Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

nazende korkmaz yıldız

http://blog.milliyet.com.tr/nazende1

25 Ocak '22

 
Kategori
Anılar
 

SÜRPRİZLER GÜZEL OLMALI

Sürprizleri sever misiniz?

Ben hem yapmayı hem de bana sürpriz yapılmasını severim.

Nedir sürpriz?

TDK tanımına göre sürpriz: Hiç beklenmediği için insanı şaşırtarak sevindiren ya da insanın üzüntüsüne yol açan olaydır.

İnsanı şaşırtarak sevindiren sürprizler olmalı elbette.

Kimi zaman sürpriz yapayım derken sürprizle karşılaşılabilir, unutulmamalı!...Ama olsun, sürprizler, o da göze alarak yapılmaz mı?

Ben de bugün, yaptığım bir sürprizi yazmak istedim. Kime derseniz, yazının sonuna doğru yazayım izninizle.

Lisede öğretmenken gezi kolu rehberliğimde yatılı öğrencilerim için, şehir dışı gezi düzenlemiştim. Marmara Denizinin Anadolu kıyısından Bursa Balıkesir Çanakkale, Trakya kıyısından Tekirdağ İstanbul güzergahında ilçe ve beldeleri içine alan kültür ve doğa gezisiydi. Öğrencilerle eğlenerek yaptığımız bu gezide, güzelliğinden çok etkilendiğim, unutamadığım bir yer vardı. İlk kez gördüğüm bu şirin yer, berrak, irili ufaklı, renkli boncuklara benzeyen çakıl taşlı denizi aklımdan çıkmamış, ancak bir daha gitmek kısmet olmamıştı.

Yaptığım sürpriz, unutamadığım o yere yani Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan turizm beldesi Küçükkuyu’ya 30 yıl kadar sonraki bir ziyaretimle ilgiliydi. Küçükkuyu’da yazlığı olduğunu bildiğim ve çok sevdiğim birine olacaktı bu sürprizim. Daha önce o şirin yeri çok beğendiğimle ilgili sohbetlerimiz olmuştu. Oraya gitmeyi kafama koymuştum. Bir gün evinin, bu beldenin neresinde olduğunu merak ettiğimi söyleyerek konum istemiştim. Göndermişti.  

Sıcak bir yaz gecesi otobüse binip sabah 07.00 sularında Küçükkuyu’ya inmiştim. Elimde çek çek valizimle telefondaki konumu açıp, adrese doğru ilerliyordum. Adres otogara uzaktı, ama çok erken indiğim için sorun değildi. Sabahın erken saatinde rahatsız etmek olmazdı zaten. Ayrıca temiz deniz havasında yürümek de keyifliydi.

Adrese yakınlaştıkça pansiyon bakmaya da başlamıştım.

Önce adresi buldum. Bahçe duvarı dışından biraz bakındım. Erken kalkmış olabilirler, bahçede görebilirim diye. Sonra en yakın bir pansiyonda yer bulup, valizimi bıraktım. Saat ilerlesin diye biraz da etrafta oyalandım. Daha fazla duramadım 08.00 civarı telefonla aradım. Alışkındı zamansız aranmaya ama ben şimdiye kadar bu saatte aramamıştım, o nedenle şaşırmıştı. Asıl sabahın bu saatinde Küçükkuyu’da olduğumu öğrendiğinde şaşırmıştı.

Neredesin deyince, hemen yakınındaki pansiyonda olduğumu söylemiştim. Az sonra gelip beni oradan almıştı. Valizimi alıp oradan ayrılmıştık.

İki dakika sonra, özenerek yaptırdıkları, peyzajı kendi zevkleri olduğu çok belli bahçeden geçip evlerine girmiştik. Evlerinin iç mimarisi de kendi zevkleri olduğunu gösteriyordu. Yine zevkle döşeli olan bir odada dört gün konuk edildim. Tam bir, hem deniz tatili hem de kültür gezisi olmuştu benim için.

Kimdi, sürprizimle dört gün izzeti ikramda bulunan, gezdiren tatil yaptıran bu insan-lar?

Kime konuk olmuştun derseniz,  Can birine derim. Birbirine Can ve Canan olmuş, bir de akıllı kızları olan bir çiftte derim.

“İsmiyle müsemma” diye bir söz vardır ya, herkes için olmayabilir ama bazıları için doğru bence. İsminin özelliğini yansıtanlar var. Gerçekten de kişinin karakterini etkiliyor. İşte isminin hakkını vermiş birineydi sürprizim. O bir Can hocaydı.

Doğduğunda ‘Can’da yetmemiş, bir de ‘Nur’ ile birlikte olsun demişler ve Nur+Can oluvermiş ismi. Hem Nur hem Can anlamlarını taşımak kolay olamamalı deyip, birçok insana can olmuş, nur (ışık) olmuş. Birlikte çalıştığımız on yılı aşkın sürede ve hala ışığı ile öğrencilerini aydınlatması bir şanstır. Birlikte önce bir kamu üniversitesinde, sonra da bir vakıf üniversitesinde çalıştığımız Nurcan Hoca’nın, her sohbetinde mutlak öğrendiklerimiz olurdu. Paylaşmayı çok sevmesiyle, öğrencisine en iyiyi öğretmek için yeni yöntemler üretmesiyle, gerçek emek vererek çalışmasıyla sıra dışı bir akademisyendir bana göre. Ondan bir şey isteyelim de yapmamış olsun, hiç şahit olmamışıdır. Ne yapar eder, canla başla yerine getirir. Çözüm bulmadan rahat edemeyen çok az insandan biridir, Can hocamız.

Öyle ki bir grup öğrencimiz kurdukları whatsapp grubumuzun adını bile“Can Hocalar Etkinliği” diye koymuşlar. Sevgi, bilgi paylaşıldıkça çoğalır demek buraya ne kadar da yakışır, öyle değil mi? Sevgiyi çoğaltmak, bilgiyi yaymak insanlığa güzel en güzel hizmet değil midir?

Her yönüyle tam bir örnek, bu insan, benzer bir eşle birlikte olunca da iyiliğin bütünleşmesi gerçekleşmiş. Böyle iyilik örneklerinin sayısı daha fazla olsaydı, ülkemiz de dünya da çok daha güzel olmaz mıydı?

Asıl mesleği Kadın Doğum uzmanı olan Nurcan Hanım; Beyin Cerrahi Uzmanı olan eşi Serdar Bey ile iyilik timsali bir çift olarak, yılın yarısında benim ilk gördüğümde hayran olduğum şirin Küçükkuyu’da yaşam sürdürmektedirler.  

Ne mutlu ki, öğrencileriyle devam etmekte…

Ne mutlu ondan ders alanlara…

Ne mutlu onu tanımış olanlara…

Ne mutlu sevgiyle yaşayanlara…

 
Toplam blog
: 12
: 230
Kayıt tarihi
: 02.08.21
 
 

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi emekli öğretim üyesiyim. ..