Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '19

 
Kategori
Psikoloji
 

Tanımlanamayan Gölge...

Günümüze yeni gelmiş bir kavram birikimi değil, hep var olan şey. Her şeyin başlangıç ve de bitişinde. Aman dikkat et stres olma sakın. Sınavlara gir stres, yeni kişilerle tanış stres, çalış stres, oku stres, derdini dök stres... Göbek adım gibi olmuştu. Resmen üzerime yapıştı. Çok var çok. 8 sene oldu... Rahatsızım mideden. Sürekli ilaç iç. Aman sakın içme kanser olursun. Ölünceye kadar ilaç kullanacaksın. Ilık süt iç. Patates haşlamasına hücum. Kimyon ardından su. Helva çok iyi geliyormuş. Midende sıva görevi görüyormuş. 1 torba çimento da gelsin ev yapayım kat kat. "Antral gastrit." Kısaca strese bağlı gelişen bir hastalık durumu. Tedavisi yok. Olsun kabullendim daha yeni, seviyorum da.
 
Bu biraz ön bilgiydi. Oturup sayfalarca yazmak gibi imkanım olacak bir gün inşallah.
Kısaca diyelim. Zorunlu olarak görüşülen beyni boş insanlar, çalışma hayatı vs.hepsi birer stres. İnsanlar çekilmez bir hale bürünmüşler. "Babamı kaybettim, uğurladım onu."
 
Hayatımda alabileceğim asla kabuk bağlanamayan bir yara. Stres mi ? Bulutlar kadar uçsuz bucaksız bir boşluk uçuşuyor, yakıyor içten içe. Kanser gibi. Kafama taktığım gereksiz her şey gerçekten çok boşmuş. Normale dönme çabaları. İyileşiyorum...Halam kanser. Eriyor gözümüzün önünde. Sesi kulaklarımdan gitmiyor. Babam en küçükleriydi dolayısıyla ilk onun gitmesi herkesi çok yıprattı. Halamı da. Hiç dikkat etmediler, kendilerini düşünmediler. Hep başkaları memnun olsunda ! Yok öyle bir dünya arkadaşım.
 
Bu ara keşke çok diyorum. Keşke elimden bir şey gelebilse. Rahatlatabilsem acısını. Malesef artık çok geç. Çok konuştum ama ama işte. Dokunabildiğim kadar varım. Kendimi de düşünmem gerekiyor, eriyorum kimseden habersiz. Çok beklenti içine girdim, herkesten çok beklentim olmuştu ? Ama anladım ki bizi iyileştirecek tek kişi yine kendimiz.
 
Deneyimlediğim için yazabiliyorum sizlere. Bakın halam kötü durumda belki de iyileşebilirdi güçlü olabilseydi çok çabalasaydı. Haklı çünkü tutunabileceği pek bir şey yok... Ağlıyordum ki üzerine annem arayıp ayakta durmamız gerekiyor diyene kadar. Sonra telefonda bir kadınla görüştüm. Kan vermiş, doktor kontrolü falan. Çok önce kanseri yenmiş. Çocuklarım için dedi. Eşinden ayrılmış, sonra da eşi vefat etmiş. Çabalıyor, hayat mücadelesine devam ediyor, enerjisi, ses tonu. Yogo eğitimi almış. Hayatını zor da olsa devam ettirmek çabası. Güç aldım.
 
Her şeyin başı sağlık diye boşuna demiyorlar. Hayatta önceliğimiz kendimiz olmaya dikkat edelim. Hangi durumla karşılaşırsak karşılaşalım güçlü durmalıyız. Dimdik durmalıyız bükülmeden, her şeye rağmen sessizce gülümseyerek... Basit yaşamalıyız bir defa. Beklentisiz, karşılıksız severek. Tıpkı kedi sever gibi. Kendimize ait adımız ve soyadımız varsa bunun hakkını vererek. Çünkü bu hayat bir sınav olduğu kadar hepimize sunulmuş birer hediye. Misal boş bir kağıt gibi, kalemi bul ve de doldurmaya başla. Hayat kısa, akıyor.
 
Son olarak, diğer her şey de içimizde gizli kalsın. Gizem stressiz biz hazine deposudur. Sadece sahibinin bildiği... 
 
Saygılarımla.
Fatoş...
 
 
Toplam blog
: 6
: 184
Kayıt tarihi
: 04.07.14
 
 

Yalnızlığı seven, çok okuyan, araştırmacı, meraklı, kitap ve kahve tutkunuyum, doğa ile huzur bul..