Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

04 Şubat '13

 
Kategori
Futbol
 

Takım bizim de (Fenerbahçe nereye gidiyor)

Takım bizim de (Fenerbahçe nereye gidiyor)
 

Her yenilgiden sonra ya da anlamsızca alınan bir “beraberlikten” sonra yazmak benim de hoşuma gitmiyor ama yazmasam da içim içimi yiyor kardeşim.

“Takım bizim de” teknik adama bu kulübün evladı deyip bağrımıza bastık, ama galiba evlat evine yuvasına ihanet etmeye başlayınca bizim olmaktan neredeyse çıkmak üzere…

Niye diyecekseniz anlatayım;

Takıma dünyalar kadar para harcatıp oyuncu aldırıyorsunuz, ancak aldırdıklarınızın sadece ismi var o kadar.

Sahada neredeyse hiç yoklar. Bugün o adamların oynadığı oyunu çıkardığı abuk sabuk maçları çıkaran oynayan o kadar çok adam var ki Türkiye liglerinde, sadece liglerde değil kulübün alt yapısında da var, onları almıyorsunuz üstelik kendi alt yapınızdakiler dâhil hor görüyorsunuz.

Çünkü bulunduğunuz getirildiğiniz yeri kaybedeceğinizden korkuyorsunuz, haklısınız aldığınız paralar öyle az buz para değil tehlikeye ve yabana atılamaz, çünkü bir ömür boyu sizi ihya eden bir para.

Ama anlayın kardeşim olan size Başkana hatta futbolculara değil kulübe ve taraftara oluyor…

Bu kulüp çok büyük badireler atlattı gerçi hala atlatmış değil ama kendisine çok şey borçlu olduğumuz Başkan artık bencilliği bir kenara bırakıp gereğini yapmalıdır. Kirlenmiş bir isimle ve “birlik ve beraberlikten” eser kalmamış bir ekip ruhuyla bu iş bir yere vardırılamaz, gelecek için çok büyük kaygılarımız özellikle futbol kulübümüzün devamlılığına ilişkin endişelerimiz var.

Haklısınız belki dereye geçerken binici değiştirilmez ama olmuyor çünkü o bildiğimiz güvendiğimiz evladımız olan “binici” elindeki dizginleri kaçırdı yere düştü, at nereye gideceğini bilmiyor deli danalar gibi kıvranıp duruyor. Aldığı kararlar seçtiği oyuncular ve oyun sistemi artık dereyi geçirmeye yetmeyeceği gibi azgın bir sele benzeyen süper ligde alay konusu olmaya başladı bile…

Bu ekip ve ekip başı bugüne kadar ellerine geçen saysızı fırsatları kullanamıyorsa daha nasıl bir beklenti içinde olmalıyız ki bu ülkenin en büyük taraftarı gerinmeden kasılmadan korkmadan takımını doya doya seyredebilsin…

Oyuncuların karakterlerine bakıyorsunuz, takım tertiplerini görüyorsunuz, oynayacağınız rakip takım ligin en kötü en beceriksiz takımı da olsa kesinlikle “kazanırız” diyemiyoruz, var mı dünya da buna benzer bir kulüp anlayışı?

Sizin elinizde ülkenin en zengin kadrosu en yetenekli oyuncuları var peki neredeler? Ya onlar yanlış ya da sonuç…

Ben yazdıkça birileri kızıyor hatta birilerinin zoruna gidiyor, kardeşim gerçekten bu takımın içinde futbolcu bile olduğundan şüphe duyduğum oyuncular var, üstelik takımda mutlaka olması gerekenlerine yerine direkt maça çıkıyorlar, yazık değil mi?

Bazılarına verilen şansın onda biri onlara tanınan toleransın yüzde biri bu oyunculara tanınsaydı yemin ediyorum bu ülkenin değil dünyanın en iyi futbolcuları içine girerlerdi. Maç kazanalım diye düşünürken insan kaybetmek kadar kötü bir şey var mı? Nedir bu kayırmaca nedir bu bencillik?

Savaş ve maçlar taktiklerle kazanılır ve en önemli aktörleri de oyuncular, askerlerdir yani “insan” dır. Komutanların ve teknik adamların tek görevi “insanı” en doğru yerde ve zaman da kullanmaktır. Kullanamıyorsunuz kardeşim, her maç birbirinden ayrı alakası olmayan bir takım tertibi içindeyiz. İnanıyorum ki takımın içinde birlik ve beraberlik de yoktur. Çünkü hiç kimse birinin açığını kapatmaya çalışmıyor, destek olmuyor. Bakın pas trafiğine bakın hatalar zincirlerine, sinir harbinden başka açıkça gördüğünüz ne var? Sadece birbirlerine yumruk atmıyorlar ama akıllarından kesinlikle öyle geçiyor, bu mudur ekip takım ruhu?

Bizim gençliğimizde formayı sahiplenmek diye bir şey vardı, ter akıtmak aldığını hak etmek, tek kuruşuna varana kadar aldığının hakkını vermek diye bir şeyler vardı ne oldu bunlar torbaya mı girdi Fenerbahçe de…

Hayret bir şey, dünkü seyrettiğim maç kör dövüşü gibiydi, anlamsızca ve plansızca bir saldırı düzeni içinde sayısız hatalı pas trafiği ama takımınızı iyi analiz eden oyuncuların psikolojisini iyi okuyan bir teknik adam ve ekip bitirdi bizim takımı…Sadece seyrettik(?)

Bakar mısınız adamlardaki şu ruha, sadece üç dört kere kalenize gelip attıkları iki şık golle analarının ak sütü gibi helal olan üç puanı alıp ceplerine koydular ve döndüler memleketlerine helal olsun…

Tesadüf diyeceksiniz belki ama bakın tam on üç maçtır takım her maçta ilk golü yiyor, asıl bizim beraberliği yakalamamız hatta az da olsa galip gelmemiz tesadüf, adam gibi maç oynadınız da zorla mı aldılar sizden puanları, uçmayın, oynamadınız beceremediniz ve kaybettiniz…

Dün kısa yazılarımda taraftar sahip çıkmıyor, adam gibi sahip çıksa bugün ne o oyuncular ne teknik adam ne de Başkan bu kulübün başında kalamazdı, diye yazdım hala söylediklerimin arkasındayım. Sonra da taraftarlarımızı bir partinin seçmenine benzettim, adamlar oy atıyor ama ben attım diyemiyor yakında Fenerbahçeli göğsünü gere gere Fenerbahçeliyim diyemeyecek diye de yazdım, bir meslektaşım beni haksız bulmuş ve eleştirmişti, o da iyi Fenerlidir haklıdır kulübümüze laf söyletmek istemiyor. Ama lütfen şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, bugün işe giden sokağa çıkan kendisini Fenerli olduğunu bilenlerin hepsinin rakip rakımların taraftarlarının alaylı bakışlarına alaylı yaklaşımlarına ve küçükseyen davranışlarına hedeftirler. Benim mesaj kutuma düşen yüzlerce mesajın içinde küçücük bir “yazık” kelimesinin beni ne kadar yaraladığından haberiniz var mı?

Ne hakkınız var, unuttunuz galiba göğsümüzü gere gere şampiyon olmanın bile mutluluğunu yaşatmadılar bu ülke de bizlere, dedikodularla şaibelerle utandık savunduk yıkılmadık ama gün geldi de yanıldığımızı anladık…

Bazı gerçekler acıdır ve maalesef üzeri kapatılamamaktadır. Kalbimize gömdük olan bitenleri reva görülenleri, ayağa kalktık destek verdik ama bu kadar hüsranı bu kadar vurdumduymazlığı hak ettik mi peki? Hayır, ama kime ne anlatacaksınız ki her şey ortada, koskocaman bir hayal kırıklığı…

Fenerbahçe’yi sevmek gerçekleri görmek ve savunmaktır. Savunacağım ama hataları da göreceğim, yoksa yalandan hiç kimse ölmemiş şimdiye kadar bende yaranmak hoş görünmek için yazmaktan vazgeçebilirdim ya da hoşunuza gidenleri yazabilirdim ama ben takımımı yeni değil doğduğumdan beri seviyorum…

Bir başka gerçeği yazayım, umarım yanılan ben olurum, bu takım süper ligde en fazla ikincilikten öteye gidemez, Avrupa kupalarında ise en kısa zamanda hayal kırıklığına uğrarız, haberiniz olsun. Kendinizi hazırlayın ben dünkü maçtan sonra bugünden itibaren hazırlanmaya başladım, taraftarlığımı askıya aldım artık başka bir takımı memleketimin takımını Adana Demirspor’ u izleyeceğim…

 

İyi haftalar…

 

Erdoğan Özgenç

 

Not; az önce görüştüm bazı Fenerbahçeli dostlarım YAYINCI KURULUŞ aboneliklerini iptal etmişler, artık maçları izlemeyeceklermiş, şaşırmadım olacağı da budur…

 

 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..