Sizin var mı?

Sizin hayatınızda kararlı, çokbilmiş; ama hep şöyle dimdik durmuş upuzun bir çınar var mı?

Benim var!

Sizin hayatınızda olmak ya da olmamak arasındaki o çizgide gelgitler yaşarken, sizi hep “olmak” fiilinin sonsuz tarafına çeken bir gücünüz var mı?

Benim var!

Peki…

Sıcaktan bunaldığınız bir günde: “Hadi, Estergon’da kahve içelim.” Diyen, sonra da bütün saçmalıklarınıza rağmen baktığınız falı, sırf sizin ağzınızdan dökülüyor diye pür dikkat dinleyen bir arkadaşınız var mı?

Benim var!

Bu sefer beni çok kızdırdı, bir daha konuşmayacağım onunla, “küstüm işte küstüm” demenize karşın onun küçük bir merhabasına dayanamayıp bütün yelkenlerinizi birden indirdiğiniz bir deniziniz var mı?

Benim var!

Hep mutlulukta değil ya, biraz da siz üzgünken, acı çekiyorken ve dayanılmazlar, çıkmazlar içindeyken size elini tereddütsüz uzatanınız var mı?

Benim var!

Bir sabah uyandığında dün onu üzmenin derin sancısını duyan bir kalbiniz, o kalbi paramparça etmek isteyen neşteriniz; fakat buna karşın gene de yüzünüze her daim güleniniz ve sizi koşulsuz sevip karşılık beklemeyeniniz var mı?

Benim var!

Kelimeleri art arda sıralarken “orda” olduğundan, sizi dinlediğinden emin ve size hiçbir karşılık beklemeden, bıkmadan hiç, yardım eden bir dostunuz var mı?

Benim var!

Beklide ona karşı hırçınca tavırlar sergilerken, hep yüzündeki o ifadesizliği, ruhundaki o soğukkanlılığı koruduğuna kızdığınız, sorumsuz ve rahat bulduğunuz, bu yüzden ona suratınızı astığınız, onun için üzüldüğünüz belki de…

Bir seveniniz var mı?

Benim var!

Dost dediğin gecenin hangi saati olursa olsun aradığında: “Gecenin bu saatinde mi, lütfen uyu!” diyen değil… Hangi saatte olursa olsun yanında olmasını istediğin, ona her türlü özneyi yükleyip bütün sıfatları giydirdiğindir tanımınıza uyan…

Ve sizin, bütün bunları onun şahsına yakıştırdığınız bir REHBERİNİZ var mı?

Benim var!

Çoookkk şanslıyım çokkkk…

Ne çok şeyim var!

Kemosmalist-2009
Nisan-6/P.tesi