Tartışılan MGK kararları ve ezilen çimler!..

Gözümüz aydın! Yepyeni bir gündemimiz oldu ve filler çarpışırken, olan her zaman olduğu gibi çimlere oluyor...

Milli Güvenlik Kurulu'nda Gülen Cemaati'ni bitirmek için atılan imzalar ortaya çıkınca hükümet kanadından açıklamalar gelmeye başladı: "İmzaladık ama uygulamadık" diyorlar.

Bu arada “Islak İmza” gerekçesiyle yıllardan beri içeride tutulan ve yargılama(!) sonucu 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Dursun Çiçek’in suçu neydi?

Şöyle bir göz gezdirelim; o MGK kararı uygulanmış mı uygulanmamış mı?

Basının arşivine girip bakıldığında, bu karardan sonra Fetullah Gülen hareketi ile ilgili haberlerde artış olduğu, bu artışın genelde aleyhte olduğu görülmektedir.

Sadece o dönemin medyasına bakarak bile şu hükme çok rahat varabiliriz: Evet, o MGK kararları uygulandı. Ya da uygulanmadı diyelim, Başbakan’ın Baş Danışmanı Yalçın Akdoğan'ın iddia ettiği "imza var uygulama yok" söylemi devlet yönetim anlayışıyla nasıl izah edilebilir...

Dursun Çiçek'in Gülen'i bitirme planı çok büyük olasılıkla, Taraf'ın yayımladığı Gülen Cemaati'ni bitirme kararının bir eylem planıydı. Nitekim o kararda Gülen Cemaati'ni bitirmek için eylem planları hazırlanması gerektiğinden söz ediliyor.

Hatırlayın, İrtica İle Mücadele Eylem Planı ortaya çıktığında, internet andıçları davası sırasında Genelkurmay Başkanlığı "Başbakanın direktifleri çerçevesinde kurulmuş işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır" açıklamasını yapmıştı. Ancak bu açıklama Başbakanlık tarafından yalanlanmış, öyle bir direktif verilmedi, denmişti. Oysa yayınlanan son MGK kararlarıyla, öyle bir direktifin verilmiş olduğu gerçeğini anlatıyor...

Nitekim MGK kararlarında uygulaması istendiği gibi Gülen'e yakın bürokratları tasfiye etmek için 2009 yılında Başbakanlık'ta bir bürokrat havuzunun kurulduğu, bürokratların o havuzda toplanan bilgiler ışığında, Gülen Cemaati'ne mensup olup olmamalarına göre fişlenerek tasfiye edildiği zaman zaman gündeme gelmişti. Ancak hiçbir basın kurumu bunu açıkça yazamamıştı!

Yine önemli bir kurumun Gülen Cemaati'ni fişlediği artık ayyuka çıktı. Bizzat hükümete yakın medya organları Gülen Cemaati'nin dershanelerine ilişkin o kurumun raporları olduğunu yazdı. O kararları, o kurum uygulamaya koymu.

Şimdi bütün bunlar ortadayken hükümet yetkilileri çıkıp, "imzaladık ama uygulamadık", "ben tek başıma imzalamadım", "ben orda yoktum" demeye başladı.

Bu söylemlere verilecek bir cevap elbette vardır.

Bu kararlara imza atanların bir kısmı içeride çürürken, dışarıdakilerin böyle bir dalaşa girmesine ne denilebilir?

Mesela; şöyle diyebiliriz: Hepiniz ordaydınız be...