Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '08

 
Kategori
Mizah
 

Sokak aralarında resim çekmeyin!

Sokak aralarında resim çekmeyin!
 

Sokak araları cızzz! Resim çekilmez!


Saygıdeğer Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, partisinin meclis grubunda yaptığı konuşmada,
"Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasıyla ilgili olarak sokak aralarında çekilmiş fotoğraflarla süreci provoke edenler olacağını" söylemiş.

Tüm melekler şahidimdir ki (Azrail Aleyhisselam da dahil) Başbakanımız yerden göğe kadar haklı.
Sokak aralarında resim çekmek de ne oluyor? Oralarda kapkaççı kardeşlerimiz, zulaya yatmış gogo alemi yapıyorlar, tiner çekip ciğerlerini bayram ettiriyorlar. Çantasını kapıp kaçacak av bekliyorlar.

Sokak aralarında varoş insanlarımız gözleme yapıyorlar, halı yıkıyorlar...
Düğün yapıyorlar, eğleniyorlar, bağrışıp çağrışıyorlar. Havaya ateş ediyorlar.

Oralarda küçük çocuklarımız akan sümüklerini ellerinin tersleriyle silerek büyüyorlar.

Gazetecilerin ne işi var sokak aralarında?

Aile mahremiyetimize mi girecekler? Bizler paparazi haberlerinde konu mankeni olmak istemiyoruz.

Ayıp ya! Başbakanımız müdahale etmese yandık valla! Başbakanımız, "Bizler, Avrupalı'nın ilim ve irfanını almamışız, ahlâksızlığını almışız." derken, aha bu gazetecileri kastediyordu ama yüzlerine karşı söylemedi, utanmasınlar diye. Ellerindeki dijital fotoğraf makineleri de Türk alimlerinin ilimlerinden istifade edilerek Türkiye'de imal edilmiştir. (Aman Allah'ım burnum uzuyor. Töbe töbe!)

Hürriyet Gazetesinde dün çıkan haberin devamı şöyle:

<ı>"Başbakan Erdoğan, açık lise sınavlarına türbanla giren öğrencilerin fotoğraflarının basında kullanılmasına tepki gösterdi.
Başbakan Erdoğan, 'sokak aralarından alınan fotoğraflarla, kalkıp bu süreci provoke etmeye çalışanları da biz çok iyi biliyoruz, bundan sonra da olabilir' dedi. Erdoğan, Herkesin özellikle de medyanın bu konuda toplumsal barışı güçlendirme sorumluluğuyla hareket edeceğine inanmak istediğini söyledi"

Vallahi sayın başbakanımızın her konuşmasından bir mizah kitabı çıkar. Çok güzel konuşuyor.
Açacağı tazminat davalarını ödeyecek servetim olsa inanın sırf başbakanın konuşmalarını irdeleyen mizah kitapları yazardım.
Ama gücüm yetmez.

Aklıma bir Alman fıkrası geldi.
<ı>"Münih'te gece devriyesinde görevli iki polis memuru lisenin önünde bir ceset bulmuşlar. Zabıt tutacaklar.
- Hans, demiş biri, Gymnasium (lise) nasıl yazılıyordu?
- Valla bilmiyom Sepp, diye cevap vermiş Hans.:)

Sonunda sürüklemişler cesedi kilisenin önüne, yazmışlar zabıta: Kilisenin önünde gece yarısı bir ceset bulundu.''

Aslında bizim gazetecilerimiz de bu fıkradaki gibi davransalar bir sorun yok.
Sokak aralarında gördükleri türbanlı genç kızlarımızı, şalvarlı, çember sakallı erkeklerimizi önce rica ederek kibarca ana caddeye davet edecekler. Gelmezlerse zorla, sürükleyerek, hatta silahla tehdit ederek ana caddeye götürecekler.
Ondan sonra bassınlar deklanşöre. Al sana ana caddede türbanlı resim. Başbakan buna kızmıyor ki. Sokak aralarına kızıyor.

Milli Eğitim de bundan böyle orta derecedeki okulları, sokak aralarına açmayacak.
Basına yardımcı olması bakımından tüm eski okullar ana caddelere taşınacak, yenileri de ana caddelerde açılacak.

Olay bu kadar basit. Kimsenin sayın Başbakanımızı üzmeye hakkı yok. Hakkı'nın da...
O, gecesini gündüzüne katarak ülkemiz için çalışıyor. İcraatları meydanda. Bu gazeteciler ara sokakta değil meydanda diye icraatların resimlerini de çekerlar vallahi.

Aslında medya olmasaydı bu güzel ülkeyi yönetmek çok daha kolay olacak, başbakanımız da bu kadar üzülmeyecekti.

Sizi gidi medya mensupları sizi!

Sizler olmasaydınız ne güzel olacaktı!

Şimdiye başbakanımız hedefine ulaşmıştı bile.

Ama 100 yıl geriye mi giderdik, ileriye mi orasını yazarsam yayına almazlar. Sus olacağım.

Saygı ve sevgiler.

Mustafa Mumcu, 30 Ocak 2008, saat: 11:20

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..