Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sözcükler bakışların gerisinde

Sözcükler bakışların gerisinde
 

Biriktirmiş ruhum serzenişleri…Ben yaralı bir kuş misali geziniyorum ait olduğuma inandığım fakat bir türlü kendimi ait hissedemediğim şehirlere…

Kanadım kırık , yol alamıyorum… bir seyyah tadında , özgürce , arayamıyorum sılamı…

Nerden geldiğimi unutmuş gibiyim , yolculuğumu hangi yöne yapacağımın belli belirsiz çelişkilerinin içindeyken ; içimdeki ses , “evimi özledim , nerde olduğunu bilmesemde” der gibi yankılanıyor kulaklarımda… özlemişim haberdar olmadığım evin sıcaklığını , özlemişim benden uzak , bana ait olmayan yol kıvrımlarını , zaman zaman isimlendiremediğim özlemlerimde olmuş…ben bende hayat sürerken ve neyi özlediğimden habersizken , engelenemez bir özleme sahibim… adını koyamadığım , hayalimde canlandıramadığım bir özlem sarmış benliğimi…

Uzağım kimi zaman yaşantımdan , içimde bana sığmayan bir “ ben” var…çığlıklara boğuyor beni , sessiz , kulakların işitemediği sadece benim duyduğum ve hissettiğim çığlıklar…

Bedenim ruhuma dar geliyor , sığamıyorum , çatlaklar oluşturup , tahribata uğratıyor , emanet olan bedenimi…

Yaşamım benden alıntı bir senaryo değil sanki…içinde hayat bulmuş olsamda bu filmin , havada kalan , isimlendiremediğim , eksikliklerin , sancılarını taşıyorum…dalıyorum sonra tıkıyorum kulaklarımı derinlerime , süzülüyorum filmin bana ayrılan sıradan , rutin rolüne…

“Değiştiremediklerin varsa” diyorum kendime , “kabullenme yürekliliğine yüzünü dön , değiştirebildiklerin zaten senindir …“

Bir mum yakıyorum , ahşapla donanmış , otantik , tütsü tüten odamın her santimine , karanlıklarıma , özlemime inat , o ışığın büyüsünü sızdırıyorum bir kuş gibi özgür olma , seyyah olma hayallerimin orta yerine…

Odamın rengi değişiyor , uzaklaşıyor ruhumun kaybolmuş deryasından. Mumun büyülü ışığı , kendime “merhaba” dememe vesile olup , yaralı kanadıma merhem oluyor usulca , sızıyor sanki ılıktan hücrelerime , ruhuma dinginlik verip , çırpınışlarının hızını kesiyor…

Geçsem odamın arka , betonarme kümelerine , nefeslerin içinde yine yalnız oluşumun gerçeğiyle karşılaşıp , boğulacağım , benim sınırlarımın dışındaki kümelerde…

Sonra karşılaştığım gerçeklerin gölgesi ; mumun huzur veren esintisinden alıkoyup ruhumu , sızdıracak gözyaşlarımı metrekarelerle sınırlanmış soğuk , beton yığınlarının içine…

Ve sessizliğim ; haykırışlara terk edip kendini , sessiz nefeslere ; “ses verin !...zordur , atan kalplerin sayısının fazlalığında yalnız kalmak , en büyük yalnızlık teklik değil , çoğunluğun içindeki sessizliktir insanı boğan “diye cümleleri sıralayacak , yıllardır biriken ve dilinin ucuna gelen cümleleri…

Belki de ; birikmiş olsada cümlelerim , yılların suskunluğu izin vermeyecek içimdekileri dökmeye ve ben ; tekrar yüzümü dönüp , tütsü kokan odamın arkadaşlığına minnetle , adımlarımı odamın eşiğine sıralayacağım…

Muma aşık , muma hayran hallerimle dökeceğim içimi , bana ait , benden olan mısraların , yüreğimde oluşturup , beynimde yoğunlaştırıp , klavyelerimde birleştirdiğim , “ sus “ telkinlerimin özgürlüğüne kavuştuğu sözcüklerimin dansına…Bir türkü tadında haz verecek her dizesi , sevdamı , özlemimi , ruhumu , sıcak , sevgi tüten evimi , nerden geldiğimi , nereye ait olduğumu , bugünümü , yarınımı ve mutluluğumu serecek , bedenime sığmaz olan ruhumun , aslında bana ait olmayan sahnesine…

Bir şiir dökülecek yangın dolu bağrımdan , hayat bulacak belki çoğu insan , dökülen her cümlenin anlamında …

Kimi ; hatırlayacak sohbetten uzaklaşmış duvarların seyrindeki eşini , sohbetine çok ihtiyacı olduğunu bilerek…

Kimi ; bülbül gibi şakırken , sessizleşen ve uzaklaşan yarini görecek…

Kimi ; çocuğuyla kopmuş olan iletişimin telaşına düşecek…

Kimi ; işten eve dönerken , kalabalık olan evinin içinde yaşadığı yalnızlığı , gözünün önüne serecek…

Kimi ; boş olan odaların sessizliğinde , susan bireylerden olmaktansa , yalnız duvarların sessizliğini yaşadığına sevinecek , evin içindeki nefeslerin sus puslarının içinde olmadığını bilerek…

Ve dökülecek en derin cümleler kalemime ;

Susma , sakın kilit vurma diline ,
Uzaklaştırma bizi tanıdık hallerimizden ,
Yabancılaşmayalım , beton yığını evimizin içinde ,
Ne sen benden , ne ben senden uzak , hayale dalmayalım ...

Kararmasın ruhumuz eve dönüş saatlerinde ,
Cam ekranın içinde , kaybolacağımızın ezberinden uzak olalım ,
Her gece bizi bekleyen gerçek , süprizle şaşırtsın gecemizi ,
Hem sen , hem ben , hem biz olmayı becerelim ,
Yılda bir kereye denk düşürebilsek bile...

Gölgelesin nefeslerimiz , yalnızlığımızı ,
Çoğullaştırsın bizi , darmaduman yalnızlıklarımızda ,
Yutmayalım sözcükleri , konuşmayı unutmasın dilimiz ,
Konuşmanın , sesin öneminden haberdar olalım ,
Konuştukça hayat bulacağımızı hatırlayarak...

Bi r deli , sahipsiz laflar dökülürde bağrımdan , kulak kabartanın eksikliğinden haberdarım oysa...dilim susacak yaşam içersinde , sözcüklerim anlatacak hayata dair herşeyi , bakışlarım anlamlandıracak sözcüklerimi , bazen sözcüklerim bile , gerisinde kalacak bakışlarımın , görüp anlamak isteyenin gözlerinde...

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..