Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Son Bucakta Bocuk

Güzel Çamlıca'mızın kültür birikimine ve anılarımıza inanamayanlar, ekli fotoğrafa iyi bakmalı.

Ninelerine ve dedelerine bir daha sorup iyi dinlemeli:

1971'i 1972'ye bağlayan Ocak ayının en soğuk gecesiydi, "Zemheri" de denir.

İşte, ilk biz o zaman tanıştık "Bocuk" ile Çamlıca'da;

Bocuk'un en önemli özelliği, kışın en soğuk gecesinde Müslüman ahalinin, gayrimüslimlerin alışkanlıklarına karşın "kabak" pişirmeleridir.

Hem kokuyu hem korkuyu bastırırmış.

Kabak pişirmeli, illâ ki! …

O nedenle "kabak" ritüeline masallarda sıkça rastlanır, bilirsiniz.

Çamlıca Bucağı (Grabuna Nahiyesi) 93 Harbi diye adlandırılan, Osmanlı-Rus Savaş’ından, Balkan Savaşları ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Bulgaristan’dan ve Yunanistan’dan Mübadele yıllarına kadar devamlı olarak göç almıştır.

Öyle ki Kırım’dan, Romanya’dan, Yugoslavya’dan bile gelenler olmuştur.

Bu nedenle Grabuna;

Gacal, Pomak, Boşnak, Arnavut, Dağlı, Karabacak, Tatar ve Çerkez olarak adlandırılan Türklerin,

“Göç” yıllarındaki ilk yerleşim adresleri olmuştur.

1934 yılına kadar Rum ve Türklerin, birlikte yaşadığı Grabuna Nahiyesi’nde, Rum ve Türk azaların birlikte oluşturduğu barış ve hoşgörünün sembolü olarak, köy meclisi şeklinde bir yönetim örgütü bile oluşmuş.

Çamlıca’da, günümüzden yaklaşık dört bin yıl kadar önceye (MÖ 2 bin) giden yerleşim izlerine rastlanmaktadır.

Türklerin Rumeli’ye geçtiği 1354’lere gelinceye değin ise artık yöre, Rum nüfusun çoğunlukta olduğu yerleşim yeridir.

Rumeli’ye geçen ordular için dinlenme, hazırlık ve ihtiyaç gidermek için önemli, güvenli bir stratejik üstür.

Rumeli’ye geçip Balkanlar’a ilerleyen sırasıyla; Orhan, Gazi Süleyman, I. Murad, I. Bayezid, yöredeki “Büyük Manastır” mevkide “Alplerini” dinlendirir, ilerleyişi öncesinde hazırlıklarını tamamlarmış.

Nihayet, 1389 yılında Osmanlı Devleti ile Sırpların önderliğinde birleşen, Bosna, Hırvat, Arnavut, Bulgar, Macar ve Çek askerlerinden oluşan ittifak güçleri arasında meydana gelen Balkanlar’daki “Birinci Kosova” savaşı sonunda bir “Sırp” tarafından şehit edilen l. Murat’ın yerine geçen oğlu I. Bayezid, Rumeli sorunları ile yakından ilgilendi.

İşte bu dönemde Avrupa’ya doğru ilerleyen Yıldırım Bayezid, bu yerleşim yerine “Türklere yardımcı olan çobanın adı” GRABUNA ismini vermiştir.

Çamlıca’da bugüne kadar yedi adet yel değirmeni ve bir adet su çarklı değirmen kalıntısı bulunmuştur.

 

BUCAK MÜDÜRLERİNİN KAPRİSİ:

Rum nüfusun Trakya’yı tamamen terk ediş tarihi olan 1934 yılına kadar olan süreçte Grabuna Nahiyesi, bulunduğu çevredeki köylerin de bucak merkezidir.

Bahçeköy, Şükrüköy, Seydiköy, Kadıköy, Mahmutköy, Yerlisu, Sazlıdere, Gökçetepe ve Pırnarköy.

Batısında ise Mercan, Karlıköy, Büyük Doğanca ile İzzetiye, Keşan merkezine bağlıdır.

O dönem, atanan yeni “Nahiye Müdürü” 1235 kişiyi bulan Rum nüfus varlığından rahatsız olacak ki (!) Grabuna’da oturmayıp lojmanını Yerlisu’ya aldırırmış ve günümüze kadar ulaşan bir isim karışıklığına da sebep olmuştur.

Yerlisu’daki “Nahiye Müdürü”, Grabuna’ya dönsün diye, beldenin adı “Çamlıca” olarak değiştirilmiştir.

1934’te Rum nüfusun, bucağı boşaltmasıyla tamamen Balkanlar’dan göçen Türklerden oluşan bir yerleşim yeri haline dönüşmüştür.

Çamlıca Belediyesi 1971’de kuruldu.

Son bucak müdürü 1973’de Çamlıca’dan ayrıldı, yaşlı müdür bey amcamızın adını hatırlayamadım ama oğlunun adı “Gürbüz” ağabeyimizdi, daha da Çamlıca’ya bucak müdürü atanmadı.

Bu yıl 18 Ocak'ta tekrarlanan Bocuk gecesi etkinlikleri Keşan'da yine oldukça ilgi çekmiş, dostlarımızdan duyduk.

Her yıl 22 Aralık - 30 Ocak tarihleri arasında olan ve 40 gün süren zamana, zemheri deniyor ya; işte 21 Aralık'ta başlayan zemheri ayı, toplamda 40 gün boyunca hükmünü devam ettirir.

31 Ocak'ta zemheri tamamen çıkar ve yağış pek az görülür.

Kuru bir ayazla geçen günler, Bocuk ile hem korkudan hem kuru soğuktan, bizi içimizden titretirdi, ne yıllardı o zamanlar! ...

Fotoğrafta Çamlıca’nın ilk belediye başkanı merhum Hikmet Toker, ortaokul müdürü Orhan Yorgancı, ilkokul müdürü babam merhum M. Rasim Ak, öğretmen arkadaşları, aileleri ve sevgili Çamlıcalılar görülüyor.

Cumhuriyet döneminde Çamlıca, yörenin eğitim ve öğretim merkezi durumundadır.

Rumlar tarafından yapılan okul, Rumların Çamlıca’dan göç etmesiyle birlikte aynı amaçla kullanılmaya devam eder.

Özellikle ortaokul kısmı Çamlıca ve bölge halkı için anılarla doludur.

1960’lı yılların sonunda beldeye “Yatılı Orta Okul” yapılarak, eğitimdeki rolü kuvvetlendirilmiştir.

Fotoğraf karesinde görülen, 1971- 1972 Zemheri’de Çamlıca sineması; odun sobasıyla ısıtılan tahta sandalyelere sıra- sıra oturarak, en soğuk kış gecelerinde bile müsamere ve anma programları tertip edilen çok özel bir yerdi.

Sahneye yetenekli öğrenciler çıkar, biz de içtenlikle alkışlardık.

 (En önde, Gülümser Özdemir öğretmenimin yanında alkışlayan çocuk, bendenizim.)

 

 

Demek istediğim;

Güzel Çamlıca'mızın çağları aşan kültür birikimine ve yaşayan anılarına inanalım, yararlanalım ve hep birlikte yaşatmaya devam edelim.

İnanmayanlara karşı da kabak pişirelim!

İllâki kabak…

Ama bal kabağı olsun derim.

 

(Editöre not: Ekli fotoğraf belge niteliğindedir, 1972'de Çamlıca'nın taş bina sinamasında çekilmiştir. Blogumda yer verirseniz anlamlı olacaktır, teşekkürler.)

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..