Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '20

 
Kategori
Edebiyat
 

Taksim'de Aşk İçin Islık Çal

aşk için ıslık çal

 

özgür ve yaramazım; şımarık, çocukça

güneşi içtim, yüreğine dokundum, hakça

ve acını hissettim, gıdıklandım dokundukça

kanayan, bu dünyadaki tüm acılar, kötülükler

adaletsizlikler, şu tanrıya olan inancı azalttı mı?

eğer tanrı, sevgi gibi bir şey değilse, neye yarar

mazlumlar-o güçsüzler sürünüyorsa, ölüyorlarsa

her acı-sevgi söylenmez, dokundukça hissedilir

severken de terk edersin, kaçarsın kendinden

ve ben seni, 43 yıl önce de gördüm, sevdim

77, 1 mayıs’ta; ben de, bu yoldan geçtim

süzülen kırlangıç mavisi, yıldızlarım kaydı

tükenmeyen o düşman alçaktı, kaypaktı

denizin göğsüne yaslandım, acımasızdı

şu mazlumların tek arzusu, umutlarıydı

esneyen göğüs kafesleri-çelikten yaydı

demiri demirle, insanı insanla döven el

örse vuran o çekiç, oraka düzen verdi

alın teri kor oldu, köze can verdi-o şiirci

ve çeliğe su verdi, suyu yakan o demirci

dirildi emekçiler, orak-çekiç kendine geldi

kor ateşi içen kuzenim, gözünde alev vardı

düzenin nasırına bastı ve pazusu çelik kalkan

kızılca meydan, taksim kan, al sancaklı serkan

 

bu meydan, kanlı meydan, kızıl gelincik şafağı, ayın şavkı vurur yüzümüze

yüz görümlük gelin alı sancağı, şehitlikte yatan vanlı-edirneli-niğdeli-tokatlı

dört nala gelen sancaktar süvari ulubatlı, küheylanı denize süren beyaz atlı

beti-bereketi, hanı, hamamı, sansaryanı, zindanı, kavgası ve sevdası balatlı

ah ki-ah! bu kent can çekişiyor, yedi tepe göt kafes ve son nefes, katlı-yatlı

 

istanbul’un sırdaş kimlik kartı taksim anıtı, kitlesel panik

kanlı pazara, bu meydandaki tüm katliamlara, canlı tanık

bu meydan, canlı meydan, vuruldu düştü, gencecik fidan

elvan, kara kalem kaşlı, yoksul bir çocuktu, bu körpe can

bir elinde ekmek, öteki elinde kalemi, defteri ve kitabı tek

bir anne çığlığı yankılandı, ayaklar çıplak, kanayan toprak

ve istanbul geziparkı büyük meydan savaşında-aktı al kan

atlar, ağaçlar ayakta ölür, vurmayın-kıymayın, onlar da can

ve siz, sarayın efendileri; emeği, umudu, yarınları çalarken

saz ve keman çalan, ıslık çalan özgür gençlik, kalktı ayağa

dar ağacından kan damladı şafağa-kızıl şafakta koptu tufan

ah!.. bayazıt meydanı’nda vuruldu bir genç, o emeksiz turan

kurşun yarası, açan kızıl bir karanfildi alnında, o özgür taylan

onlar vatan savunmasında ön safta-bu tarafta-ölüme koşan

 

ve kemal geliyor baştan, fabrika dağdan taştan

göz-gez-arpacık, tetikçi nişangahı-pusudan

gecesi aydınlık, şafağı baş kaldıran al-tan

ey çarkçıbaşı! söndü mü? gözünün feri

gemi su alıyor, iskele tam yol, ileri!..

bak hele can-tutulmuş suyun başı

dönmüyor değirmenin koca taşı

unu eleyip, o eleği duvara astık

nasırlı elimizde, bir kanlı yastık

gözeden su gelmiyor, gelmiyor

düzen değişti, dost el vermiyor

çark dönmüyor, gün dönmüyor

yüce emek, en kutsi değer mi?

her taraf yangın yeri, o şer mi?

katili kutsayan siz, o insan seli

asalak, obur, vampir, o kir mi?

mazlumun ahı, kötülük şahı zin

doğayı kemiren, o kendi neslin

çirkindi o şeytani yaratıklar, cin

tabutluk kanlı sırça köşkleri, kin

cennet için, yanmaya değer mi?

bu kavga ekmek-barış-aşkı şiirin

her şeye karşın; çocuk şöleni için

ah!.. mazlum, vicdanlı, adalet demi

öyleyse, sevi medeniyeti yaşasın emi!

 

dursun özden

www.dursunozdeen.com.tr

 
 
Toplam blog
: 157
: 363
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

ÖZDEN, Dursun; (d: 21.10.1950, Niğde, Türkiye). Gazeteci, Gezi Yazarı, Şair, Belgesel Dursun Özde..