Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '08

 
Kategori
Kitap
 

Uçurtma Avcısı

Uçurtma Avcısı
 

İki gün önce Kemeraltı’ndaki duvar dibi kitapçımda Orhan Pamuğun “Masumiyet Müzesi”ni elime aldım. Satın alsam mı almasam mı diye evirdim, çevirdim, koydum yerine.

Bugünlerde üzerinde çok konuşuluyor ya… Şimdi ver 24 Ytl yi ( az para değil) sonra da beğenmeli miyim, beğenmemeli miyim, anlaşılır mı anlaşılmaz mı önyargıları içinde kitaptan bir şey anlama. Bu riski göze alamadım. Belki bir arkadaşım satın alır da ben de ondan alır okurum:)) Sular biraz durulsun bakalım, benim kafamda da.

İtiraf ediyorum onun hiçbir kitabını satın almadım, okumadım. Neden bilmem, kısmet olmadı. İnşallah olur. Belki de çok beğenirim, belki de yarım kalır.

Tıpkı yaz başında aldığım Umberto Eco’nun “Baudolino”su gibi ve Alessandro Manzoni’nin “Nişanlılar” kitabı gibi. Bitiremedim işte. Sarmadı.

Yok, öyle okuduğum 5–10 sayfa değil. Her ikisinde de yarıyı geçtim. Maşallah kalınlar da. Sonra araya başka kitaplar girdi, onlar unutuldu. Yeniden devam edeyim desem… Okuduklarımı da unuttum. Tekrar başa dönmem gerek. Göze alamadım (!) Bazen oluyor işte böyle.

Bazen de alıyorum kitabı bitirmeden bırakamıyorum. Örneğin dün öğleden sonra bir kitaba başladım, yattığımda saat gece 2.30 du. Aslında uykum yoktu, sabaha kadar oturup bitirebilirdim ama “ne gerek var yarın devam ederim” deyip yattım.

Veeee bugün bitirdim.

Bu ay ki satın alma tercihimi kullandığım bu kitap, Afganistan asıllı, Amerika da yaşayan yazar Khaled Hosseını ( Halid Hüseyni) tarafından yazılmış “Uçurtma Avcısı”

Elimden bırakmadan okuduğum, sürükleyici ve beni etkileyen bu kitabın da paylaşılması, okumayanlara da önerilmesi gerektiğini düşündüm. Aynı yazara ait “Bin Muhteşem Güneş” isimli kitaba başlamadan önce.

Kitabın filmi de çekilmiş. Ülkemizde oynadı mı bilmiyorum. Seyretmek ister miydim?

Yok istemezdim. Şimdiki fikrim. Okuduklarımın büyüsü bozulmasın diye.

***

Zengin bir kültür ve güzelliğe sahip olmasına rağmen, ne talihsiz, ne acılı bir ülke Afganistan. Kendi kaderine sahip çıkamamış Afganlıların, şimdi bir ülkeleri var mı acaba?

Suçlu kim ?

1970 li yıllardan itibaren Rusya’nın, Taliban'ın ve 2001 yılı 11 Eylül sonrası ise Amerika’nın bu toprak parçasını cehenneme çevirdikleri bilinen bir gerçekse de monarşik yönetimin, ülkede “turist”* olarak yaşamış seçkin sınıfın, geleneklerden, etnik, dinsel, mezhepsel farklılıklardan (tanıdık geliyor değil mi) kaynaklı bölünmüş Afgan halkının bu hale gelinmesindeki katkısı da inkâr edilebilir mi?

İşte kitap; roman kahramanı Emir’in dilinden, Emir ve Hasan’ın kesişen yaşamları ve trajedilerini anlatırken bir yandan da bir ülkenin tarihinin perde arkasını aralıyor.

Ve perdenin arkasındakiler insanın kanını donduracak cinsten. Bizlerin bir gazete ya da televizyon haberinin ötesine taşıyamadığımız görüntülerin dehşetini yansıtıyor.

Arkadaşlık, sevgi, sadakat ve ihanet. Ve bunun küçücük yüreklerdeki büyük etkileri, bedelleri.

Bir zamanlar uçurtma şenlikleri düzenlenirmiş bu ülkede. Uçurtma yarıştırmak bir kış geleneğiymiş. Bildiğimiz gibi Taliban gelince uçurtma yasaklanmış.

Sevgi, sadakat ve ihanetin yükünün ve bedelinin en ağır ödendiği böyle bir uçurtma şenliği sonunda, değişen yaşamlar, sırlar kitabın konusunu oluşturuyor.

Kitapta ilgimi çeken bir ayrıntı; Nasrettin Hoca ve fıkralarının Afganistan'ın geleneksel mizah kültüründe de önemli bir yeri olduğu. Ben hep Nasrettin Hocanın Anadolu'ya ait olduğunu düşünmüştüm.

Kısaca ben kitabı çok beğendim.

***

Kitaptan bazı cümleler:

“…yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır.Onun dışında bütün günahlar,hırsızlığın bir çeşitlemesidir.Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın birini aldattığın zaman doğruluğu,haklılığı çalmış olursun."

 

" Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok."

 

"Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur.Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar"

 

"Hümeyra ile ikimiz, bütün dünyaya karşı.Sana şu kadarını söyliyeyim Emir can: Sonuçta mutlaka dünya kazanır. Düzen böyle"

 

"...yelda'nın gözü uyku tutmayan, bitmek bilmez gecenin sona ermesini, güneşin doğup onları sevdiklerine kavuşturmasını bekleyen aşıklara acı çektiren,yıldızsız bir gece olduğunu okudum.Süreyya'yı tanıdıktan sonra haftanın her gecesi benim için yelda olup çıktı."

 

"Yalnızca yaptıkların ve yapmadıkların vardır."

 

* "İşte gerçek Afganistan bu, ağa efendi. Benim bildiğim Afganistan. Sen mi? Sen burada her zaman bir turisttin, yalnızca haberin yoktu."

 

"Taliban'ın Kabil'e girişinlerini ilk gördüğüm günü anımsıyorum da. Nasıl da sevinmiştik ! Ölümler bitti dedik. Vah vah! "

 

"...Dürüst olunduğu sürece korkaklık dünyanın sonu değildir. Ama ne zaman ki bir ödlek, kim olduğunu unutur. İşte o zaman Allah yardımcısı olsun."

 

"Vicdanı olmayan, iyiliği bilmeyen bir insan acı da çekemez."

 

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..