Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Tamam Bacım...

Geçen hafta iş yerinde bir toplantı anında, kurum müdürüm "5-6 Mart Mardin'de toplantı var, ancak çok gitmek istemiyorum.." diye söze başladığında benim gözlerim parlamış vaziyette sözcükler birbirine girerek "o zaman ben gideyim" dedim. Kabul eder etmez olur da vazgeçer diye, toplantı biter bitmez uçak biletimi araştırdım ve Mardin'e direk uçuş olmadığı için de 5 Mart sabahı Diyarbakır'a bilet aldım.

Mardin İli çok görmek istediğim bir ildi. Bunun dışında da yaşamımda Güneydoğu Bölgesi'ne ilk kez gidecektim. Bu nedenle de çok heyecanlı idim.

5 Mart günü 13:50 gibi Diyarbakır'a indim ve taksi ile Mardin'e gidecek dolmuşların bulunduğu semt garajına gittim. Garaja ulaştığımda, ben henüz taksiden inmeden bagaj açıldı ve orada hazır bekleyen 7-8 çocuk çantamı alarak "abla nereye gideceksin, biz götürelim" dediler. Ben ısrarla "çantam küçük, ben taşırım" dememe rağmen büyük çocuklar "götür götür" diyorlardı. Bir an tedirginlik hissettim, çünkü ısrarcı olsam olumsuz bir şeyler olacağını sezinledim. Dolmuşa kadar gittiler, ben biraz bozuk para verip Mardin dolmuşuna bindim. Biner binmez "ücretler" diyerek yanıma gelen şoföre 100 lira verdim. Ve 8 lira olduğunu öğrendiğim dolmuş ücretinin para üstünü beklemeye başladım. 5-6 kişiyle hareket etti dolmuş ve tek bayan bendim. Ve hiç türkçe konuşulmuyordu. Radyo da dahil olmak üzere sadece kürtçe vardı. Bu aslında beklediğim bir şeydi. Ama ıssız bir yolda devam etmemiz ve hiç tanımadığım bir yerde oluşum, belki basında izlediklerimin etkisi ile tedirgin olmaya başladım. Bir süre yola devam ettikten sonra para üstünü istedim. Şoför, "lütfen" "tamam bacım" diyerek yanıt verdi, ancak kendi aralarında kürtçe konuşmaya başladılar ve bana para üstünü vermemekte direniyordu. Tabi benim tedirginliğim sürekli artıyordu. Bir süre gittikten sonra, başka bir yolcu bindi ve para üstünü hemen aldı. Artık paradan geçmiştim, sağ salim Mardin'ulaşmak dışında bir şey düşünmüyordum. BAma davranışları belki kontrol etmek adına bir süre sonra ezile büzüle "benim de para üstüm vardı" dedim ama gene ses yok.

Bu arada Diyarbakır-Mardin yolu dümdüz ve çok ıssız. Bunlar hep tedirginliğimi arttırıyordu. Mardin'e yaklaşmıştık. O sırada yarı türkçe yarı kürtçe bir şeyler söyleyerek para üstünü verdi. Ama arkasından kendi aralarında kürtçe konuşmaları beni paranoyaklaştırdı.

Mardin'e iyice yaklaştıktan sonra başka bir korku aldı beni.. Polisevi'nde inecektim ama bunu şimdi nasıl söyleyecektim? Bütün cesaretimi toplayarak söyledim ama hemen ardından şoförün telefonla polisevi ile ilgili konuşmasıyla tediginliğim iyice arttı.

Bir saatin sonunda dolmuş Polisevi'nde durdu ve ben indim. Ama o bir saatlik yolun uzunluğunu anlatamam..

İlk Güneydoğu deneyimim böyle başladı.. Sonrasında tabiki çok güldüm.. Hem de kafamda bir sürü soru işaretleri oluştu.. Anlatılan hiçbir şeyin abartı olmadığını ve kendini kendi ülkende nasıl yabancı hissettiğini yaşayarak gördüm.

Ardından iki günlük Mardin yaşamı muhteşemdi.. Bunu da bir sonraki yazımda anlatacağım..

Sevgiyle kalın..

 
Toplam blog
: 5
: 413
Kayıt tarihi
: 20.04.09
 
 

Sosyal Hizmetler Yüksekokulu mezunuyum. Bir kamu kurumunda aile ve çocuk alanında idareci olarak çal..