Tatil, Bodrum, Gündoğan, Costa Farilya

Tatildeydim. Ailece “her şey dahil” otellerden haz etmeyiz. Para verdin otelde kal kavramı çok sıkıcı oluyor, akşama kadar ye iç yat. O nedenle ikinci kez Bodrum’u seçiyoruz tatil için. Akşama kadar deniz güneş, akşam ise bodrumun bir yerlerinde sosyalleş. Bu yıl Gündoğan koyunda bir butik otel olan “Costa Farilya” otelinde tatil yaptık “oda kahvaltı”. Bu ara diyetteyim tam on kilo verdim sıra kalan beş kiloda. Tatilde bile o denli dikkat etmişim ki bir haftada bir kilo vererek dönmüşüm, yaşasın bana.

Otel sahipleri Mehmet bey ve Yeşim hanım son derece zarif iki insan. Otel çalışanları keza. Otelin iskelesinde gündüz güneşlenmek, gece koyun etrafındaki ışıkları seyretmek ayrı bir zevk. Çok lezizi yemekleri var otelin, hele salçalı ızgara köftesini ayrıca söylemem gerekir. Gündoğan koyuna on üzerinden on verdim tertemiz bir koy her keseye göre otel var. Tük Büküne gittik iki gece , orası bitti biter, sosyete eminim mekan değiştirecektir yakında. Bu kez Türk Bükünü çok bakımsız buldum nedense.

Üç gece Bodrum’da dolaştık Bodrum’un ünlü kalabalığı içerisinde. Torba , Gündoğan arasındaki yol çok kötü ve bakımsız, bu kadar turist çeken bir kentein yoluna niye el atmazlar anlaşılır bir şey değil. Hele gece göz gözü görmeyen daracık bir yolda seyahat etmek “yol korkaklarını” daha çok korkutuyor. Sanırım devlet büyüklerimiz o tarafta tatil yapmıyor.

Civar halk bölgeye yerleşen İngilizler ile kanka olmuşlar. Yörenin köylü kadınları ile İngiliz kadınlarının bir kucaklaşması var sormayın gitsin, insan siyasilerimiz böyle kucaklaşabilse diyor.

Oteldeki tatilimiz sırasında benim “light yazar” dediğim sınıfa giren Tuna Kiremitçi ve ayrıldığı ilk eşi ve oğlu da vardı. Tatilim sırasında “Karamazov Kardeşler” klasiğini yıllar sonra yeniden bitirmeye çalışıyordum, o klasiği okurken bizim ve dünyanın “light veya diyet” yazarlarını düşündüm ve görüyorum ki hepsi Dostoyevski’den daha varlıklı bir hayat sürüyor. “Dostoyevski Hayatı boyunca serseri yaşamı nedeniyle, son yıllarında kitaplarından sağladığı gelirin dışında hep yoksulluk içinde kıvrandı” http://tr.shvoong.com/books/biography/1698527-dostoyevski-nin-hayati/

Tatilde “dünya umurumda değil” moduna girmek istesem de giremedim. Fener’in Şampiyon Kulüpler maçı, başbakanımızın “daniskası” beni yine güncel olaylarla ilgilenmeye çekti. Her gün üç gazete okudum “hürriyet, vatan ve yeni şafak”. Bazen de sabah gazetesini ekledim bunlara. Zıtların tartışmasını izlemeyi severim. Çok yararlı, bazen öğretici , bazen komik oluyor. Mesela “iddaa” ihalesi için bir gazete “Doğan grubu iddaayı kaybetti” yazarken, Doğan grubu gazeteleri “Devlet rekabet sayesinde 3 milyar YTL kazandı” yazıyordu. İlginçtir haberin ikisi de doğru ama……

Gelelim “daniska “ çevreciliğe. En fazla “dumansız hava sahası” reklamlarına bozuluyorum, devlet destekli bu reklamlarda sigara içmeyince hava sahamızın dumansız olduğu temiz olduğu iddia ediliyor. Benim akla zarar düşünme gücüm hemen trafikteki arabaların egzozlarını anımsıyor nedense, hele trafik sıkışınca hava sahamızın geldiği hali. Hele bir de belediye otobüslerinden fışkıran siyah dumanları görünce “zavallı havamız” diyesim geliyor. Bence sigara bıraktırmayı dumansız hava sahası ile özdeşleştirmeyin komik oluyor diyeceğim ama, herkes her şeyin daniskasını yaptığı ve bildiği için ben sıradan vatandaşın sözüne aldıran olmaz.

Bu kadarcık iç karartma sonrası güneşli tatile geri döneyim. Bodrum halen yaşanası bir yer, Büyükşehir havasında o kadar büyük bir ardalanı (hinterland) ı var ki, bir hafta kalınca her yerini gezmek olası değil. Ben bunları anlatıyorum ama belki çoğunuz Bodrum’u daha iyi biliyorsunuzdur. Yorumlarınızda başka görülecek yerlerini yazar mısınız lütfen. Çünkü niyetim, bir terslik olmaz ise gelecek yıl yine Bodrum’a yine Gündoğan koyuna gitmek. Yine “Costa Farilya” oteline gidebilirim.

Hoş bulduk.