Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Tarihe bakış açımızı neler belirliyor? 28 Şubat’ı kimler hazırladı?

Tarihe bakış açımızı neler belirliyor? 28 Şubat’ı kimler hazırladı?
 

Tarihe bakışımız hatalı, gülünç ve acınası… Çünkü olaylara duygusal ya da ideolojik bakıyoruz… Bu günkü duygularımızı, düşüncelerimiz doğrulatma aracı olarak görüyoruz tarihi… İdeolojimizi onaylatma yeri sanki tarih… Yani sanki bir nevi noter…  Hani elinizdeki her asli belgeyi onaylamak zorunda olan noter…

Tarih aslında çoğunluğun zaman içindeki eylemleridir… Daha doğrusu bu günü belirleyen eylemleridir demek lazım… Diyalektik gereği elbet ‘’asıl yürüyen’’ yanında ona muhalefet eden unsur/etkenlerde olacaktır… İşte bu gün herkesin elinde ‘’belgelerim’’ var dedikleri olaylar bunlarddır… İşte asıl yürüyene, asıl belirleyene tarih denir… Tarih sonuçtur, değiştirilemez… Bu gün onun üstünde temellenmiştir.

Tarihi değiştirerek bu günü değiştirmek arzusu çok yaygındır… Ancak çocukçadır bu arzu… Yine de sık sık düşülür bu tuzağa… 28 Şubat 1997 üzerinde bile anlaşamamamızın nedeni budur… Tarih bile sayılmayacak kadar kısa, daha üzerinden 15 yıl geçen olaylara bu günden bakıyoruz çünkü…

Oysa o gün ana kütle, asıl yürüyen neydi ona bakmak lazım… Sanki ana kütle, çoğunluk ve kendimiz o dönemde anadan doğma demokrattık… Hepimiz de demokrasiye yapılan bu müdahaleye nefretle baktık… Demokrasimizi namusumuzu korur gibi korumaya hazırdık…

Bizi silah zoruyla susturdular… Ve bizler şimdi o dönemin hesabını soruyoruz, hatta intikamını almak için yanıp tutuşuyoruz… Güldürmeyin beni yahu… 12 Eylül Anayasasına yüzde doksan küsur oy verip, sonradan o günleri lanetlemeye benziyor bu tutumumuz… Hatta Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde her kes demokrattı da bir tek Mustafa Kemal diktatördü söylemine… Yahu o dönemde kim takar demokrat olmayı? Herkes can derdinde o dönem…

Bunları savunurken hep yaptığımız şudur; zemin hazırlanmıştı… Zemini hazırlayanlar suçludur… Geri kalan herkes masumdur, tertemizdir… ‘’Elden ne gelirdi, biz ne yapabilirdik?’’ sözlerini de ekleyin dediklerime… Oldu işte tarihe karşı savunmanın kralı… Sığındığımız saçma sapan sığınaklarımızı bir yıksak, kendimize bir yüzleşsek daha kolay olacak işimiz oysa… En azından bundan sonraki tarihimiz özlediğimiz gibi olacak…

Bir düşünün; O dönemde çoğunluk istemedi mi yapılanları? Hem de canı gönülden… Halk gazetecileri, gazeteciler askerleri, askerler bürokratları hatta milletvekillerini sıkıştırmadı mı? Ve milyonlarca ‘’bu günkü demokratların’’ içi soğumadı mı? Yani bu işleyişin, üstten alta doğru tezgahlandığı yalanı hepimizi demokrat mı yapıyor şimdi? Tamam alttan üste giden bir tezgah değildi tamamen… Ancak tek başına üstten alta doğru giden bir tezgahtı demekte tam bize göre bir şey…

Bakın üstten alta tezgah son dönemde denendi ancak başarısız oldu… Çünkü çoğunluk istemeyince hiçbir tezgah işlemez… Halk uyandı yalanına başvurmayın yeter… Halk hep uyanıktır zaten… Bazen birilerinin arkasından yürür, bazen de yürüyenin arkasına teneke bağlar yürütür…

O yüzden şimdi herkes 28 Şubatı eleştirirken işin kolayına kaçmasın… Bu işler öyle üç beş gazeteci, beş on general ve bir iki cemaatin yapacağı işler değildir… Halkımızı ve kendimizi sıyırmayalım bu işten… Rahmetli Erbakan’ıda tank üzerine çıkmadığı için korkak ilan etmeyelim? Orduyu şimdi hizaya çekenleri de çok ciddiye almayın diyor o dönemin bakanlarında birisi… Haklı bence, ordu hizaya çekilmiş zaten, birileri teftiş ediyor sadece…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..