Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '09

 
Kategori
Blog
 

Şu "mim" hadisesi

Şu "mim" hadisesi
 

içimde yazan biri var


Blogların arasında gezinirken şu MİM hadisesini boyuna görüyordum satırların arasında.

Sevgili Tülin Aksoy sağ olsun kendi MİM içerikli yazısında bana da bir çiçek atmış. Şimdi o çiçeği vazoya koyup boş ekranın karşısında kahve, sigara eşliğinde kendi yazı serüvenimi düşünüyorum.

...

Organik, okuyanla söyleşi içeren yazıları okumayı çok sevsem de yazmayı pek tercih etmediğimden ‘blog’ başlığı altında hiçbir yazı yazmadım.

Zaten bu blog sözüne de laf aramızda uyuz oluyorum.

İçimi dökeceğim zaman anlatı, ağladığım zaman öykü, geberecek gibi olduğumda da şiir yazıyorum.

Her neyse... başlayalım... Bi düşüneyim neler olmuş.

...

Ortaokuldayken Türkçe öğretmenimiz Kadir Emrağ’ın verdiği bir kompozisyon ödevini hatırlıyorum ilk olarak. ‘Sömestr tatili anısı’ gibi bir şeydi.

Bizim köydekilerin ‘gavur damı’ dedikleri antik kalıntıları görmek için abimle dağa çıktığımızı anlatmaya çalıştığım yazıda tırmanırken bir ara ayağımın bir çalıya takıldığını yazıyordum ve ekliyordum; ‘abim beni tutmasa köye yorulmadan iniyordum’.

Buna bütün sınıfın çok güldüğünü, aslan yürekli, iyi bir Kemalist olan öğretmenimiz Kadir Emrağ’ın omzuma ‘aferin’ diyerek dokunduğunu hatırlıyorum.

Yumurta kokulu bir gecekondu çocuğu olarak takdir görmek güzeldi. Üstelik bunu sadece iki paragrafla sağlamıştım.

Yine aynı yılın yaz aylarında Hürses gazetesinin önünden geçerken uzun bi süredir planladığım bir hadiseyi uygulamaya koymuştum.

Plan basitti...

En efendi halimle içeriye girecek ve oradaki adama ‘bu yazımı okur mektubu olarak yayınlar mısınız?’ diye soracaktım. .

Ertesi gün Hürses’teydi yazım. (o zamanlar eski matbaa yöntemleriyle çıkan 4 sayfalık siyah beyaz bir gazeteydi elbette) Bana şimdi ilginçmiş gibi gelen bir hadise de yazılı basında çıkan ilk yazımın Kaleiçi’nden bahsediyor olmasıydı.

Dönem dönem devam etti bu yerel gazete yazarlığı.

Hepsinin isimlerini vermeyeyim ama Antalya’nın kemikleşmiş yerel gazetelerinin hemen hepsinde yazdım dönem dönem.

Yine de en uzun süren benim de üzerimdeki toyluğu atıp yavaş yavaş yazma eylemini yaşamımın bir parçası haline getiren hadise Ekspres gazetesindeki ‘kent öyküleri’ adlı köşemdir.

İki yıl boyunca üstelik yevmiye ile çalışan bir müzisyen için hiç de fena değilmiş gibi görünen bi ücret karşılığı yazı yazdım Ekspres’de.

Yazdığınız yazılar için size geçinecek kadar olmasa da para ödenmesi müthiş bir güvenlik duygusu hissettiriyordu insana.

Gelgelelim o ‘zor’ askerliğimden sonra uzun süre yazacak bir şey aramadım kendime.

Kafam yeniden açıldığında ise gazetelere ayda sözgelimi 15 tane öykü yazmanın beni yazın yolunda ilerletmeyeceğine karar verdim.

Oturup iki tane radyo oyunu yazdım.

Hala devam eden bir roman çalışmam var. (bitmedi gitti ayrı konuJ

...

Ferhan Şensoy’un dediği gibi ‘özboşageçmişim’ bu kadar. Şimdi neden buradayım onu anlatmaya çalışayım.

İlk aklıma gelen şu ki ben kesinlikle kendi yazı coğrafyamdaki sözcüklere, kurgulara, anlatılara yakın olmak daha doğrusu uzaklaşmamak için buradayım.

Sürekli yazmak kafamı açık tutuyor.

Örneğin üç dört sayfalık bol diyaloglu bir yazı yazıyorum Milliyet Blog için,

Yazıdaki Okan adlı karakterin ağzından şöyle bir cümle dökülüveriyor bir anda: “gelecek yıllardaki birkaç tarifi imkansız acıyı bu akşamlık kiralayıp, bir büyük şişe teselli şarabına ifade veriyorum”

Bu tür kendimce hoşuma giden cümleleri romanım ya da oyunlarım için çekip alıyorum oradan. (siz okuduktan sonra tabiJ

Sözgelimi bu yazıda yukarıda okuduğunuz şu bölüm: ‘İçimi dökeceğim zaman anlatı, ağladığım zaman öykü, geberecek gibi olduğumda da şiir yazıyorum’

Bana göre bu yazının roman ya da oyun için kullanılabilecek ‘hasılatlarından’ biri.

Ayrıca bu oluşum sayesinde uykusuz, akşamdan kalma müzisyen yaşama sizlerle tutunmaya çalışıyor.

Durum genel olarak böyle.

Umarım çok ahkam keser gibi görünmedim sizlere.

Madem içimi döküyorum sevgi ve saygılarımı ileterek bitireyim yazımı.

Eyvallah

 
Toplam blog
: 104
: 489
Kayıt tarihi
: 06.03.08
 
 

1978 doğumlu Antalyalı bir müzisyenim, devamını ben de bilmiyorum..