Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Sorular

Sorular
 

Gözlerimiz aslında hep görmek istediklerimizi mi görmektedir?
Aklımızdan geçenler işimize gelmediği için hep en arkalara atmışız ve sonrasında yüzleşme zamanı geldiğinde ve ne yazık ki kaçacak yer kalmadığında mı farketmişizdir? Yüzleşmek zorunda olduğumuz şeylerin olduğunu ve pek bir beklediğini.

Yaşadığımız şu kısacık hayatlarımızda ve küçücük dünyalarımızda yaşadıklarımızın bize özel olduğunu düşünme saflığına kapılıp aslında pek de sıradan yaşanmışlıkların sahipleri olduğumuzu farkettiğimizde mi en çaresiz kalmışızdır?
Yoksa inatla görmezden mi gelmişizdir...biz hariç herkesin gördüğü şeyleri?

Bazen rüyalarımızdan uyandığımızda ki "geride bırakmanın rahatlığını" günlük hayatlarımızda da sık sık arar mı olmuşuzdur? Güvenimiz ve içimiz kırıldığında tekrar ve yeniden ayağa kalkıp koşmayı ve hatta her şeye yeniden başlamayı göze almış bunun adına da hayat ve tecrübe mi demişizdir?

Aşık olduğumuzda en kör olmuş sonra o rüyadan da uyanınca neyin rüya neyin gerçek olduğunu anlamak için kendimizi zorlamış mıyızdır? Hem de işin içinden çıkamayarak...olsun be! Demiş miyizdir?

Şimdi daha da sert sorulara geçelim...Mesela....mesalaaaaa;

Hayaller kurmak boş zaman harcamak mıdır?
Yoksa Cronin’in dediği gibi gerçekler hayallerle mi başlar?

Hayat hakikaten de test sahası mıdır?
Yoksa bir kere gelinen ve bir kere yaşanan, sonrasında da bitecek bir oyun mudur?

Bilmiyorum demek seni seviyorum demek kadar zor mudur?
Yoksa bilmemek tıpkı seni seviyorum diyebilmek kadar doğal mıdır?

Yaz mevsiminde sahile uzanıp saatlerce yıldızları seyretmiş miyizdir hiç?
Yoksa sadece hayallerimizi mi süslemiştir bu düşünce?

Yalnız bir başına yaşadıkça en sevdiklerin bile sana çok uzak mı gelecektir?
Yoksa onlarla birlikte olamadığın için anlamamaya mı başlamışsındır onları?

Hassasiyetlerin zamanla zayıflıkların mı olmaya başlamıştır?

Hatta prensiblerinin olması seni mutlu ederken, aslında prensib adını verdiğin şeyler en büyük engellerin mi olmaya başlamıştır?

Bir gün mutluluktan havaya uçarken, hemen ertesi gün yere çakıldığında bile hayatı hala sevmiş misindir? Yoksa isyan etmiş ve bu isyanın ancak bir sonraki mutluluğuna kadar mı sürmüştür?

Tüm bu soruların cevaplarının ne olduğu bile umurunda değil ve sadece sormak bir de paylaşmak mı istemişsindir?

Yukarıda ki her türlü soruya cevap vermek gerekiyorsa benim cevabım ne olmalıdır?

Yoksa cevap vermek yerine kısaca BİLMİYORUM demek mi en doğrusudur?…

Açıkçası onu da “bilmiyorum”.

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..