Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '10

 
Kategori
Arkeoloji
 

Tarhu'dan Oğuz'a

Tarhu’dan Oğuz Kağan’a Yazılı kaynaklara göre Anadolu’nun bilinen ilk yerli halklarından olan Hatti’lerin ve Kuzey Suriye halklarından olan Hurrilerde tanrının adı Tarhu’dur. Tarhu, gök tanrı, ışık – güneş tanrısı olarak bilinmektedir. Tarhu, kabartmalarında; elinde yıldırım demeti, balta ile resmedilmiştir. Bazı kabartmalarında ise boğa üzerinde resmedilmiştir. Hititlerde kral yaşayan kralın ilk eşinden olan erkek çocuğunun kral seçilmesi eğer erkek çocuk yoksa kız çocuğuna dışarıdan kraliyet ailesinden bir erkek eş alınması şeklinde yasalaşmıştır. III. Murşili (Urhiteşup) bu şekilde kral olmuştur. Urhiteşup olma durumu ‘urhi’ adlı bir kişinin belirli bir ritüelden geçirilerek ‘tanrının izni ile onun adına hükmetme yetkisi kazanma durumudur. Sümerde tanrı kavramının karşılığı ‘dingir’dir Dingir; An, Adad, Şamaş, Eli (ilium) Tarhu, Bel…. Döneminde yaşayan, düşüncesi ile içinde bulunduğu topluma mal olan kişilerdir. Yazılı kaynaklarda; yaşayan kralın ölümü, onun tanrı olması olarak ifade edilmiştir. Anadolu’da, mekanik motor gücün kullanılmadan önceki dönemde birincil güç hayvan gücüdür. Bunun için de öküz kullanılmıştır. Öküz boğanın / dananın enenmesi sonra aldığı addır. Boğanın taşağının (taşab ?) altındaki bir damarın burkulması - enenmesi şeklindedir. Bunun nedeni boğa’nın azgınlığı nedeniyle yük taşımaması, sorumluluk almaması, etrafı kırıp dökmesi, gücünü toplayamamasıdır. Bu tür boğanın adı ise ‘harin’ dir. Harin olma kızgın – şehvetli olma, sağa sola saldırma halidir. Grek Mitolojisinde azgın Minos Boğasının öldürülmesi bu olayı simgelemektedir. Bunun yanında Kübele rahiplerinin kendilerini hadım ederek tapınağa adaması da bu geleneğin devamı olarak değerlendirilmektedir. Ancak gelenek kontrol altında tutulması gereken enerjinin tamamen yok edilmesi halinde algılanarak kurumsallaşıp uygulandığı anlaşılmaktadır. Günümüzde rahiplerin evlenmeyerek inzivaya çekilmesi, Bektaşi inancında olan bazı kişilerin mücerret kalması aynı inancın devamı şeklinde görülmektedir. Tarhu adı zaman içinde kullanılmayarak Teşub adı etken olmuştur. Günümüzde Müslümanlık inancına sahip toplumlarda ‘Tanrı – İlah’ adının değil de ‘Allah’ adının kullanılması bu duruma örnek olarak kullanılabilir. M.Ö II- I. Binde, Tarhu Teşub, toro / boğa üzerinde resmedilmiştir. Bunun yanında iki boğanın çektiği araba üzerinde de resmedildiği bilinmektedir. Dağa çıkarak tapınma eylemi en erken dönemde Şanlıurfa Göbeklitepe’de M.Ö 10.000 yılında başlamıştır. Bu kültürün önceki döneminin olması gerektiği düşünülmektedir. Ancak kalıcı bir belge bulunmadığından keyfiyeti bilinmemektedir. Yahudi İnancında Turu Sina, Hıristiyan İnancında Hz. Meryem’in evinin bulunduğuna inanılan Efes/Bülbül Dağı, Antakya’da dağ üzerindeki Aziz Piyer Kilisesi, Müslüman İnancında Arafat Dağı, Tüm Anadolu’da yüksek dağ zirvelerinin kutsal sayılması, yaz aylarında yaylaya çıkma eylemi bu inancın farklı adlarla kurumsallaşmış dinlerdeki kültürel -tarihsel seyri olarak görülmektedir. İngiliz Etimoloji sözlüğüne göre ‘Tor’ kelimesinin etimolojisi yüksek kayalık yer, kanun – töre, ışıklandıran anlamı da taşımaktadır. Dilimize Anadolu diye anılan kelimenin anlamı Grekçe diye bilinen eski Yunan’da Torların / Boğaların ülkesidir. Bu Anadolu’ya verilen anlamlardan birisidir. Karşı ülke anlamında da kullanılmaktadır. Antik dönemde konan isimler o yörede yaşayan halkın inancı – tanrısı ile iniltilidir. Bu nedenle Anadolu adının ilk anlamının Tanrı An’ın eli-ülkesi, olduğu düşünülmektedir. Latince’den İngiliz diline geçen “ox - axe” kelimesinin hem balta hem de öküz anlamına gelmesi; Balta ve öküz M.Ö II-I. Binde, Anadolu inançlarında tanrı Teşub’un - Adad’ın - Bel’in simgesi olduğundandır. Ök/ğ, eski Türkçe yönetici - kral anlamındadır uz ise ışık, Ok(ğ)uz, ışık kral, bilge / aydın kral anlamlıdır. Türk boyları zamanla bu sözü OĞ şeklinde telaffuz etmişler ve oradan OĞUZ adı gelişmiştir. OGH-UZ[1]. Latin sözü olarak bilinen “ex oriente lux” ‘ışık doğudan’ sözü, ox (oğz) sözünün birincil anlamının ışık olduğunun kanıtlarındandır. Ex sözünün ‘ölüm- değişim’ anlamında olmasının nedeni de kişinin bireysellikten kurtularak evrenselliğe kavuşması, bireysel akıldan evrensel akla geçişinin simgesidir. Oğuz Kağan’ın ay’dan doğması güneşin ayda yansıması, tanrısal ruhlu erkeğin, kadınla birleşmesinden meydana gelen, ışıktan, ışk (aşk)dan doğan anlamındadır. Müslümanlık inancında yer alan yolundan gelme ve belinden gelme düşüncesinin tarihsel yansımaları; Athena’nın Zeus’un başından doğması ‘düşüncesinden doğan – inancını yaşayarak tanrıya eren’, Hepaistos’un bacağından doğması ise onun çocuğu olarak algılanmaktadır. Eski kültür ve uygarlıkların, Anadolu’daki inançların araştırılıp, isimlendirilip yazıya dökülmesi Batılı kişilerce gerçekleştirilmiştir. Böylelikle kendimizi, kültürümüzü ve antik kültürleri bu kaynaklardan kopya ederek tanımladık. Okuduklarımızla da öğrendiğimizi sandık ve savlar ortaya attık. Kendimizi ise 1071 de Anadolu’ya geldik ve Müslüman kimliği ile sabitledik. Böylelikle kendi yanılgımız içinde birbirimizle kavga eder olduk. Bu iki kültür öğesi de batı ile uzun süre savaş yaptığından bu uygarlıkları da eski uygarlıkların devamı olarak öğretildiğinden, batının da sosyal bilimleri kendi sosyo kültürel politikaları gereği tanımladığından tarihi ve arkeolojik verileri hep dışımızda tanımladık. Ne kelimeleri ne yaşamları kendi kültür ve yaşamımızla kıyaslamadık. Batılı bir kişinin ismimizi dahi kendi dilinde yazması ile ismimizi başka bir kelime diye baktık. Böylelikle kazılarda çıkan eserlerin ölçümünü yapıp fotoğrafını çeken ve şeklini tarif eden bir arkeoloji bilimimiz oldu. Arkeoloji biliminin ‘arkhe’ ilk- öz’ün bilimi olduğunu, bizim de ilkten geldiğimizi fark edemedik. Edenleri söyleyenleri ise çeşitli olumsuz yaftalarla yaftaladık. Kendi sosyal-bilimsel kimliğimizin de bir şey üretmemesi üzerine ya batılı bir bilim adamına dayanarak salvolar attık ya da kendi kendimize Donkişotluk yapmaya kalkıştık. “oxhos” kelimesi ayak takımı, başıbozuk anlamında da kullanılmıştır. Bunun nedeni Helen, Roma ve Haçlı Seferleri ile Anadolu’nun öz halkının büyük oranda ortadan kalkması, Şamanist kültürün - ‘ox – okhs – oğuz’ inancının zayıflaması ve yeni idarenin eski kültürü aşağılama propagandasının gereğidir. Antik kaynaklarda yazılı olan ve sonunda ‘okhs’ bulunan her kelime Anadolu’lu, ox-oğuz soylu anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Böylelikle sadece ve Anadolu’da değil Ege Adalarının da ilk halklarından – kültüründen olduğumuzu görmüş oluruz. Oğuz Kağan Destanında Oğuz’un özelliklerinin sayılırken öküz gibi kuvvetli denilmektedir. Oğuz kelimesinin Eski Yunan Dilindeki yazılışı olan’ Okhs’ İngilizce ‘ox’ boğa anlamlıdır. Oğuz Kağan’ın Dede Korkut Hikâyesindeki Boğaç Han’ın ‘Oğuz’ destansal kişiliğin yansıması olduğu düşünülmektedir. Destansal kişilik olan Oğuz Kağan’ın kim olduğu konusunda; Oğuz Destanındaki bilgilerden yola çıkılarak Hun İmparatoru Mete Han’ın yaşamı ile ilgili bilgilerden O’nun Mete olduğu söylenmektedir. Mete: M.Ö. 234 - M.Ö. 174), M.Ö. 209 - M.Ö. 174 arasındaki Hun hükümdarıdır. Bunun nedeni Helenistik Dönemde mitoloji yazımının artmasıdır. Yazarların yazılı olmayan destanları kaleme almalarındandır. Anadolu’da Mete’nin ardılı olarak Romalılara karşı 48 yıl boyunca Anadolu’yu savunan Mitridates’ ‘Bedri’nin yaşamı da mitolojik konulara kaynaklık etmiştir. Tarihsel değerlendirmem odur ki; ‘Oğuz’ bir kişi olmayıp bir inancın ox (oksh)– tor inancını temsil eden makam – unvandır. Tor – tur inancı (İştar) dönüşüme inanma – dönüşümü ritüellerde gösterme tüm semavi dinlerde görebiliriz. Hz. İsa’nın Cebeli Akra’da aman Dağı’nda kültünü kuran Aziz Simon’a sen ‘bedro’sun demesinin nedeni onun tur inancının temsilcisi olduğunun göstergesidir. Tor kelimesinin temel - kaya olarak algılanması ve ilk kiliselerin kayalara oyulması veya kaya üzerlerine yapılması inancın kültüre dönüşümünü göstermektedir. Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektaş’ı Veli adı düşüncemize dayanak oluşturmaktadır. 02.04.2010 Gaziantep Saygılarımla
[1] Doç.Dr.Halil BERKMEN Ok Dilleri
 
Toplam blog
: 10
: 699
Kayıt tarihi
: 24.12.07
 
 

Anadolu'da var olan, varlığını Anadolu'nun yaşamına vermiş kişiler için var olanlara. Atatürk Üni..