Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '08

 
Kategori
Tarih
 

Tarafsız Yorumun eksik tarafı; Karl Marks'ı tanımak...

Tarafsız Yorumun eksik tarafı; Karl Marks'ı tanımak...
 

MB yazarı Sn. Metin Yazarel'i tesadüfen bloglar arasında gezinirken buldum diyebilirim. İlginç bir araştırmacı. Ortaya koyduğu konular benim de fazlasıyla ilgimi çeken araştırdığım, üzerine kafa yorduğum şeyler.

Siyonizmin icadı olan kabalacı hizip tarikatları; sosyalizim ve faşizmin doğuşu… isimli blogda biraz takıldım kaldım doğrusu. Sosyalizm ile yahudilik arasında bağ kurmak yine yazının içeriğinde taşıdığı deliller doğrultusunda çok da zor değil. Aslında bazen nereden bakıyor olduğunuz çok önemli. Neye inanıyor oluşunuz da. Sosyalizmin kökeninde Sn. Metin Yazarel'in anlattığı her şey var. Açıkçası çalışma nesnel kaygılar ön planaalınmış olsaydı fazlasıyla da doyurucu.

Ancak tarafsız yorumun bakış açısı böyle olmamalı. Hele satırlar uzadıkça ve konu Marks'a kadar uzanınca tarafsızlık kimliğini korumak da kolay olmuyor.

Nereden baktığınız çok önemli dedim.

Marks'ın bir yahudi olması onun suçu değil. Siz de ben de yahudi olarak doğabilirdik. Yahudiliğin kendi inanç sisteminin gereği olan bir takım ritüellere bağlı kalmak da işin doğasındandır. Örneğin Marks'ın babasının haham olması onun yahudi inancına sıkı sıkıya bağlı olduğunun bir kanıtı değildir. Yahudilikte hahamlık çokça rastlanılan bir durumdur. Mesala tam da islamdaki imamla eşitlenemez. Kuşkusuz dinine sıkı sıkı bağlı olduğunun bir emaresidir de. Hele Talmud öğretisine bağlılığı da hiç garipsenecek bir şey olmamalı. Üstelik biraz sonra yapacağım alıntıların yazılmasında belki de bu aile ortamının çok belirleyici olduğunu da kabul etmeliyiz.

Sn. Metin Yazarel, Marks'ın yazarlık hayatına Yahudi Sorunu Üzerine yazdığı bir yazıyla başladığını söylüyor bize. Doğrudur. Ancak biraz sonra o makaleden yapacağım alıntılarda da görüleceği üzere bir çok siyonistin yazdığı tarzda bir metin değildir bu makale.

1843 tarihinde yazılmış olduğunu öğrendiğimiz bu makalenin içeriği Nazi Almanyasındaki egemen görüşler kadar anti-semitist yorumlanabilir.

Uzatmayalım, Marks'ın Yahudi Sorunu Üzerine yazdığı makaleden yapacağımız alıntılara geçelim.

Aşağıda yapacağım tüm alıntılar Marks'ın makalesinden bire bir alınmıştır. Ben okurken rahatsız oldum. Ancak Sn. Metin Yazarel'in çalışmalarını daha doğru çizgide sürdürebilmesi için okunması gerektiğine inanıyorum.

Yine uyarım şudur ki, Metin Bey Marks'ın hiçbir yazısında yahudilikten vazgeçtiğini belirten bir itirafı olmadığını da iddia ediyor. Okuyalım, birlikte karar verelim.

Yine iddia odur ki Marks Rothschild gibi çok güçlü yahudi zenginlerle ilişki halindedir. Aşağıdaki metinde bunun da eleştirisi vardır.


"...Yahudinin gizini onun dininde değil, dinin gizini gerçek yahudide arıyalım. Nedir yahudiliğin dünyasal temeli? Pratik gereksinim, özel çıkar.

Nedir yahudinin bu-dünyalık dini? Bezirganlık. Bu-dünyalık tanrısı? Para.

Pekala! Bezirganlıktan ve paradan, bunun sonucu olarak pratik, gerçek yahudilikten özgürleşme, zamanımızın öz-özgürleşmesi olabilirdi.

Biz demekki yahudilikte, şimdiki zamanın genel anti-toplumsal bir öğesini görüyoruz, ki bu öğe, çözüşmek zorunda kaldığı, şimdiki yüksek düzeyine, -yahudilerin böyle berbat bir bağlantıyla katıldıkları- tarihsel gelişme yoluyla ulaştırılmıştır.

Yahudinin özgürleşmesi, son tahlilde insanlığın yahudilikten özgürleşmesidir. Yahudi kendini zaten özgürleştirmişti, ama yahudi tarzında.

Örneğin Viyana'da hoş görülen yahudi (
belki de o kişi Rothschild ailesinden geliyor?) , parasal gücüyle krallığın tümünün kaderini belirliyor. En küçük bir Alman şehrinde bile haklarından yoksun bırakılabilecek yahudi, Avrupa'nın geleceğine hükmediyor. Korporasyonların ve loncaların yahudiye kapalı olduğu ya da henüz onun yanında yeralmadıkları bir sırada, ortaçağ kurumlarının dikkafalılığı sanayideki ataklık karşısında maskara durumuna düşüyor.

Bu yalıtık bir olgu değildir. Yahudi kendini yahudi tarzında özgürleştirmiştir, yalnızca parasal güç elde ettiği için değil, ama onunla ve ondan ayrı olarak da, para dünya gücü haline geldiği ve pratik yahudi tini, hristiyan halklarının pratik tini haline geldiği için. Yahudiler, hristiyanlar yahudilere dönüştüğü ölçüde kendilerini özgürleştirmiş oldular.

Yahudinin pratik politik gücü ile, politik hakları arasındaki çelişki, genel olarak politika ile parasal güç arasındaki çelişkidir. Teorik olarak politika parasal güçten üstünken, gerçekte onun kölesine dönüşmüştür.

Yahudilik hristiyanlığın yanında tutunabilmiştir, ama yalnızca hristiyanlığın dinsel eleştirisi ve hristiyanlığın dinsel türeyişine ilişkin kuşkunun cisimleşmesi olarak değil, daha çok pratik-yahudi tin, yahudilik, hristiyan toplumda tutunduğu ve böylelikle en yüksek gelişimine kavuştuğu için. Sivil toplumun özel bir üyesi durumundaki yahudi, yahudiliğin sivil toplumdaki bir belirimidir yalnızca.

Yahudilik tarihe karşın değil, tarih yardımıyla tutunmuştur.

Sivil toplum, yahudiyi, sürekli kendi bağrından çıkararak üretmiştir.

Yahudi dininin dayanağı, esas olarak nedir? Pratik gereksinim, egoizm.

Bu yüzden yahudinin tektanrıcılığı, gerçekte pek çok gereksinimin çoktanrıcılığıdır, kenefi bile tanrısal yasanın konusu yapan bir çoktanrıcılıktır. (
Talmudçu bir gelenekten gelen Marks'ın yahudilikle ilgili en çarpıcı yorumu) Pratik gereksinim, egoizm, sivil toplumun ilkesidir, ve sivil toplum politik devleti tamamen doğurur doğurmaz, bu saf biçiminde görünür. Pratik gereksinimin ve özel çıkarların tanrısı paradır.

Para, İsrail'in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez. Para insanın tüm tanrılarını aşağılar ve onları metalara çevirir. Para herşeyin evrensel, kendine oluşmuş değeridir. Bu yüzden de tüm dünyayı, hem insan dünyasını hem doğayı, özgül değerinden yoksullaştırır. Para, insanın işinin ve insan varoluşunun yabancılaşmış özüdür, ve bu yabancı öz insana hükmeder ve insan da ona tapınır.

Yahudilerin tanrısı dünyasallaşmış, dünya tanrısı haline gelmiştir. Değişim yahudinin gerçek tanrısıdır. Onun tanrısı yalnızca yanılsamalı değişimdir.

Yahudinin sanrısal milliyeti, tüccarın, genel olarak da para-insanın milliyetidir.

Yahudinin temelsiz ve nedensiz hukuku, temelsiz ve nedensiz ahlaksallık ile genel olarak hukukun, özel çıkarlar dünyasını kucaklayan salt biçimsel ayinlerin, ancak dinsel bir karikatürüdür.

Burada da, insanın en önde gelen ilişkisi, hukuksal ilişki, yasalarla ilişkisi oluyor, bu yasaların onun için geçerli olmasının nedeni bunların onun kendi istenç ve özünün yasaları olması değil, bu yasaların hüküm sürüyor olması ve karşı çıkışın cezalandırılacak olmasıdır.

Yahudi cizvitliği, Bauer'in Talmud'da keşfettiği aynı pratik cizvitlik, özel çıkarlar dünyasının yasalarla-bu dünyanın başlıca sanatı, dünyayı yöneten bu yasaları kurnazca çiğnemektir- ilişkisidir.

Yahudilik, din olarak, teorik bakımdan bir gelişim sürdüremedi, çünkü pratik gereksinimlerin dünya görüşü, doğası gereği sınırlandırılmıştır ve bitirmek için birkaç vuruş yeter.

Pratik gereksinimin dini, tamamlanışı, doğası gereği, teoride değil, ancak pratikte sağlanabilirdi, çünkü onun hakikati pratiktir.

Yahudilik yeni bir dünya yaratamadı, ancak dünyanın yeni yaratım ve yeni koşullarını eylem alanına çekebildi. Çünkü nedeni özel çıkarlar olan pratik gereksinim pasif kalır kendi, gönüllüce büyüyeceği yerde, ancak toplumsal koşulların sürekli gelişmesinin bir sonucu olarak kendini büyümüş bulur.

Yahudilik zirvesine sivil toplumun tamamlanışıyla ulaşır, ama sivil toplum tamamlanışına ancak hristiyan dünyada ulaşır. Sivil toplum kendisini, devlet yaşamından, yalnızca, tüm ulusal, doğal, moral, teorik ilişkileri insana dışsal kılanhristiyanlığın egemenliğinde tümüyle ayırır, insanın tüm tür-bağlarını koparır, bu tür-bağların yerine egoizmi, bencil gereksinimi koyar ve insan dünyasını atomize olmuş, biri diğerine düşman bireylerin dünyasına çözüştürür.

Hristiyanlık yahudilikten çıkmadır ve yeniden onda çözüşmüştür.

Hristiyan baştan beri teorize eden yahudiydi, yahudi bu yüzden pratik hristiyandır ve pratik hristiyan da yeniden yahudi olmuştur.

Hristiyanlık gerçek yahudiliğe yalnızca görünüşte üstün gelmiştir. Pratik gereksinimin kalabalığını, onu mavi göklere çıkarmanın dışında bertaraf edemeyecek kadar asildi, tinseldi.

Hristiyanlık yahudiliğin yüce fikri, yahudilik hristiyanlığın kaba ve pratik uygulanışıdır. Ama bu uygulanış, ancak hristiyanlığın tam bir din olarak, insanın kendisinden ve doğadan öz-yabancılaşmasını teorik bakımdan tamamlamasından sonra genel bir uygulanış haline gelebildi.

Yahudilik ancak o zaman evrensel egemenliğe ulaşabilmiş, ve yabancılaşmış insanı ve doğayı elden çıkarılır kılıp satılıklaştırmak için, egoist gereksinimn ve ticaretin köleliğine tabi nesnelere çevirmiştir.

Eksiksiz pratikte, hristiyanın göksel saadet egoizmi, zorunlu olarak, yahudinin maddi egoizmine, göksel gereksinim yersel gereksinime, öznelcilik de özel çıkarlara dönüşür. Yahudinin direngenliğini, diniyle değil, ama, tersine, dininin insani temeliyle pratik gereksinimle, egoizmle- açıklıyoruz.

Toplum yahudinin ampirik özünü, -bezirganlığı ve bunun önkoşullarını- ortadan kaldırmayı başarır başarmaz, yahudi olanak-dışı hale gelir, çünkü bilincinin artık nesnesi yoktur, çünkü yahudiliğin öznel temeli, pratik gereksinim, insanileştirilmiştir, ve çünkü bireysel-duyumsal varoluş ile insanın cinsil-varoluşu arasındaki çelişki ortadan kalkmıştır.

Yahudinin toplumsal özgürleşmesi, toplumun yahudilikten özgürleşmesidir.


(Sayfa 44-52) Karl Marks (Yahudi Sorunu)


Sn. Metin Yazarel'in ifade ettiği ve altını çizdiği bir çok hususun gerçekliği olsa bile kurgu böyle olmamalı.

Ben ne bir marksistim ne de siyonist. Ancak çok okuyan ve araştıran biriyim. Doğruları ve gerçekleri bir cümle arasında geçiştiremeyiz. İçeriğinde ne olduğunu da bilmeliyiz. Bu blogun yazılma amacı da bu.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..