Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '11

     
    Kategori
    Öykü
     

    Son saniyeler

    Son saniyeler
     

    Kırmızı ve siyah; sanki sokak lambası yanıp sönüyor gibi… Şüphesiz bu sokak hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Elbiselerim ıslanıyor sanırım, zaten hava sıcak ama gittikçe halsizleşirken altımdan gelen bu koyu kırmızı sıvının sıcaklığı hiç de dayanılır gibi değil. 

    Birden beyazlar gelip her şey aynı anda siyahlara bürünüyor her şey aslında ne kadar hızlı yaşanıyormuş da ben göremiyormuşum. Zamanın genişlemesi dedikleri bu olsa gerek; çocukluğumu düşünüyorum şimdi… küçük bir çocukken hatta henüz bebekken ilk hatıramı hatırlıyorum. Beni kucağına alan ve havaya atan bir abla vardı adı neydi ki şimdi aklıma takıldı, sonra evinin bahçesine erik çalmaya girdik diye bizi kovalayan yaşlı bi teyze vardı, bize vermiyordu o kadar eriği kime yedirecekti acaba? Sonrasında babamla gittiğimiz bir sahil vardı kenarında park olan bazen oynardım bazense huysuzluk eder beni sevsin diye mızmızlanırdım.
    Okula başladığım günü hatırlıyorum yanımdan ayrılmamak için öğretmenimle pazarlık ediyordu annem bir ders kalsam en azından sizinle tanışana kadar diyordu yüzü hiç gülmeyen öğretmenime. Öğretmenim canım benim, canım benim demek isterdim şimdiki çocuklar gibi ancak bir kez olsun gülmemiştin yüzümüze… hele o haksız yere parmaklarımın ucuna vuruşun varya vefat haberini aldığım gün yine o çucuksu sinirle oh demiştim. Oysaki bilemezdim o zaman senin sıkıntılarını gece sabaha kadar direksiyon sallayıp gelip bize surat asmanı… Ve sonrasında ilk aşkım; seni hatırlıyorum çocukluk heyecanıyla sana sakız alıp, sanki değerli bir hediye verirmiş gibi bak senin için derdim çocuksu bir heyecanla. Değeri olan şeyleri de bilmezdim o zamanlar her şey tatlı olan şeker ve çikolatayla ölçülürdü benim için, bu kaç çikolata parası diye hesap yapardım matematiğimi geliştirirken. Askerliğimi hatırlıyorum acemi birliğimi, usta birliğimi ve terhis olduğum günü. Hemde gün gün hatırlıyorum. Ne kadar garip yıllar içinde yaşadığım şeyleri böyle saniyeler içinde gözümün önüne getirebilmem. Sanki her şeyi tekrar yaşayıp üstünden geçer gibiyim. Oysa ki yıllar sürmüştü yaşadıklarım. Yoksa ölüyor muyum. Suratımda karıncalanmalar başladı ve bedenimi kaldıramıyorum yerden, fakat; hiç canım yanmıyor biliyor musun? 

    Eğer dün gece bu kadar hızlı düşünebilseydim ve bu kadar çok şey hatırlayabilseydim şimdi burada yatıyor olmazdım heralde sanırım bazı yeteneklerimizin ancak ölürken farkına varabiliyoruz. Üzgünüm, özür dilemek istiyorum bir çok insandan. Dizlerine kapanıp deli gibi ağlamak istiyorum şimdi bazılarının, yaptıklarım ve yaptırdıklarım için… ne kadar da zorba bir insanım ben. Kibarlıktan nasibini almamış aşağılık ve iki yüzlüyüm biliyorum. Sağ gözüm karıncalanmaya başlıyor. İyice bulandı her şey uzaktaki sokak lambasının feri sönmüş ışığı artık suyun altındaymış gibi…

    Uyku bastırıyor. Uyusam mı ki? Ama uyumamam gerekli sanırım yoksa ölürüm(?) yoksa ölmez miyim. Bana yardım edecek kimse var mıydı etrafımda… vardı tabii ya ama nerdeler ve neden bu kadar sessizleşti etraf… Arkadaşlarım, can yoldaşlarım nerdesiniz ? 

    Neden kimse benimle ilgilenmiyor? Ben nerdeyim ki? Ne oldu ? evet, evet vuruldum sanırım hatırlıyorum. Nasıl olmuştu mavi bir elbise mi vardı üstümde kan mıydı elimdeki karnıma sürünce bulaşan. Uyku dayanılmaz oldu sanırım en iyisi uyumak nasılsa bir şey hatırlayamıyorum. 

    “Merkez bir polis vuruldu acil yardım. 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 233
    Kayıt tarihi
    : 14.07.11
     
     

    1984 İstanbul doğumluyum, Lisans Mezunu genç bir girişimciyim. İstanbulda ikamet ediyorum...