Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '09

 
Kategori
Dünya
 

Kıbrıs’ta AKP adıyla çözü(l)me mi?

Kıbrıs’ta AKP adıyla çözü(l)me mi?
 

Rum liderin "avukatlığına" soyunan Talat, Erdoğan'ın tam desteğini alıyor


Kıbrıs görüşmelerine; KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın “ilginç tavırları” damga vurmaya devam ediyor.

Orams davasının sonucuyla buna bir kez daha “şâhit” olduk.

Talat, Rum Yönetimi’nin “tam destek verdiği” dava sonucuyla ilgili olarak;

Rum lider Hristofyas’ın “avukatı” kesildi.

Hristofyas’ın “suçunu” örtbas etmek için elinden geleni yapmaya başladı.

Sayın Cumhurbaşkanı, devletin kanalında Rum liderin suçsuz olduğunu ispatlamaya çalıştı, çalışıyor.

Talat diyor ki, “Bu kararın sorumluluğunu ben hiçbir zaman Hristofyas’a yüklemedim”

Kararla ilgili olarak; “Ben (Hristofyas’ın) memnun olduğunu düşünmüyorum...”

Talat’ın Rum lideri savunduğu kadar, Rum siyasiler Hristofyas’a sahip çıkmıyor.

Sayın Talat, “Yoldaşını” Kıbrıs Türk halkının “tepkisinden” koruyor.

Kıbrıs Türk halkını, Kuzey’e hapsetmesinde “suçsuz buluyor...”

Bununla da kalmıyor Talat...

Masada Rum lideri “uyarması” gerekirken, “masadan kalkma lüksümüz yok” diyor.

Daha baştan, “her şeyi kabul ediyor...”

Çaresizlik gösterisinde bulunuyor.

“Çaresizlikle” birlikte; “Görüşmelerde yoğunlaşan bir sürece girdik” diyor.

Kıbrıs Türk halkından ve Anavatan Türkiye halkından, süreç ne kadar “gizlenirse” o kadar iyi olur!

Demek isteniyor ki, “masaya aniden bir plan gelsin ve halk ne olduğunu anlayamadan evet desin...”

Türkiye halkından da tepki gelmemesi için, “AKP ile uyum içinde süreci götürüyoruz” denilmeye devam edilsin.

Peki;

Talat, “Çözümden. Yoğunlaşmaktan” bahsederken, AKEL Genel Sekreteri Kiprianu ne diyor, “Çözüm, mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı demek olacak...”

Rum’un Cumhuriyeti’ne “yama olunacak...”

Zira, Orams kararının ardından, Kıbrıs Türk halkına “Rum’a yama ol” “başka çaren yok” propagandası sürekli yapılıyordu.

Bunu Talat da devam ettiriyor.

Süreci, Ankara’yı kendisine “biat” altına alarak götürüyor.

Masada “kendi siyasi” çıkarları doğrultusunda çözüm arıyor.

19 Nisan’da çıkan iradenin onaylamadığı bir çözüm peşinde koşuyor.

TÜRKİYE’DE FARKLI!

Hristofyas’ı “koruma altına” alan Talat, İstanbul’da ne diyor, “ABAD müzakere masasına bomba attı.”

İçerde başka dışarda başka mesajlar veriliyor.

Türkiye’de daha “gerçekçi”, Kıbrıs’ta daha “subjektif”

Türkiye basınına; eşleri sayın Oya Talat hanfendi ile birlikte, “aşklarıyla” ilgili açıklamalar yapıyor.

Orams kaybedilmemiş!

Her şey yolunda ilerliyor; izlenimi vermek istiyor.

“Yoldaşıyla” arzuladıkları çözüme karşı çıkacak, “engelleri” ortadan kaldırıyor.

Türkiye’de “sessiz bir kamuoyu” yaratıyor.

Bunu da yaparken, AKP’yi çok iyi “kullanıyor.”

Üzülüyorum, “kullanıyor” kelimesini yazmaktan.

Ama..

Gerçek bu.

Yapılan bütün hatalar, verilen bütün tavizler; AKP’nin adı kullanılarak yapılıyor.

Kıbrıs Türk kamuoyu ne zaman Talat’ın üzerine yüklense, hemen halka; “Ankara ile uyum içinde bu kararlar alınıyor” mesajı yayılıyor...


HRİSTOFYAS NE YAPIYOR?


Rum lider Hristofyas ne yapıyor?

“Talat sütten kesilsin gelsin”

“Talat içerde başka dışarda başka konuşuyor”

Bu sözleri söyleyen Hristofyas’ın “avukatlığını” kim yapıyor?

KKTC Cumhurbaşkanı...

Talat, 5 Aralık 2008’de basında çıkan açıklamalarında, kendisini eleştirenlere bakın ne diyordu, “Sütten kesil de gel” diyen Hristofyas’ı eleştirmiyorlar. Bana inanmıyorlar, Hristofyas’a inanıyorlar.“

Evet...

Halk, “Talat’a güvenmiyor...”

Talat da bunun farkında.

Talat’ın süreç içindeki tutarsızlıkları “güvensizliğe” neden oluyor?

Bakın, Orams kararından sonra bunu açıkca yaşadık.

Rum lideri savunmak için elinden geleni yapan Talat; “Hristofyas’ın AKEL Genel Başkanlığı” döneminde, nasıl kandırıldığını, “AKEL bizi aldattı. Belki de yüzlerine bunca yıldır taktıkları maskeyi göremedik. Biz AKEL’i böyle tanımamıştık” diye ifade ediyor.

“AKEL bizi aldattı” diyen Talat, Hristofyas’ın “avukatlığına” soyunuyor.

Halk size nasıl güvensin sayın Cumhurbaşkanı?

Bakın; yine 5 Aralık’taki (2008) açıklamanızda ne diyorsunuz, “Kıbrıs’ta iki halkın olmadığını tanrı inse ispat edemezler...”

Bu sözü söylüyorsunuz...

Ama gökten tanrı inmeden, Hristofyas’ın “masadan kalkarım” resti karşısında, “Tek egemenliğe ve tek vatandaşlığa” “evet” diyorsunuz.

Sonra da, “tek egemenliği” “Ne yapayım Hristofyas masadan kalkacaktı, onun için kabul ettim” şeklinde izah ediyorsunuz.

Böylece; Cumhurbaşkanı olduğunuz devleti, cumhurbaşkanı seçilmenizi sağlayan halkı yok sayıyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanı; 19 Nisan iradesini dikkate almak zorundasınız.

Sizi destekleyen irade yok artık.

2004 referandum iradesiyle görüşmeleri yürütmeyi bırakmalısınız.

Yaptırdığınız anketlerde ortaya çıkan sonuçları görmezden gelemezsiniz.

Dini, dili, ırkı, kültürü farklı iki halkı “illa Rumla birleşeceksiniz” diye zorlayarak bir yere varılamayacağını kavramalısınız!

Gazeteci-Yazar Erten Kasımoğlu’nun dediği gibi, “Değişmelisiniz...”

Değişmezseniz, 2010’da halk sizi mutlaka değiştirecektir.

Bizden söylemesi!

 
Toplam blog
: 40
: 708
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

SEFA KARAHASAN, 1997’den beri gazeteci milletinin aktif üyesi. Gazeteciliğe halen Milliyet gazete..