Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '20

 
Kategori
Deneme
 

Sussam Olmuyor Susmasam Olmaz

Ne yazacağımızı bilmeden başına oturduğumuz bir metni; yalnızlık, acı ve ayrılık gibi dramatize temalarla işliyoruz. Peki, hayat drama üzerine kurulmuş olabilir mi? Ya da etrafımızda sadece bize kötü davranan, inciten, hor gören insanlar mı var?

İnsanoğlu acıdan ders alır ama onu yineleyip meyvesini yemeden de bırakmaz. Ta ki yeni bir acı deneyim kapısını çalana kadar. Şiirleri, romanları, şarkıları ve hatta resimleri bile bu deneyimlerle yaratır. Aşkın güzel tarafları da var ama modern çağda bunun karşılığı yok. Dostluğun tatlı sohbeti var mesela ama modern çağda onun yerini birbirinden sıkıcı yazışmalar aldı. Şimdi bir soru daha soracağım size değerli okurlarım. Sizce, soyut olan her bir duyguyu nesneleştiren bizler, yarattığımız bu nesnelerin iyi taraflarını yok etmiş olabilir miyiz?

Üst yapı tarafından yaratılan her an ulaşılabilir insanlar olarak, bu ulaşılabilirliği sonsuz lakaytlığa ve hadsizliğe bağladığımız bir gerçektir. Değerli olan tek şey, ‘’Ben’’ olmuştur. Bu ‘’Ben’’ merkezli düşünce sistemi insanda daima beğenilme, arzulanma, takip edilme ve hoş karşılanma ihtiyaçlarını doğuruyor. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığı takdirde ilişkiler bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde bozuluyor. Üst yapının bizlere sunduğu daima ‘’Alma’’ odaklı kültür, zaman içinde hayatlarımıza yayılmış ve yalnızca nesneler için değil, en güzel duyguları bile kontrol eder olmuştur. Sevgiyi almak, beğeniyi almak, takibi almak, arzuyu almak ve tüm bunların getirdiği mutlulukla kısa süreli sarhoşluk hissini almak. Alkolün etkisi geçince ayılırsınız ve eğer fazla kaçırdıysanız vücudunuzda beliren eklem ve baş ağrılarının yanında kafanızın içinde hissettiğiniz kuvvetli basınç hissiyle mücadele edersiniz. İşte az önce saydığım modern çağın ihtiyaçlarından mahrum kaldığınızda hissettiğiniz acının tablosu tam olarak budur.

Nerede hata yaptık? İnsan önceden doğruyu bilir vaziyetteyken şimdilerde bilmek bir yana doğru ve yanlışın ayırdını bile yapamaz halde. Acı çekiyorum ve hemen bir eser ortaya koymalıyım. Acı çekiyorum bu yüzden intihar edeceğim. Acı çekiyorum bu yüzden yataktan çıkmayacağım. Bunlar sıralanabilir ama önemli olan acı çekmemiz değil. O acının esas sebebi nedir, işte bunu anlamaktır. Sevgilinizden ayrıldığınız zaman o gitti diye mi yoksa onun size olan ilgisi yok olduğu için mi üzülüyorsunuz? Eğer o gitti diye üzülüyor olsaydınız bir daha kimseyi sevemez, birlikte olamazdınız. Ama modern insan ayrılığının daha ilk haftasında hemen bir başka ilişkinin kollarında bulabiliyor kendini. Üstelik bu vaziyette mutlu olduğunu iddia ediyor. Hayır, gerçek olan bu değildir. Gerçek olan nedir biliyor musunuz? Eşini otuz sene önce kaybeden bir adamın o günden sonra kimseyle birlikte olamamasıdır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem’in ölümüyle altın tabaklardan ve en güzel yemeklerden, dünyanın zevklerinden vazgeçmesidir. Bu insanları birbirine böylesine bağlayan şey neydi acaba hiç düşündünüz mü? Siz biraz düşünün, ben yine yazarım.

Sevgiyle kalın, gerçek sevgiyle.

FLANÖR

 
Toplam blog
: 11
: 101
Kayıt tarihi
: 12.10.17
 
 

Flanör ..