Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '08

 
Kategori
Kitap
 

Taş ve ten

Taş ve ten
 

"RESİM:ALINTI"


İnci Aral'ın Taş ve Ten'ini bitirdim.

Geçmişe yapılan yolculuklar zaman içinde…

Hatırlanan bir erkek…

Yarım kalan sevda mı bilinmez bir ikilem…

Yalnız bir kadın, Ulya…

“B”den sonra tutunmaya çalıştığı hayatta ona destek olan biri, Haluk…

Haluk ve bitmeye yüz tutmuş bir birliktelik…

Güç yetemeyen, dile getirilemeyen bir beraberlik…

Ve Sina… Genç, çoşkulu, değişik…

Öyle bir rüzgâr ki ondan esip saran Ulya’nın bedenini…

Geri dönüşler yaşanmışlıklara…

Didik didik bir ruh analizi… Kendinizden bir şeyler bulacağınız satırlar…

Yoğun bir duygu akışı… Derin bir anlatım biçimi… Yakalamak için sıkı okumak gerek…

İnsanın ruh analizini, beynindeki fırtınaları, içinde yaşadığı gelgitleri o kadar güzel anlatmış ki...

Hani bir söz vardır:

“İnsanlar vardır birbirlerinden uzak AYNI yerlerde

İnsanlar vardır birbirlerinden uzak AYRI yerlerde”

Hani elini uzatsan dokunacak kadar yakınsındır ama uzanamaz elin bir türlü…

Öte yandan taşa dokunarak, okşayarak can verir, parmaklarında hayat bulan heykeller…

Taş sessiz… Taş soğuk… Bir o kadar da sıcak aslında, dokunmasını bilene…

Düşüncelerin, kalbe aktığı parmak uçlarında şekillendiği sevdalar… Taşın yumuşaması… Dokunulma arzusunun özgür kaldığı… Rahatça uzandığı ellerin… Çorak gönüllerin yaşadığı ender anlar…

Tek taraflı yaşanan duyguların tırmandığı dört günlük bir süreç…

Heyecanlar… Hezeyanlar…

An an aşkla güzelleşen bir kadın…

Bir o kadar da hayal kırıklığı…

İfade edememe kendini…

Korkma istediğini yaşamaktan…

Ve Haluk’un evlenmesi Peri ile…

Yine yalnızlık… Beklenen ama altı ay kadar geciken… Geldiğinde ise anlamı kalmamış satırlar…

Unutulan bir şal… Ve unutulması gereken dört gün…

Ulya, “B” , Haluk ve Sina ile içine dalacağınız kelimeler, cümleler, paragraflar, sayfalar…

Kitabı kapattığımda kendimi yoğun bir duygu seli içinde buldum. Dudaklarımda ise Leman Sam’ın seslendirdiği o şarkı vardı…

“Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe
Sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim
Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe
Sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim

Tanıdık bir huzur aradım şaşkın bakışlarında dün
Bildik bir söz bekledim eskiden kalma öylesine
Konuştu bir şeyler söyledi beklediğim sözler bunlar değil
Yüzüme baktı gözlerime ama senin gibi değil

Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil
Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil

Hiç kimse senin kadar umuduma yol değil
Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe
Sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim
Tanıdık bir huzur aradım şaşkın bakışlarında dün
Bildik bir söz bekledim eskiden kalma öylesine
Konuştu bir şeyler söyledi beklediğim sözler bunlar değil
Yüzüme baktı gözlerime ama senin gibi değil

Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil”

Ah be Ulya Hiçbir Sina … “B” olamazdı… Hiçbir Sina canından öte can değildi… Hiç bir Sina ne fikrine huzurdu ne de umuduna yol…

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..