Sosyal yardımların Ekonomik boyutu nedir ?

AKP hükümetinin dağıttığı yardımlar “sosyal devlet” çerçevesi içine sokulmaya çalışılsın. Yediden yetmişe herkes bunun bir seçim yatırımı olduğunu elbette ki biliyor. Ama bu yardımlar, gerçekten yılın 360 gününe yayılmış bir biçimde ve de o taraf, bu taraf gözetmeksizin yapılması durumunda, bunun da arkasında bir siyasi yatırım olmaması durumunda yapılırsa bunu ben de ayakta alkışlarım. Herkes gibi hükümetin de bilmesi gereken bir şey var ki, gizli yapılan yardım en iyi yardımdır. Bunu yaparken hem karşı tarafı rencide etmeyeceksin, hem de bundan kişisel yada siyasi menfaat sağlamayacaksın. Eğer bu tarz bir menfaat sağlıyorsanız, o zaman bunun adı sosyal yardım olmaz. Başka bir şey olur.

Bu işin bir tarafı… Diğer bir tarafı da yapılan bu yardımların parasal boyutlarının ne olduğu sorusudur. Dünyayı kasıp kavuran ekonomik kriz, ülkemizi de derinde vurmuşken, yaklaşan her seçim öncesinde olduğu gibi, 26 Mart yerel seçimler öncesi bu tarz yardımların yapılması biraz garip elbette ki. Bir de bunun üstüne Filistin’e yapılan yardımlar söz konusu. Son rakamlar açıklandı mı bilmiyorum ama milyonlarca TL yardım toplandığı bir gerçek. Bu manzara da dağıtılan yardımların parasal değerlerinin ne civarda olduğunun bilançosu açıklanmadı ama kabaca bir tahmin yapılacak olursa onun da bol sıfırlı TL ettiği su götürmez bir gerçektir.

Peki bu kadar paranın kaynağı nereden geliyor? Bu sorunun muhatabı her ne kadar hükümettir ama eğer bizim bilmediğimiz bir kaynak yok ise bu paranın hazineden, yada düz bir mantık ile vatandaşın cebinden çıktığını söyleyebiliriz. Şimdiye kadar hükümet bunu açıklama gereği duymadı. Eğer 26 Mart seçimlerinde bir galibiyet alırlarsa, hem bu soruların cevabını verecekler mi, hem de bu yardımları devam ettirecek mi bunu çok merak ediyorum.

Beyaz eşya yardımlarını dağıtan Valimizi hatırlayacaksınız. Bu yardımların doğru olduğunu savunuyordu. Daha sonra da Başbakan’ın tebrik ettiği bu Valimizin valiliğinin bu kadar parası var mıydı, diğer valiliklerimizin bütçeleri nedir, onlar da bu kadar rahat harcayabilirler mi, neden harcamadılar yada harcadılar mı ? Bunu da merak ediyorum doğrusu..

Valilikler ve bir çok belediye başkanlıklarının da yine bütçelerini masaya yatırmak gerekir aslında. Ama Ankara Belediye’si hep açıklamaktan kaçındığı ve kaçamak cevaplar verdiği harcamalarını nasıl yaptığını belki bir gün açıklar ama bunun kaynağının ne olduğunu tahmin etmek o kadar da zor olmamalı. Zira, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, geçtiğimiz zamanlarda BOTAŞ’a olan 700 trilyonluk borcu ile gündeme gelmişti.

Hazine Müsteşarlığı ve BOTAŞ'a en fazla borcu olan Ankara Büyükşehir Belediyesi, devletin kurumlarına olan borcunu ödememekteki ısrarını sürdürmekle birlikte, Melih Gökçek’in başkanlığındaki Belediye’nin 700 trilyonluk bu borçları, BOTAŞ'ın aldırdığı icra kararına rağmen ödenmedi. Hükümet, Belediye’nin bu borçlarını bir gecede çıkarttığı kararla sildi. Borç batağındaki Gökçek'in de bu duruma rağmen AKP'ye Ankara Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ), aracılığı ile AKP'ye 24 bin YTL'lik 'fatura kıyağı' yaptığı ortaya çıktı.

Bu haberi gazetelerde okumuşsunuzdur. Sanırım Milliyet gazetesinin ortaya çıkardığı bu olaya göre, Gökçek AKP'nin ödemesi gereken 24 bin YTL'lik atık su bedelini fatura etmedi. Devlete olan borçlarını ödemediği halde gelirlerine el koydurmamayı başaran ve her seçim döneminde 'AKP'den aday gösterilmeyecek' denmesine rağmen aday olmayı başaran Gökçek'in neden 'siyasi bir deha' olarak adlandırıldığı bu olayla bir kez daha ortaya çıkmış olmuyor mu? Bunu da ayrıca sorgulamak gerekmez mi ? AKP'li Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yaklaşan yerel seçimler öncesinde, yoksul ve dar gelirli vatandaşlara yaptığı kömür ve erzak yardımları tartışma konusu olurken, iktidar partisine "su faturası kıyağı" da neyin nesi ola ki?

Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankara halkından doğalgaz paralarını topladı üstüne üstlük de ekstradan sayaç paraları topladı. Daha sonra, bu yaptığının bir soygun olduğu ifade edildi. AKP ve Gökçek bunu inkar ettiler, belgelerle böyle olmadığını söylediler ama şimdiler de bu paraları iade etmeye başladılar. Neden ? Gerçekten fazladan para aldıklarını kabul ettiklerinden mi ? Yoksa seçimle alakası var mı ?

milyon YTL, BOTAŞ’a ise yaklaşık 700 milyon YTL borcu bulunuyor. Hazine’nin yerel yönetimlerden alacağı borç stokunun yüzde 50.53’ünü de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borçları oluşturuyor. Hazine’ye, Büyükşehir Belediyesi’nin 2 milyar 423 milyon YTL, EGO’nun ise 1 milyar 381 milyon YTL borcu bulunurken; AKP’ye “su faturası kıyağı” yapan ASKİ’nin ise 255.8 milyon YTL borcu bulunuyor. Bu borçlar vadesi geçtiği halde ödenmiyor. Ama bu paraların çoğu vatandaşlardan tahsil edildi. Peki bu paralar nerede?

Nerede olduğunu ben bilemem ama yapılan yardımlarının faturasının bir yerlerden çıkartılması gerekiyor..