Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '09

 
Kategori
Dünya
 

Talat’tan Rumlara “Mutlu bir süpriz”

Talat’tan Rumlara “Mutlu bir süpriz”
 

Orams çifti...


Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), en son Orams davası ile ilgili olarak, Kıbrıslı Türkleri “Rum’a yama” edecek bir karara imza attı.

Hem de KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat’ın oluruyla...

Orams davası özet olarak; Kıbrıslı Rum Meletis Apostolidis’in, Girne yakınlarındaki Lapta'daki “1974 öncesinde kendisine ait arsa üzerine villa inşa ettikleri” gerekçesiyle İngiliz David-Linda Orams çifti hakkında açtığı dava. (1)

Oramslar aleyhine “arazisi üzerine konut yaptıkları için” tazminat talebiyle Rum Mahkemesi’nde açtığı davayı kazanan Apostolidis, tahsilat için İngiltere Yüksek Mahkemesi’ne başvurdu.

Apostolidis, KKTC topraklarında kalan mülküne karşılık Oramslar’ın İngiltere’deki mal varlıklarına el koymak istiyordu.

İngiltere Yüksek Mahkemesi, Rumların talebini reddetti.

Rumlar davayı istinafa götürdü.

İstinaf Mahkemesi de, Yüksek Mahkeme’nin aldığı kararı kabul edecekti...

Rumlar da bunun farkındaydı.

Apostolidis’in Avukatı Konstantin Kandunas, davayı kaybettikten sonra şu açıklamayı yapıyordu, “İngiltere Mahkemeleri’nde hiç kazanma şansımız yok. Ancak bir yolunu bulup bu davanın ABAD’a havalesini sağlayacağız. Orada ise davayı kazanacağımızdan eminiz.”(2)

Yani, Rumlar İngiltere’den ne yapsalar “elleri boş” dönecekti!

Ta ki...

Rum Avukat Kandunas’ın, “Mutlu bir süprizle karşılaştık..” (2) demesine kadar....

Neydi, Rum Avukat’ın karşılaştığı mutlu süpriz?

Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Rumların İngiltere’de kaybettiği davayı, ABAD’a taşıma kararına “evet” demesiydi.

Yani; 6 Eylül 2006’da, İngiltere’de kazanılan ve “KKTC'nin zaferi” manşetleriyle kamuoyuna yansıyan dava, asla kazanamayacağımız ABAD’a taşındı.

Talat’ın bir “evet”iyle bütün süreç değişti.

Yunanlı Vasilios Skouris’in başkanlığını yaptığı ABAD; Rumları haklı buldu.

Kandunas tekrar konuştu; “Biz Orams davasını İngiltere Mahkemeleri’nde kazanamayacağımızı biliyorduk. Amacımız bu davayı Yunanlı bir yargıcın başkanlığında görev yapan ABAD’a havale etmekti. Ancak havalenin yapılacağı konusunda hiç ümitli değildik. Temmuz 2007’de dava İngiltere İstinaf Mahkemesi’nde dinlenirken, havale talebinde bulunduk. Mahkemenin bize, ‘Bu müraacatınız kabul edilemez. Çünkü İngiltere Yüksek Mahkemesi, artık yorumunu yaptı ve Türkleri haklı buldu’ demesini bekliyorduk. Fakat mutlu bir süprizle karşılaştık. Sayın Talat’ın talimatıyla Türk tarafı müraacatımıza itiraz etmedi ve İngiltere İstinaf Mahkemesi (davayı ABAD’a taşıma) havaleyi yapmak zorunda kaldı.”(2)

ABAD’ın kararının ardından Kuzey’de ortalık ayağa kalktı.

Talat, parti liderleriyle olağanüstü bir görüşme yaparak, “Bu karar asla kabul edilemez” dedi ve ekledi, “Biz istemesek de, dava ABAD’a gidecekti...”

Velev ki dava ABAD’a gidecekti...

Neden Kıbrıs Türk tarafı olarak Rumların isteğine “hayır” denmedi?

Neden Yunanlı yargıç için “reddi hakim” talebinde bulunulmadı?

Neden, “tarafsız olması gereken” Yunanlı yargıç Ocak ayında Rum tarafına gelerek, Rum lider Dimitris Hristofyas’la özel görüşme yaptığında tepki gösterilmedi?

Neden, Rum Yönetimi lideri Hristofyas’a ‘bu konular masada görüşülür” denmedi?

Bu sorular uzatılabilir.

Bu süreçte; Titiana Loizidu, Arestis davalarının ardından, Orams davasının da “yeterli savunma” yapılmaması nedeniyle kaybedilmesi, Kıbrıs Türk halkının kafasında ciddi soru işaretlerine neden oldu.

Özellikle Arestis davası ile ilgili dava sürecini baştan sona değiştirebilecek belgelerin, ilgililerin tüm uyarısına rağmen, AİHM’e sunulmaması ve Orams Davası’nı zaferden hezimete döndüren ABAD sürecinin kabul edilmesi…

Bunlardan biri ve en önemlisi; davalar kaybedildikçe, Kıbrıslı Türklere yönelik; “Çözüm olmazsa davaları kaybedeceğiz. Tek çare Rumla birleşmeliyiz” mantığıyla psikolojik bir harp başlatıldı.

Davaları kaybetme konusundaki “yönetimsel hatalar!” gözden kaçırılmaya çalışıldı.

Kıbrıslı Türklerin “iki devletli çözüm” isteği sümanaltı edildi. (Talat’ın yaptırdığı son ankete göre, halkın yüzde 70.4’ü iki devletli çözüm istiyor)

Ekonomi, Eğitim, Sağlık gibi can alıcı konular Rum tarafına kaydırıldı!

KKTC’nin ekonomisi, sağlığı, eğitimi Rum tarafına kaydırılınca; Kıbrıslı Türkler, Annan Planı’na “evet” demesine rağmen, Rumlara yapılması gereken baskılar, Türk tarafına yöneldi.

Talat da Rumlara, “mutlu sürpriz” yapınca, Kıbrıslı Türklere baskı daha da arttı.

Yapılan psikolojik baskılara rağmen Kıbrıslı Türkler, Rum’a teslim olur mu?

Sorunun kritik cevabı: Ankara’da saklı!

(1)Prof. Dr. Ata Atun, Orams Komplosu, Kıbrıs Postası, 26 Nisan 2009

(2) Volkan Gazetesi, 1 Mayıs 2009

 
Toplam blog
: 40
: 708
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

SEFA KARAHASAN, 1997’den beri gazeteci milletinin aktif üyesi. Gazeteciliğe halen Milliyet gazete..