Siz beni anlayamadınız...

Atatürk, Osmanlı'nın çöküş dönemlerini yaşamış. Balkanlardaki mezalime tanıklık yapmış. Acılar içerisinde yaşarken sürekli kendini geliştirmiş. Çanakkale Kahramanı olmuş.

Trablusgarp'ta savaşmış. Ortadoğuyu, Balkanları, Rusya'yı, Arapları, Bulgarı ve Yunan'ı, Makedonya'yı yakından tanıyan olağanüstü zeki ve atılımcı bir şahsiyet...

Askeri deha oluşunun yanısıra, müziği, dansı, güzelsanatları, hitabeti, matematiği ve dilbilimi bilen çok yönlü bir kişilik...

Daha sayamadığım birçok meziyetlerle donanmış, Yüce Önder, Türkiye'nin medar-ı iftiharıdır. Bizim için büyük bir şans olan böyle bir lidere sahip olmakla ne kadar öğünsek azdır.

Bulunduğu dönemin kültürü halen Arap-Fars Dillerinin etkisindeyken dilde yaptığı devrim olağanüstü bir olaydır. Onca devlet işlerinin arasında askeri alanda kullanılan: Albay, yarbay, binbaşı, yüzbaşı, teğmen, subay gibi sözcükleri dilimize kazandıran da O 'dur.

Matematikte geçen üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen, açıortayı, açı, çizgi gibi sözcükleri Arapçadan kurtarıp Türkçeleştiren Atatürk, her alanda yapılan devrimlerin akıl hocasıdır.

Gençlerden tek isteği, çok çalışıp toplumumuzun yüceltilmesidir. Atatürk'ün lider olduğu dönemlerin ilk on yılında Türk Parasının değeri doları geçmeye başlamıştı.

Ankara'nın şehir planlarını çizmek için anlaşma yapılan Amerikalı mimar Johnson'a borcumuzu dolar olarak aylık taksitlerle ödemekteydik. Mimar, Atatürk'e bir mektup yazarak, alacak taksitlerinin dolar değil TL olarak ödenmesini talep etmişti.

Çünkü, TL.'nin değeri doları çoktan geçmişti.

Şimdi 10 Kasımlarda, Cumhuriyet Bayramınlarında O'nun yüzüne nasıl bakacağız...?