Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

TCMB’nin tepkisi ve döviz kuru denklemi

TCMB’nin tepkisi ve döviz kuru denklemi
 

TCMB'nin döviz kuru üzerindeki etkisi tartışılmaktadır.


Faiz ve dövizdeki paralel ve eşanlı gerileme ekonomi ve piyasaları etkileme gücü olduğu düşünülen para politikasının uygulayıcısı TCMB’nin alacağı kararların, verdiği sinyallerin ve attığı adımların daha dikkatle izlenmesine yol açmıştır. TCMB’nin kararlarını şekillendiren unsurların başında ise kendisine yasal olarak verilen görev kapsamında yer alan fiyat istikrarı gelmektedir. Bu bağlamda acaba TCMB döviz ve faizdeki gelişmelere hangi noktalara kadar hangi şekilde müdahale edebilir. Veya eğer TCMB’ye yasal olarak bir görev verilmişse ve ulusal ekonomideki gelişmeler küresel ekonominin etki alanındaysa TCMB’nin ne yapacağını kestirebilmek zor mudur?

TCMB’nin hangi etkiye nasıl tepki vereceği biliniyorsa, o zaman TCMB’nin tepkisinden ziyade etkilere ve etkilere yansıyan küresel gelişmelere bakılması belki de daha faydalı olacaktır.

Enflasyonun global ölçekte düştüğü, ülkemizde yüzde 5’lere doğru gerilediği bir ortamda TCMB’nin politika faizlerini, fiyat istikrarı hedefinin tehlikede olmadığı düşüncesiyle yüzde 8, 25-10, 75’e düşürmesi kimilerince eleştirilirken, TCMB enflasyondaki düşüşün devam edeceğini ve talebin kısa vadede canlanamayacağı fikrinden hareket ettiğini ifade etmektedir.

Kamu borçlanması ve bankacılık sektörü faiz oranları üzerinde pozitif etkileri olan gösterge faiz oranlarındaki gerilemenin döviz kuru üzerindeki etkisi muamma haline gelmiştir. 6 ay öncesine kadar çok basit bir denklem vardı. Reel ve nominal faiz ne kadar yüksekse dövize talep o kadar düşük olur, kur düşük düzeyde kalır şablonu denklemin başat çıktısıydı. TCMB bundan hareketle faizi yüksek tutarak, döviz kurunu baskılamış, böylece düşük döviz kuru üzerinden dış ticarete konu malların fiyatlarından yararlanmak suretiyle enflasyon hedefine katkıda bulunmak istemiştir. Ancak son dönemde nominal ve reel faizler hızla gerilemekte ama denklem çalışmamakta, tersine döviz kurları da gerilemektedir.

Reel faiz ve döviz kuru arasındaki ters yönlü ilişkinin geçerliliğini yitirdiği görmektedir. Bunun sebebi ise esasında artık dayanak olarak kullanılan tezin işlevini yitirmesidir. TL’nin örneğin USD karşısındaki değeri dikkate alınırken şöyle bir varsayım vardı geçmişte. USD ve ABD ekonomisinin istikrarlı olduğu, dolayısıyla denklemin diğer bacağındaki dalgalı TL ve Türkiye ekonomisindeki hareketlerin döviz kurunu belirlediği fikrinden hareket ediliyordu. Ulusal ekonomideki hareketlerle kur şekilleniyordu. Makro ekonomik gelişmelere aşırı bir duyarlılık vardı.

Döviz kuru için şu şekilde bir denklemi oluşturabiliriz.

Y(Döviz Kuru) = kT+ (-)cA (k=Ulusal katsayı, T= Türkiye ekonomisindeki dalgalanma, c=ABD katsayısı, A=ABD ekonomisindeki dalgalanma)

Bu denklemi başka para birimleri ya da para birimi sepeti için de oluşturabiliriz.

Denklemde dikkate alınabilecek nokta; ABD ekonomisindeki olumsuz dalgalanma ve belirsizlik (cA) döviz kurunun değerini düşürmekte, yani TL değer kazanmakta (bu nedenle c eksi işaretli), ancak ulusal ekonomideki risk ve belirsizlik arttığında ise (kT) döviz kuru artmakta yani TL değer kaybetmektedir.

Belirtilmesi gereken diğer nokta ise geçmişte dalgalı ve belirsiz olan Türkiye ekonomisi ve TL denklem sonucunu yüzde 80 belirlerken, istikrarlı ABD yüzde 20 etkiye sahipti. (Yüzde 80 ve 20 ağırlığı, konuyu zihnimizde canlandırmak için tahmini bir değer) Dolayısıyla ulusal ekonomi ve makro veriler geçmişte belirgin şekilde ön plandaydı.

Ancak artık eski varsayımdan hareket etme alışkanlığından zorunlu olarak vazgeçilmektedir. Denklemin bir tarafındaki TL ve Türkiye ekonomisi kadar denklemin diğer tarafında bulunan ve istikrarını kaybeden USD ve ABD ekonomisi de dikkate alınmalıdır. Yani faiz, büyüme, dış ticaret gibi ulusal gelişmelerden hareketle döviz kuruna elbise dikilmemelidir. İstikrarsızlık açısından öne çıkan USD ve ABD ekonomisindeki gelişme ve dalgalanmaların artık denklemin sonucuna daha fazla katkı yaptığı açıktır. Bu herkesçe bilinmekte ama eski alışkanlıklarla yorum ve düşünceler dile getirilmeye devam edilmektedir. Makro ve ulusal gelişmelerin göstergelere yansıması umulmakta, bu gerçekleşmeyince yine makro verilerle gerekçeler bulunmaya çalışılmaktadır.

Geçmişte Türkiye ekonomisi ve TL denklem sonucunu yüzde 80 belirlerken, istikrarlı ABD yüzde 20 etkiye sahipti. Ancak günümüzde denkleme ağırlık veren katsayılar yer değiştirdi. ABD ekonomisinin belirleyiciliği yüzde 80’e çıktı. Bu katsayı değişikliği esasında risk algılamasının değişmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun en bariz örneği Türkiye’de kur ve borsa hareketlerinin ABD’deki gelişmelerden daha fazla etkilenmesidir. Dow Jones’tan hareketle İMKB, FED’den hareketle TCMB rotasını belirlemektedir. Gerek bono gerek politika faizlerinin Türkiye’de göreli olarak dip noktalara gelmesine karşın döviz kurunun süratle gerilemesi de bu durumu teyit etmektedir.

Yukarıda oluşturduğumuz denkleme dönersek; artık ABD ekonomisi ve onun ayrılmaz parçası olan USD’nin hareketleri dünya çapında parite ve kurları etkiliyor. Ekonomisi çöken, bütçe açığı devasa şekilde genişleyen, FED bilançosu 3’e katlanan bir ekonomiye ait paranın ciddi şekilde değer kaybetmesi olması gereken bir durumdur. Bunun tek engelleyicisi ya da daha doğru bir ifadeyle geciktiricisi USD’nin rezerv para işlevine sahip olmasıdır. Buna rağmen ekonominin dinamiklerinden kopamayan USD gerilemeye başlamıştır. Kağıt üzerindeki işlemler veya temennilere dayalı öngörüler reel faktörlere boyun eğmektedir. Rezerv para özelliği tartışılmaya başlandıkça, USD rezervleri yüksek olan ülkeler zararı realize etmeyi mecburen kabullendikçe kaçınılmaz şekilde USD’nin değer kaybı hızlanacaktır.

Ulusal ekonomilere ait denklemlerdeki katsayıların ağırlıkları son küresel krize ve etkilerine göre yeniden belirlenmelidir. Bunun için TCMB’nin faiz-döviz kuru denklemini makro verilere dayalı tek boyutlu analizleri aşan şekilde tahmini olarak açıklaması, buna yönelik akademik ve ekonometrik analizini paylaşması çok önemlidir. Bu tür bir hazırlık TCMB’nin görevidir.

 
Toplam blog
: 28
: 1654
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

İstanbul'dan tarih, ekonomi, siyaset ve kültüre ilgi duyan, güzel bir dille ifade edilen, edebi v..