Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Sürece karşıyım çünkü-2

Kürt Açılımı, Barış, Çözüm Süreci veya hangi isimle olursa olsun başlatılmış olan ve bugün sadece Süreç diye ifade bulan gelişmelere/geliştirmelere/gelişimlere karşıyım. Çünkü:

Kürt meselesinin dünün bir meselesi olmadığını, tarihi derinliği bulunduğunu daha önceki yazımda ana hatlarıyla söylemiştim. Yine oradan devam edelim.

Osmanlı Devleti'nin ömrünü doldurduğu gün gibi açığa çıkınca önce Arnavutlar koptu Müslüman Osmanlı Devletinden,  sonra Araplar. Kürtler de kopmak için hazırlıklara giriştiler. Hani Osmanlı toplumu, birlik kardeşlik falan deriz ya... Palavranın daniskası. Gücünüzü kaybedin de görün kardeşliği. I.Dünya savaşından sonra da Araplar sıvıştılar. Kürtler Sevr antlaşmasında öngörüldüğü üzere Önce özerk bir yapıya kavuşturulacaklar, sonra kendileri isterlerse Irak'taki Kürtler ile birleşeceklerdi.

Milli Mücdele her şeyi bozdu. Mustafa Kemal her şeyi alt-üst etti.

Devlet küllerinden yeniden doğdu adeta.

Ayrılıkçı Kürtçüler bu şaşkınlık içinde faaliyetlerine devam ettiler. İçerde ve dışarda ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Ama karşılarında hızla toparlanan bir devlet vardı. Önce Şeyh Sait'i denediler. Olmadı. Sonra Dersim ve devamı. Yine olmadı.

Ama sıkı durun ben bütün bunların arasında bir şey oldu onu söylemem gerekiyor. TBMM 1925 yılında toplanarak Kürtlerin statüsünü tartıştı. Yani onlara azınlık statüsü mü verilmeli, yoksa I. SINIF kurucu millet statüsü mü? Uzun tartışmalar sonucu Kürtlerin de Kurucu sayılması kabul edildi. Yani AZINLIK sayılmadı. Şöyle düşünelim. Eğer azınlık olmuş olsalardı meclisteki temsil sayıları nüfuslarına oranla olacaktı. Devlet kademelerinde yükselmeleri vs. bu kabilden hesaplanacaktı. Öyle yapılmadı. Kürtler de nüfus oranlarının her zaman çok üstünde temsil kabiliyeti kazandılar. (Bugünkü sayılara bakınız ne dediğim anlaşılır.)

Tabi diğer Müslüman topluluklar da azınlık sayılmadı. Asli Unsur'un bir parçası olarak görüldü. Kimseye etnik kimliği sorulmadı. Herkes etnik kimliği ne olursa olsun Türk Milleti'nden sayıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu durum Kürtlere yapılmış en büyük kıyak idi. Çünkü böylece geçmişe dönük hesaplaşmaların da yolunu kapattık. Kimse Kürtlere gelin bakalım siz Paris Konferansında ne yapıyordunuz, Sevr'de ne haltlar karıştırdınız, Milli Mücadelede niye ayaklandınız diye sormayacaktı?

Sormadı da... Örttük, kapattık, gizledik...

Ama Kürtleri bütün bunlar durdurmaya yetmedi. Onlar daima ayrılıkçılığa angaje olmuş bir şekilde faaliyetlerine devam ettiler.

Yine örttük, yine gizledik, yine kapattık...

Bütün bunları Kürtleri inkar ettiğimiz şeklinde yorumaldılar.

Halbuki bunlar inkar değil, onlardan hesap sorulmasını engellemekti...

Bu defa bu kadar yeter... Devamını sonra anlatayım.

 
Toplam blog
: 26
: 1397
Kayıt tarihi
: 10.08.08
 
 

Eğitimciyim. Mesleğimi seviyorum ama dünyaya ikinci defa gelme şansım olsaydı farklı bir meslekte..