen oluşumlar ne yazık ki bir noktada tıkanıyor. Bunun yerine sistemin aksaklıklarını gidermek için sunulacak çözüm önerilerinden, çıkarılabilecek yasalardan söz edilmesi; insan odaklı projelerden söz edilmesi herkes için daha gerçekçi ve daha faydalı olabilir. Bunu başarabilmek için de okumak araştırmak ve öğrenmeye açık olmak gerekiyor.

Bilmeden ahkam kesmenin anlamsızlığını ;okuyup araştırarak yorum yapmanın önemini ve kişiler üzerinden değil icraatlar üzerinden konuşmanın elzemliğini doğru algıladığımızda çözüm odaklı sohbetler yapmak daha kolay olacak.