Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Yedi!!!

Yedi!!!
 

Şimdi duruyor ve tekrar tekrar soruyorum kendime. Yaşanan ve içine itildiğimiz son durumlar hakkında neydi bizi bu günlere kadar getiren diye. Tüm cevaplarım yetersiz kalıyor bu günkü durumu kendime ve yüreğime açıklamaya. Ve diyorum ki; farklı kimliklerle yıllardır yan yana yaşadığımız bir ülkede nasıl oldu da bu günlere kadar geldik. Bilerek ve isteyerek körüklenen etnik çatışmaların altında kimlerin parmağı, kimlerin çıkar hesapları var. Yoksa gerçekten birilerinin inançlarına doğrudan tecavüz edildi, kendi kimlikleriyle yaşanmasına engel olundu da bizim haberimiz mi yok. Ya da ne kadar engel olundu. İbadet etmek için bana secde etmeniz, iman etmeniz yeter diyen ve ibadet etmek için seyir halindeki bir yolcuyu toprak üzerinde bile ibadete çağıran Allah’ın emri üstüne söz söylemek, kelam etmek bize yakışır mı? Niye illaki inancı ve ibadeti dört duvar arasına sıkıştırıyor, yalnızca Allah ve kul arasındaki inanç sistemine müdahale ediyoruz.

Gelelim asıl varmak istediğim konuya. Ortada bir savaş hali var. Ortada bir acı var. Ortada ölümler ve yaşanan bu ölümler sonrasında ucu nereye varacağı belli olmayan bir endişe, bir karmaşa var. Tansiyonlar yükseliyor, intikam yeminleri ediliyor, herkes kendini, çevresini, ilişkilerini, komşularını ve sorularını bir kez daha sorgulama ihtiyacı duyuyor, bir daha gözden geçiriyor. Ve ben de dünkü sorularıma yenilerini ekleme gereği duyuyorum.

Ülkemde şarkı, türkü, söyleyenlerin ve kasetleri binler milyonlar satanların % sekseni doğu ve güneydoğu Anadolu kimliğine sahip vatandaşlardan oluşuyor. Ya satın alanların? Ve gerek lehçeleri, gerek sanata ve müziğe olan yatkınlıkları, gerekse sıcakkanlı, dost hane tavırları nedeniyle kendilerine oldum olası zaafım olmuştur. Bu anlamda Anadolu kültürünü çok sever ve hiçbir kimliği ayırmadan % doksanımızın bu kültürle yoğrulduğuna inanırım.” Elit tabaka hariç.” Bu kültürü korumamız içinde elimden geleni yaparım. En can arkadaşlarımda bu kimliklere sahip insanlardır. Fakat nedense, dünde sözünü ettiğim gibi onların içinde gizledikleri ve zaman zaman ortaya çıkan… “düşünüyorum şimdi, onları kırmayacak en doğru kelimeyi, cümleyi nasıl bulabilirim diye” ama inşallah doğru tabir edebilirim. ” Hissedebiliyor musunuz şu an kendimi nasıl baskı altında hissettiğimi” sanki içlerinde sakladıkları bir kin, bir aşağılanma duygusu, bir intikam yemini var. Ben bunu hep hissediyorum. Neden? Biz elimizi uzatsak da defalarca, aynı sıcaklıkta, aynı sevecenlikte ellerimizin sıkılmadığını hissediyorum. Sanki biz size elimizi uzatıyoruz şimdilik ama dünü unutmadık; bir gün gelip bunun hesabını soracağız dercesine.

Geçmişte bazı hatalar yapılmışsa bile bunu asırlarca sürdürmenin ve geleceğe taşımanın yararı ne olabilir bizlere. Bu anlamda herkesin kendini bir kez daha sorgulaması ve bazı çıkar hesapları için bu tür ayrıştırmaları körükleyenlerin, yarın kendilerine nasıl bir fatura çıkaracağını iyi hesaplaması gerekir diye düşünüyorum. Ya da bilerek ve isteyerek bu savaşı körükleyenlerin, kendi içlerinde özgürlükleri ne denli uyguladıklarına, özgürlüklere ne denli teamül gösterdiklerine iyi bakmalarını öneriyorum.

Unutmayın size güç veren bazı odakların, ülkelerin arkasında henüz hesap vermedikleri, veremedikleri atom bombaları, kimyasal silahlar var. O silahlarla canlarını aldıkları binlerce canın ceset kokusu var. Ve Hiroşima’da ölen küçük kızın yaşı hala aynı.

YEDİ!!!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..