Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '12

 
Kategori
Blog
 

Tanrı seni necaset hamuruyla yoğurmuş (Neyzen Tevfik)

Tanrı seni necaset hamuruyla yoğurmuş (Neyzen Tevfik)
 

Ne dersiniz? Var mıdır, aramızda böyleleri? Hani yani yukarıdaki yazı başlığını hak edecek birileri?


Yoktur, değil mi?


Yoktur elbette… Adları neden bilmem “vefasıza” çıkan editörlerimiz üye seçiminde kılı kırk yarıyorlar zira… Şark kurnazlarını, poşetçileri, megalomanları, ipin ucunu kaçıran narsisleri, zarfçıları, ne bileyim efendim; her türlü “arıza” tipin şeyini kavun koklar gibi kokluyor ve ondan sonra onaylıyorlardır herhalde!

Bunun böyle olmadığını siz de pek âlâ biliyorsunuz, Sayın Culduz!

Biliyorum bilmesine de, anlatamıyorum işte. Bizim millet “kolay olanı” seviyor. Kendi ölçülerine göre “arıza” bir üye ile karşılaştığında editörlerden hemen” infaz “ bekliyorlar. Oysa “istemezük” diye dışladığı üye pek çok roman ve filmde “olması gereken” karakterlerden biri. Bu “memur sitesine “  ne aradığı tartışılır belki ama varlığı da tartışılmaz. Üstelik  “Şark kurnazlığı” ile milyonları temsil ediyor.

Ne yapılması gerekir sizce?

E “yazar” diye geçiniyorsan oturup inceleyeceksin! Hazır ayağına malzeme gelmiş! Böyle “arıza” bir tipi “tahlil” edemeyip satırlara yansıtamıyorsan neyin romanını yazacaksın ki? “Yayınevlerine” ekmeklik olursun sonuçta.

Sizin "indrakadri" başlıklı bir yazınız var, o yazıyı yazarken neyi amaçlamıştınız?

O bir “portre ”çalışmasıydı… Sitede “portre” yazıları yok denecek kadar az. O yazıda “tek kişiden” yola çıksam da toplumun gözden ırak tutulmayacak önemli bir bölümünü yansıtmaya çalışmıştım.  MB idaresi üye seçiminde “seçici” olsaydı ben o yazıyı yazamazdım. Hem sonra MB idaresi neye göre “seçici” olacak? Ölçü nedir? Bırakın bu siteyi de oturduğunuz mahalleyi inceleyin. Akşam olunca pencerelerden ışıklar yansır sokağa… Elbette o mahallede iyi insanlar da vardır ama genelleme yapamayız işte. Ensest, aile içi şiddet… Pek çok “dram” yaşanır o perdelerin gerisinde.Bu tür "sürprizlere" MB'de de rastlamak mümkün.

"Arıza tip" dediniz, örnekler misiniz?

Geçtiğimiz kış tatilimin bir bölümünü İstanbul/Maslak’ta geçirdim. Kaldığım daire birinci kattaydı. Giriş katındaki dairenin kapı zilinin yanında gösterişli bir plaket ilgimi çekmişti. Plakette “Bülent B…oğlu  Yüksek Mühendis /Şair/yazar/ressam” yazıyordu. Kapı önü ise silme ayakkabı ile doluydu. Ben bu Bülent bilmem ne oğlunu hiç görmedim ama hakkında “kimselere sormadan” pek çok bilgi edindim. Kapı önündeki ayakkabı yığını ve kapı zilinin yanındaki pirinç plaket çok şey anlatıyordu zira.

Bir de editörlerin "vefasız" olduğu söylentisi var, bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Son yazım “editör seçkilerinde” çıktı, bu konuda görüş bildirmesem?

Olmaz tabii, söyleyin bakalım editörler niye vefasız?

Ben de üye olduğumdan beri bu konunun peşindeyim zaten. Kıdemli bir üyeyim ve editörlerin neden “vefasız” olduğunu çok iyi biliyorum. “Arıza” diye nitelendiremesek de sitenin “ortak” bir “mantalitesi” var, bunu yadsıyamayız. Gizleme başarısı gösteren arkadaşların sayısı pek az ama sitedeki “beğeni açlığı”(ki en rezil açlıktır) had safhada. Tamam! İnsan kendini beğenmezse çatlarmış ama bunun da bir ölçüsü var. Yazılarını beğeniyle okuduğum pek çok arkadaş bugün yazmıyorlar. Bir “beklentileri” vardı doğal olarak. Gerçekleşmeyince “çekip gittiler” ama giderken “giderim haaa” nameleri de yapmadılar.

Ne tür beklentilerdi bunlar?

Valla onu ben de çözemiyorum. Tek neden olarak “Milliyet com tr’ye seçilememek” dersek doğru olmaz zira kopmalar çok önceden başladı. Giden arkadaşlar (benim beğendiklerim yani) gerçekten güzel yazıyorlardı ama sadece güzel yazmanın yeterli olmadığını bilmiyorlardı. Ama öte yandan “com tr” seçimleri de biraz hayal kırıklığı yarattı, bu kesin.

Sizin beklentileriniz yok muydu?

Tembellerin beklentisi olmaz, Ferhunde Hanım. Benim klavye başına oturacak zamanım kısıtlı. Diyelim ki zaman buldum, ne yazacağım? “Bizim evin hallerini” yazamam zira ayda bir eve gidiyorum. Ama üzerime gelmesinler “Milliyet com tr” şeyine anında seçilirim, ona göre!

Sahi mi?

Valla!

Nasıl olacak o iş, Sayın Culduz?

Kafayı çalıştırmak lazım... Bakın Milliyet com tr’nin  MB’den gitme“ futbol” yazarlarına… Sabırla “Fenerbahçe makaleleri” yazdılar… Bu “makalelerle” yeni bir “tarz” yaratıp seçilmeyi hak ettiler! Aynı sabrı bir “cimbomlu” veya “Beşiktaşlı” bir üye gösteremedi maalesef! Şimdi tutup da “Canım Başak Hanım Fenerli de ondan oluyor bu işler” demesin kimse! Fena halde yanılır.

Futbol da olsa bir "kontenjan" boşluğu var, diyorsunuz yani?

Bir değil, birden fazla var, Ferhunde Hanım.

O boşluklardan birini doldurma ihtimaliniz var mı, Sayın Culduz?

Valla “futbol ve Beşiktaş” yüzünden babası tarafından (daha 11 yaşındayken) “asabiyeciye” götürülmüş bir üyeyim. 2o yıl (Avrupa sahalarında) meşin yuvarlak peşinde koşturmuşluğum var! Başak Hanımdan bir teklif gelirse duyarsız kalamam  elbette ama yazı başına verdikleri 5o Euro konusunu da masaya yatırırım tabiyatıynan! Futbol yazıları 1oo’den aşağı olmaz!

MB İdaresine "zarf atmak" da böyle bir şey oluyor galiba , Sayın Culduz?

Eh; MB’de zarf atan atana… Benim başım kel mi? Şeytan diyor “Git Milliyet com tr futbol şeyini bir güzel silkele”…  Ne o öyle “Fener de Fener”? Oraya biraz "hareketlilik" getireceğim kesin!

Söyleşimizin sonuna geldik. Ne var ki yazı başlığı oldukça sert, neden?

E hak ediyor ama! Adam(!) haftada 2 defa “Blog kategorisinde” yazı yazıyor… Yazabilir tabii…  Yazdığı yazı gündemden düşünce  o yazıyı “pat” diye “deneme” kategorisine postalıyor… Postalar tabii. Ama ondan sonra tutup hem üyelerle hem de editörlerle alay eder gibi “Ben Blog kategorisinde çok az (26 tane)yazdım” diyebiliyor… E,  Neyzen Tevfik’in o mısraları ister istemez devreye giriyor işte.

Teşekkürler Sayın Culduz...

Ben teşekkür ederim efendim.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..