Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '10

 
Kategori
Öykü
 

Son durak

Son durak
 

resim alıntıdır. "Her şey bitmişmiydi gerçekten."


Gözlerini iri iri açmış korku içinde yatakta yatan adama bakıyordu. Dişleri takır takır birbirine vurmaktan kırılacaktı neredeyse. Burnundan ve ağzından akan kanlar beyaz gerdanına damlayarak yayılmaya devam ediyordu. Saçları minik göğüslerini saklamak ister gibi sarılmıştı bedenine. Duvar köşesine büzülmüş, yok olup gitmek ister gibi sinmişti iyice. Sımsıkı kapattı göz kapaklarını, açtığında bütün yaşadıklarının sadece bir kâbustan ibaret olmasını diledi içinden. Tekrar açtığında, her şeyin aynı olduğunu gördü. Nasıl bu hale gelmişti her şey? Hayalleri böyle değildi ki.

Daha on dört yaşına yeni girmişti. Güzeldi, çok güzeldi. Şimdiden böyle olursa, ileride kim bilir nasıl bir afet olacaktı. Gelen geçen onu görünce hep bu lafı söylerdi peşinden. Utanırdı çocuk kalbiyle, başını öne eğip, kırmızı yanaklarıyla adımlarını hızlandırırdı. Nefes nefese eve vardığında annesi ne var, ne oluyor gibisinden bakınırdı yüzüne. Korkusundan hiçbir şey demezdi. Böyle şeyler ayıptı, günahtı annesine göre. Babası duysa zaten, odunu kaptığı gibi indirirdi sırtına. Kız kısmının ne işi olurdu böyle şeylerle. Güzellikmiş, beğenilmekmiş, sevmekmiş, adamın lügatinde yer almıyordu hiç.

Neyse ki köy öğretmeninin baskısıyla kızını okula gönderiyordu babası. Mecburi olmasa, ona bile izin vermeyecekti. Çok başarılıydı derslerinde, ikinci sınıfı atlayarak üçe devam etmişti. Öğretmeni onun başarısını gördükçe daha fazla yardımcı oluyordu. Anadolu Liseleri sınavına hazırlansın diye çeşit çeşit kitaplar getiriyordu öğrencisine. Okumalıydı, okuyan kardelenlerin arasına karışmalıydı. Bu hayattan, bu cehaletten kurtulmalıydı.

Sonunda sınavdan iyi bir puanla şehir merkezinde ki en iyi liseye yerleşti. Sevincinden kanatlanıp uçacaktı neredeyse. Oysa bu sevinç evde dondurucu rüzgârlar estirdi. Baba küplere bindi duyduğunda. Okul bitmiştir, ilerisi yok diye kestirip atmıştı. Anası zaten kocasının sözünden asla çıkmazdı. Günlerce ağladı, yardım istedi. Onu duyan çıkmadı. Sesini hiç kimseye duyuramadı.

Bir gün eve görücüler geldi. Ağladı yine, korkuyla sarsıldı bedeni. Evlenmem ben dedi başı önünde. Babam yaşında o adam. Öfkeyle fırlayan babasının elinden zor aldılar. Baba yaşında olması önemli değildi ki. Parası vardı, zengin bir aileydi. Ömür boyu bir eli yağda, bir eli balda yaşayacaktı. Dahası ailesine de şifa olacaktı. Sayende rahat yüzü görürüz demişti anası.

Alelacele bir iki parça giysisi bohça yapıldı. Düğün bile olmadan öylece düştü kocasının peşine. İstanbul’da yaşayacaktı bundan böyle. Yabancı bir eve geldiğinde, kaynanası elini dayayıverdi burnunun dibine. Öptü bayramda el öper gibi. Yangından mal kaçırırcasına imam nikâhı kıyıldı ardından. Kapadılar onları bir odaya. Artık vuslat vaktidir dedi kocası. Kocaman elleriyle, şehvetle hırlayan sesiyle sarıldı küçük bedene. Korkudan yaprak gibi titriyordu. Tanımadığı bir adamın karşısında çırılçıplak kalmış, minik elleriyle orasını burasını kapamaya uğraşıyordu. Adam beklediği karşılığı bulamayınca o kocaman elleriyle tokatlarını yağdırmaya başladı. Yüzü kan içinde kalmış, pamuk teninde mor benekler açmıştı. Daha büyümeden kadın olmuştu. Aynı gece defalarca bu eziyeti çekmekten yorgun düşmüş ama kocası durmamıştı.

Hayat bu muydu? Kitaplarda, filmlerde böyle görmemişti oysa. Yaşamak böyle olmamalıydı. Anası, babası neredeydi şimdi? Öğretmeni neredeydi? Hepsi ihanet mi etmişti ona? Ömrünün duraklarında son istasyonu burası mıydı? Kardelen bu kadar çabuk mu solmalıydı?

Yanında horultuyla uyuyan adama baktı. Sonra komodinin üstünde duran tabancaya. Kocası onu soymadan önce göstere göstere bırakmıştı oraya. Gözleri sisler arasında, hiçbir şey düşünmeden eline aldı. Ne kadar soğuk, ne kadar ağırdı. Çelimsiz bacaklarıyla ayağa kalktı, uyuyan adama doğrulttu. Minik parmaklarıyla tetiğe bastı. Her yer kan olmuştu. Her şey bitmişti.

Hava aydınlanıyordu yavaş yavaş. Yeni bir gün başlıyordu insan kalabalığının içinden. Uzaklardan ada vapurunun sesi duyuluyordu. Her şey bitmiş miydi gerçekten?

 
Toplam blog
: 71
: 569
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

1969 doğumluyum. evliyim, iki çocuğum var. Kitap okumayı ve şiiri severim. ..