Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Sol, esas kürt açılımıda konuşmalı!

Sol, esas kürt açılımıda konuşmalı!
 

Son üç ayda iç ve dış siyasette ortaya konan “açılımlar”, Türkiye’de yaşayan hemen herkesin aklını karıştırdı.

Devletin temel siyasetindeki bu değişikliklere AKP üst yönetimin dışında tek destek, “liberal” havasındaki aydınlardan gelmiş görünüyor.

Bunların dışında kalan kesimlerde ise iktidar yanlısı medya dâhil şaşkınlık ve öfkenin dışında bir tepki görülmüyor.

AKP hükümetinin sanki parti programında yazan seçim projeleri gibi üç ay içinde toplumun önüne koyduğu “radikal” politika değişiklikleri, önce kendi seçmen tabanında yankı buldu ve çoğu muhafazakâr insan ciddi şekilde afalladı.

Uzun yıllardır yeni ve özgün proje üretemeyen sosyal demokratlarda “bekleyelim, görelim” havası oluştu.

Milliyetçilikten ekmek yiyenler, alışılagelmiş jargonlarıyla bu politika değişikliklerine ta kafadan “ihanet” damgasını yapıştırıverdiler.

Kolay değil, biranda, 86 yıldır sürdürülen “Kürt kimliğini inkâr” politikası ile üç maymunu oynadığımız “Ermeni” politikalarının temelden değiştirileceği ilan ediliyor.

Ülkemizin en yakıcı sorunu olan Kürt sorununda olduğu gibi, ne türden bir politikanın oluşturulacağı ise çok net değil.

Çünkü projeyi hazırlayanların kafasındaki “plan” henüz tüm ayrıntılarına kadar açıklanmamış.

AKP hükümeti fazlasını biliyor olsa da, ABD’nin Türkiye için hazırladığı Kürt planındaki “nihai hedef”i kestirebilmiş değil.

Bu nedenle AKP, Kürt açılımında icraattan ziyade, Kürt kavramı etrafında bir “sevgi muhabbeti” pazarlamayı tercih ediyor.

“Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız” serenadından başlayıp, “din kardeşliği” üzerine gül kokuları serpiştirerek durumu şimdilik idare ediyor.

Ancak 86 yıldır son derece şoven-milliyetçi bir eğitimden, hatta medyanın da etkisiyle bir tür “beyin yıkaması”ndan geçirilen 9 milyonu “ümmi” memleketim insanı, bu açılımlar karşısında şimdilik kaşlarını çatmış bekliyor.

Halkın çoğunluğu kendi cebine dönük görmediği bir “güzellik” için, ortaya konulan yeni politikalara onay verecek midir bilemiyoruz.

Hatta siyasi ya da şahsi menfaatler yüzünden sesini çıkaramayan AKP yönetimlerinin zihin dünyası, hükümetin açılımlarına ne kadar açıktır onu da kestiremiyoruz.

Bunların yanıtlarını ilk seçimde almış olacağız.

Milliyetçilikten geçimini sağlayan siyaset odakları için fazla söze gerek yok; eşyanın tabiatı gereği topluma giydirilen “tek tip” elbiseyi elbette çıkartmak istemezler.

Benim dikkatimi çeken, devlet politikalarının çürümüşlüğü üzerine yıllardır söylenmedik laf bırakmayan, toplumda “Demokratik Türkiye” özlemini yeşerten hatta öğreten “sol” çevrelerdeki suskunluk ya da politikasızlık.

Bağımsız ve Demokratik Türkiye’yi savunmalarının karşılığı olarak sağ kesim ve devlet tarafından yıllarca “Kürtçü”, “PKK’lı” , ”bölücü” şeklinde yaftalanan sosyalistlerin Kürt açılımındaki kayıtsızlıkları doğrusu ağrıma gidiyor.

Bir kısım sol çevre bu projenin ABD merkezli olmasını, karşı çıkmak için “gerek ve yeter” şart olarak görüyor.

Bir kısmı “emek” siyasetinin, oluşturulacak “etnik” temelli siyasetten hayli zarar göreceğini savunuyor.

Diğer bir çevre, anayasaya girecek Kürt sözcüğünün ulusal bütünlüğe zarar vereceğini, oluşacak kaosun ülkedeki kısıtlı demokrasiyi daha fazla zedeleyeceğini düşünüyor.

Sol ne olursa olsun gerçekle yüzleşmek zorundadır; suskun ve kayıtsız görünmek emperyalizmin projesine onay vermekten başka bir işe yaramaz.

Bu nedenle ABD merkezli bir Kürt açılımının panzehiri yine soldan gelmek zorundadır.

Ülkedeki bütün emekçiler üzerinden tarif edilecek bir demokratikleşme ekseninde; etnik, dini, kültürel olguları reddetmeyen ama “ortaklaşma harcı”nı daha yüksek çıtalarda arayan “sol açılım” acilen tartışmaya açılmalıdır.

Sol, Türkiye’nin Kürtlerine dönük açılımda söz söylemeyecekse, daha başka nerede söyleyecektir?

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..