Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '11

 
Kategori
Haber
 

Süheyl Batum, kimse bana geri adım attıramaz...

Süheyl Batum, kimse bana geri adım attıramaz...
 

Demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde gündeme asla girmeyecek ya da son sırasında yer alabilecek olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un konuşması canhıraş bir biçimde bağlamından koparılarak öne çıkarıldı. “Koca bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış” sözü biraz zorlama ile “darbe çağrısı” olarak değerlendirildi.

Süheyl Batum’un Zonguldak’ta katıldığı toplantıda yaptığı konuşma bütünlüklü olarak değerlendirildiğinde gündemde öne çıkarıldığı biçimiyle anlamak için düpedüz art niyetli olmak gerekir.

Konuşmanın tamamına bakılınca askeri darbe yapmaya davet eden bir anlayış görmek olası değil. Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdiği konuşmasında son dönemde Fazıl Say'a yapılan linç hareketinin aynısının şimdi aynı kişiler tarafından, aynı şekilde, aynı yöntemle Müjdat Gezen'e yapıldığını belirtiyor.

Batum, “Bunların hiçbiri boş değil. Kendi şeylerini tehlikeye düşüreceğine inandıkları bütün hareketlere, kişilere karşı aynı saldırıyı yapıyorlar. Zamanında Cumhuriyet mitinglerine aynı şekilde saldırmışlardı” diyor.

“30 kişi ayrı ayrı farklı yerlerde ıslık çalarsa yatırıp döverler. Ama Galatasaray Stadı'nda olduğu gibi 30 bin kişi ıslıklamaya başlarsa pılını pırtısını toplayıp kaçarlar” diyen Batum, “Şimdi 30 bin kişiyle beraber olduğumuzu göstermeliyiz. Bu da derneklere, kulüplere düşüyor. O yüzden birbirimizi küstürmeyeceğiz. Siz bizi küstürmeyeceksiniz, biz sizi küstürmeyeceğiz, el ele verip Türkiye'ye giydirilen gömleği yırtıp atacağız” diye konuştu.

Türkiye'de bir yalan dünyası yaratıldığını savunan Batum, “3 yıldır adam yatıyor orada. 4 tane sözüm ona liberal aydının adını şimdi sayarım. 'Bunlar usul, boş ver' diyor. Şimdi çıkıp, 'Ne oluyor, 3 yıl içeride yatar mı adam? Böyle rezillik mi olur?' dediğimizde, hemen projektörleri sana çeviriyor ve 'Sen Ergenekoncu musun?' diyor.

Cumhuriyet mitinglerine katılanlara bile 'kötü kadın' dediler. Askılı bluz giymiş, afedersiniz bilmem ne dediler. Yaşadık bunları. Şimdi aynı şeyi CHP'ye yapıyorlar. Koca bir askeri yıktılar. Koca bir asker derken, meğer kağıttan kaplanmış o da. Biz bunu asker zannedermişiz. Meğer ABD içini oymuş oymuş o koca ağacı yıktılar. Şimdi CHP'yi yıkamadılar bir tek. Yıkmak istiyorlar”
dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli, 8 Şubat Salı günü yaptıkları grup konuşmalarında CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'u eleştirdiler.

Erdoğan suç duyurusunda bulunurken, Bahçeli “Bu sözler şuurunu kaybeden bir siyasetçinin hezeyanlarıdır” dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un TSK'yı kağıttan kaplana benzetmesinin suç olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı'nın suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Erdoğan, “Karşılıksız kalamaz. Karşılıksız kaldığı anda TSK ile futbol topu oynar gibi oynarlar.” dedi.

Dünyanın hangi demokratik ülkesinde başbakanlar neyin suç olup olmadığına karar veriyorlar doğrusu çok merak ediyorum. Var olan yasalara göre savcılar eğer bir suç unsuru görüyorlarsa gerekli girişimleri hayatın olağan akışı içerisinde kendiliğinden zaten yaparlar.

Batum’un son yaptığı açıklamalara bakalım. Basının,“Bu sözleri keşke söylemeseydim dediniz mi? Yastığa başınızı rahat koyuyor musunuz?” sorusuna Batum’un verdiği yanıtta:“Hiç düşünmedim. Bundan çok hoşnutum. Çünkü söylüyorum. Bunlar turnosol kağıdı gibidir. Böyle rejimlerde medyanın büyük bölümünün devşirilmeye çalışıldığı, devşirilemeyenlerin baskı, tehdit, korkuyla baskı altına alındığı ülkelerde bunlar çıkacaktır. Medyada bunun üzerine büyük tartışma programları yaptılar. Ancak bunlar beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Benim Türkiye’de güvendiğim, inandığım saygı duyduğum gazeteciler, aydınlar, sokaktaki insanlar var. Onların söylediklerine baktığımda söylediğimin bu şekilde yorumlanmak istendiğine onlar da inandığı için o kadar rahat yattım ki yatağa, hiçbir sıkıntım yok. Haklı olduğum konuda geri adım atmam da söz konusu değil. Kimse de bana geri adım attıramaz. Zihnen de yıpranmadım, ama yıpratılmak istendim.” diyor.

Batum sözlerinin arkasında duruyor. Ancak tepkilerde sürüyor. İşte Genelkurmay’ın daha önce yaptığı dört maddelik açıklaması:

“1. 6 Şubat 2011 tarihli bazı basın yayın organlarında, iki büyük siyasi partiye mensup ve yönetici konumundaki bir kısım siyasilerin Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında bazı değerlendirmeleri yer almıştır.

2. Her vesileyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyaset dışında kalması gerektiğini savunan bu siyasilerin, Türk Silahlı Kuvvetlerini günlük siyasi tartışmaların içerisine çekme gayretleri üzüntüyle izlenmektedir.

3. Çevremizde sonu belli olmayan istikrarsızlıkların yoğunlaştığı bir dönemde, sadece güvenlik alanındaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasi tartışmalara konu edilmesi, ne ülkemize ne de herhangi bir siyasi görüşe fayda sağlayacaktır.

4. Kendi görüşleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmak isteyen siyasilerin, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili söylemlerinde daha özenli olmaları ve asker üzerinden siyaset yapmamaları beklenmektedir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

HAS Parti Ankara İl Başkanı Abdülhamit Gül, “Batum'un, kullandığı ifadeyle Türkiye'nin silahlı gücünü aşağılayarak, orduyu siyasal alana ve daha da ötesinde vatandaşların bütün sosyal hayatını etkileyecek bir müdahale yapmaya davet ve tahrik etmekten başka bir anlamı ve manası yoktur.” dedi.

Pes yani, Batum’un ifadelerinden darbe çağrısı çıkarmak için bir hayli çaba göstermek lazım, yazının girişinde de belirttiğim gibi söylenenler bağlamından kopartılıp yorumlarla birleştirilince iletişim çağında beyaza siyah dedirtmekte olası.

Batum’un sözleri üzerine adeta linç kültürünü kalın harflerle belleğimize kazıyanlar her nedense daha önceleri asker hamiliğine soyunmayı akıl edememişler.Zaten o tarihlerde TSK açıklaması da yok..

Örnek mi istiyorsunuz işte Eşi AKP’li Vekil olan Mümtazer Türköne, Albay Dursun Çiçek’in kızının babasını savunma gayretlerinden söz ettiği yazısında “kâğıttan kaplan” ifadesini kullanmıştı. Türköne,”Kızı, babasının yüksek askerî niteliklerinden özellikle de askerlikte çok önemli olan verilen emre itaat alışkanlığından bahsediyor. Benim de en küçük şüphem yok. Bir Türk subayı, emir almadan böyle bir işe kalkışmaz. Suç işleyip sonra da kendi kendini ihbar etmez. Neden kendini suçlu duruma düşürsün? Daha ötesi, bir tek subayın terfi alamadığı için kâğıttan kaplan gibi yere serebileceği bir orduyla, bu kadar çaresiz bir ordu ile ülke savunulur mu?”

Ne Başbakanlık katından ne de Genelkurmay’dan ses yok..

Türköne bir başka yazısında TSK yerine yeni bir ordunun kurulmasını önermiş, bugünkü orduyu fesat üreten Yeniçeri ocağına benzetmiş, “Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye'nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu kurumsal yapıya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım” demişti.

Ne Başbakanlık katından ne de Genelkurmay’dan yine ses yok..

Bülent Arınç,” İyi ki bu orduyla savaşa girmedik.” derken de Batum’a yapılan suç duyurularından vaz geçtik, doğru dürüst eleştiri bile duymamıştık. Ama bugünlerde garip bir şekilde iktidarın ve destekçilerinin asker sevgisi depreşti.

Yazı fazla uzadı ancak siyasetçinin de konuşurken söylediklerinin nasıl algılanacağını, çarpıtılacağını da düşünmesi gerekiyor. İktidarı eleştirmektense muhalefeti eleştirmenin risk taşımayan sularında çırpınmaya hevesli bir çok ileri demokrat var malum memlekette..

Yaşanan süreçte geri adım atmamayacağını söyleyen Batum ifadesindeki yanlışını da kabul ediyor. “Asker kağıttan kaplanmış”dediği sözlerinin arkasında olduğunu TV programında yineledi. Batum, tartışmanın sonunda “kağıttan kaplan” ifadesinin farklı algılamalara yol açtığını belirterek, “Keşke o sözleri kullanmasaydım” dedi.

Yapılan tartışmaları ifade özgürlüğü olarak değerlendirip geçebilirdik eğer 301. madde hala yürürlükte olmasaydı. Demokrasi kültürü gelişmemiş memleketimizde Hırant Dink’inde yargılandığı 301. maddeye göre Adalet Bakanı Sadullah Ergin izin verirse Batum hakkında “Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamaktan” yapılacak soruşturma sonucuna göre ya takipsizlik kararı verilecek ya da dava açılacak.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..