Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '07

 
Kategori
Mizah
 

Şu bizim blog mahallesi

Şu bizim blog mahallesi
 

Blogun çalışkan yazarlarından değilim. Bu blogda okuma faaliyetim hep yazmanın önünde gider. Bu aralar işler de biraz yoğun olunca okumayı da savsaklamışım. Haberim olmadan blog mahallemizde hafif karışmış ortalık.

Sıkıldım türbandan başlıklı blogundan beri blog habercilerimdedir Feyhan Hanım. Evvelsi gün iletilerime bakarken rastladım MB başlıklı bloguna. Vaktim de vardı o gün, oturdum link verdiği bütün blogları, hatta altına yazılmış yorumları da okudum.

E valla şaka gibi geldi bana. Ben aslında sevgili Neşe kadar kızmadım galiba. Ta o günden beri gülüyorum hatta.

Gülmeye Sevgili Feyhan’ın “Örtmeniiiim saçımı çekiyoo” kategorisinden başladım. Ben de çevre kategorisine alt başlık olarak “Örtmenim beni yanlış anlıyorlar, ben çevre bilincini anlatmak istemiştim” kategorisi ile anneler babalar kategorisinin alt başlıklarına da, “Yok evladım elbette biz sana güveniyoruz. ama ortam tehlikeli” kategorilerinin eklenmesini teklif ediyorum.

Aman sakın bu yazının devamında ciddi bir şeyler okuyacağınızı sanmayın. Tam aksine hafif gerilmiş sinirlerimize küçük gülümsemeler kondurup gevşetmek niyetindeyim.

Olan bitenin aklıma düşürdüğü güzel bir Erzurum hikayesinden başlayayım diyorum;

Erzurum’un güzel mahallelerinden birinde mahallenin büyüklerinden bir teyze vardır. Herkese bir isim takar bu teyze. Ama o kadar isabetli yakıştırmalardır ki bunlar, yapışır kalır insanların üzerine. Artık o kişi kendi adıyla anılmaz olur.

Bir gün mahalledeki hanımlardan biri oğlunu evlendirir. Eve gelen gelini süsler püsler, önüne katıp teyzeye el öpmeye götürür.

- Bak teyzesi der. Gelinim sana armağanlar getirip, elini öpmeye geldi. Nasıl beğendin mi, güzel mi?

-Amaaan der teyze. Pek gözeel, pek yahşiii, pek beğendim. Ammaaa aşşa mahle derse ki “at sıfatlı”, e işte ona da ben bişey diyemiirem.

Dedikodu; kimsenin üzerine giydiğini belli etmekten hoşlanmadığı bir elbise ama bir yandan da baldan tatlı ne çare ki… O yüzden epey kılıfı var. Ya bizim iyiliğimiz için söylenmiş sözlerdir onlar, ya öyle demek istenmemiştir, ya da kıza söylenip gelin anlasın istenen durumlardır. Çünkü direk adrese teslim biraz cesaret ister.

Dedikodunun en ballısı mahallelerde ve genel olarak şu minval üzere yapılır; ortamımız hanımlar için gün toplantısı, erkekler için kahve olsun…

Hanımefendi en sevimli gülüşünü takınmış, en sempatik duruşu ve güzel giysileri içinde söze başlamıştır;

-Allah sizi inandırsın, dün, bu mahalleye iyi ki taşınmışız dedim bizim beye. Efendim buradaki dostluk, buradaki kalite nerede var? Kendimi buldum ben, siz güzel komşularımda.

Kahvede bir köşeye kurulmuş ağır ağır tespihini çeviren beyefendi;

- Kardeşim valla o kadar ev değiştirdim, çeşitli mahallelerde oturdum. Bu mahallenin kahvesi gibi kaliteli bir yer göremedim. Kahve aslında bir kültürdür. Adı da kahve değil kıraathanedir. Burası da kıraathane diyebileceklerimizden biridir. (kıraathanelerin kültürümüz üzerindeki öneminden uzun uzun söz ettikten sonra) Ammaaa… Aman haaa… Dikkat etmezsek her an kahvehaneye dönebilir…

-Şu kahve / şu güzel gün toplantıları olmasa bir çay içimi muhabbetleri nerede yaparız?

-Kardeş billahi dedikodu değil. Ama mahallemizin adı söz konusu dimi? O yüzden söylemek uyarmak lazım diye düşünüyorum. Mahallemizin bazı genç kızlarıyla bazı erkekleri duydum ki parkta buluşurlarmış. Efendim orada bu gençler nasıl davranır kimler kimlerle ne konuşurlar orasını bilmem. Haşa üzerime vazife değil karışmam da. Ama efendim ehl-i namus çoluk çocuğumuz var değil mi? Ya bunlar yüzünden onların da adı çıkarsa. Ya da onlar da özenir, biz de parka gidicez deyu tuttururlarsa… Değil mi efendi?. Uyarmak lazım.

-İyi de hanımefendi/ beyefendi, park dediğiniz yer umuma açık, gizli saklı bir şeyin yapılması olanaksız göz önünde bir yer. Kaldı ki isim vermiyorsunuz, kimi uyarıp, kimi kimden koruycaz

- Ben kimseyi kastetmedim efendim. Ben aslında mahallemizin ne kadar iyi, güzel, şahane bir dostluk ortamı olduğunu, dikkat etmezsek bu mükemmel ortamın bozulabileceğini anlatmak istedim. Ayrıca hem Ahmet Beyin, hem Mehmet Beyin kızı gibi davrananlar var. Zaman kötü, elbette burada bulunan herkes iyi ama çevre kötü. Tetikte olmak lazım derim, ama isim misim vermem, kendini bilen bilir efendim.

-Hayır iyi de biz de bilsek diyorum kendimizi kimden koruycaz…!

-Ben gözümle görmediğimi ifade ettim zaten efendim. Bu çirkin ilişkilerin olduğunu sadece sanıyorum. O yüzden isim falan beklemeyin.

-İyi de ortaya bir iddia atıp, bundan korunmamızı istiyor ve gençlerimizi töhmet altında bırakıyorsunuz. Sırf sadece sandığınız bir durum yüzünden üstelik de. Ayrıca var sayalım ki bu gençler parkta buluşup arkadaşlık ediyorlar. Hatta bazen bunun sonucunda evleniyorlar bile. Ya da Ahmet Beyin kızıyken Mehmet Beyin kızı gibi davranıp gizli gizli buluşuyor. Bunlardan size ne?

- Olur mu efem? Biz burada neciyiz. Mahallenin namusu elden giderken susup öyle bakacak mıyız? Ben söylediklerimin arkasındayım. Susmıycam işte.

-E tabi kendi bileceğiniz iş susup susmamak ama gençlere ufaktan iftira atıyor gibisiniz de…

-Ne münasebet kardeşim. Niye iftira atıyım. Ben ortaya söylüyorum işte. Ayağınızı denk alın diyorum o kadar.

-Tamam ama ortaya karışık yapmasanız da, kimden korunacaksak onun adını verseniz.

-Olur mu? Adını verirsem dedikodu yaptığım sanılır. Hem siz onların avukatı mısınız?

-Varsayalım avukatı olayım nolcak?

-E kocaman avukat olmuşun daha ne dediğimi anlamıyorsun. Bi saat konuştum ben şu mahallenin güzelliği hakkında. Takıla takıla bi cümleme takılmışsın. Habire onu söyleyip duruyorsun. Ben senin oğlanı kastetmedimdi. Niye üzerine alınıyosun ki?

-Ya kardeşim benim oğlum falan yok, üzerime alındığım bir şey de yok ama sanırım manırımla bu çocukları zan altında bırakmaya ne hakkın var….

Başka bir toplantıda ya da kahvede;

-Ben bu mahallenin bu kadar iyiliğini düşüneyim, bana böyle muamele edilsin.. Olacak iş mi? İnsanları da anlamak zor valla. Söylediğimin içinden bir lafı cımbızla çekip üzerime üzerime gelen anlayışsız insanlar beni yıldıramaz. Bütün söylediklerimin arkasındayım…

Gülüp geçilesi dedikodular dahil hepsi uzak olsun hepimizden… Sevgilerle kalın

Kahvehane resmi: www.elmasnargile.com

 
Toplam blog
: 54
: 1158
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

7 Ocak 1960... Hayatın öğrettiği herşeyi okumak ve yazmak için buradayım.....